Yeniçağ Felsefesinde Apriori Problemi

Stok Kodu:
9786055063832
Sayfa Sayısı:
106
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2016-01
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
%20 indirimli
150,00TL
120,00TL
9786055063832
432486
Yeniçağ Felsefesinde  Apriori Problemi
Yeniçağ Felsefesinde Apriori Problemi
120.00
Bir felsefe disiplini olarak Epistemoloji belki me­tafizik, etik, estetik, tarih, dil vb. felsefeleri kadar ilgi çek­mez. Ama modern çagin baslangicinda yeni bi­limlerin ortaya çikmasinda kanun özelligi kazanan bilgiler ile bun­larin etrafinda zuhur eden yeni prob­lemler örgüsü üzerindeki düsüncelerin son derece belirleyici etkisi olur.Insan bilgisinin sinirlarinin nerede baslayip nerede bittigi; bilginin kaynagi ve kökeni; süpheye yer bi­rakmayacak sekilde kesin bilginin mümkün olup olmadigi; insanin bilme yetenegi ve neyi bilip neyi bilemeyecegi gibi sorular ve tartismalar üzerinden Bati düsüncesinin sekillendigini ve dünyadaki diger düsünüs biçimlerinden ayrildigini görürüz.Varligin bir bütün olarak kavranilmasinda insanin varliktaki yerinin belirlenmesi bakimindan, bilgi si­nirlari içinde insan görüsünün tebarüz ettirilmesi üzerine yapilan bu tartismalarda bir yanda Des­cartes, Leibniz gibi Kita felsefecilerinin, rasyona­listlerin akilda dogustan a priori bilgilerin, idelerin ve ilkelerin oldugu, kesin bilgilerin yaniltici bilgiden ay­rilabilecegi gibi düsünceleri varken, diger yanda Loc­ke, Hume gibi Ingiliz empiristlerin zihnin tabula rasa oldugu, tecrübenin ve ampirik verilerin mutlaklasmasi düsünceleri yer alir.Ve tüm bunlarin üzerinde Kant'in elestirel düsüncesi yükselir. Bilme ugrasinin hem metafizik hem de bilim olma yönünde, "kavramsiz algilar kör, algisiz kav­ramlar bostur" diyerek kriterleri belirleyen odur. Ye­niçag'da yeni bilimlerin ortaya çikmasinda ve insa­nin bilme gücünün özgüven patlamasi yasamasinda tüm bu tartismalarin, ve neticesinde de, Bati düsün­cesinde bilginin sinirlarini kesin olarak çizen Kant'in rolü büyüktür.
Bir felsefe disiplini olarak Epistemoloji belki me­tafizik, etik, estetik, tarih, dil vb. felsefeleri kadar ilgi çek­mez. Ama modern çagin baslangicinda yeni bi­limlerin ortaya çikmasinda kanun özelligi kazanan bilgiler ile bun­larin etrafinda zuhur eden yeni prob­lemler örgüsü üzerindeki düsüncelerin son derece belirleyici etkisi olur.Insan bilgisinin sinirlarinin nerede baslayip nerede bittigi; bilginin kaynagi ve kökeni; süpheye yer bi­rakmayacak sekilde kesin bilginin mümkün olup olmadigi; insanin bilme yetenegi ve neyi bilip neyi bilemeyecegi gibi sorular ve tartismalar üzerinden Bati düsüncesinin sekillendigini ve dünyadaki diger düsünüs biçimlerinden ayrildigini görürüz.Varligin bir bütün olarak kavranilmasinda insanin varliktaki yerinin belirlenmesi bakimindan, bilgi si­nirlari içinde insan görüsünün tebarüz ettirilmesi üzerine yapilan bu tartismalarda bir yanda Des­cartes, Leibniz gibi Kita felsefecilerinin, rasyona­listlerin akilda dogustan a priori bilgilerin, idelerin ve ilkelerin oldugu, kesin bilgilerin yaniltici bilgiden ay­rilabilecegi gibi düsünceleri varken, diger yanda Loc­ke, Hume gibi Ingiliz empiristlerin zihnin tabula rasa oldugu, tecrübenin ve ampirik verilerin mutlaklasmasi düsünceleri yer alir.Ve tüm bunlarin üzerinde Kant'in elestirel düsüncesi yükselir. Bilme ugrasinin hem metafizik hem de bilim olma yönünde, "kavramsiz algilar kör, algisiz kav­ramlar bostur" diyerek kriterleri belirleyen odur. Ye­niçag'da yeni bilimlerin ortaya çikmasinda ve insa­nin bilme gücünün özgüven patlamasi yasamasinda tüm bu tartismalarin, ve neticesinde de, Bati düsün­cesinde bilginin sinirlarini kesin olarak çizen Kant'in rolü büyüktür.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat