9786054907885
429705
https://www.tdedkitap.com/turk-romaninda-tasavvuf
Türk Romanında Tasavvuf
480.00
Çalismanin merkezinde 1980-2000 yillari arasinda yazilmis romanlar bulunmakla beraber, tasavvufun romandaki seyrini tam olarak görmek adina Tanzimat'in ilk yillarindan itibaren ve hatta öncesi dönemdeki mesnevîlerden baslayarak, din-ahlâk ve tasavvuf konusunun edebiyattaki varolus sürecine temas ettik. Romanda Filibeli Ahmet Hilmi'nin A'mak-i Hayal adli eseri ile baslayan manevî alemlerle yakin iliski kurma arayisi, günümüze kadar farkli yaklasimlarla, müspet ya da menfî mânâda olmak üzere süregelmistir. Kimi yazarlar için tasavvuf bir karanlik iliskiler yumagi ve tekke karanlik bir dehliz, kimi yazarlar içinse insanligin kurtulus nizami olarak egerlendirilmis ve bu yönleri ile romanlara konu edilmistir. Metafizik agirlikli olmakla beraber sosyolojik yönü de bulunan romanlar ele alinirken, ister istemez edebiyat sosyolojisi verilerinden istifade edilmistir. Eliot'a göre edebiyat elestirisi büyük bir ölçüde, belli bir din ve ahlâk açisindan ele alinmalidir.sosyolojik bir olgu olan din ve ahlâk anlayisi dikkate alinmadan yapilacak edebî elestirilerin, bir yönü ile eksik kalmasi söz konusudur. Eliot'a göre son yüzyillarda edebiyat ve din ayri kurumlar olarak düsünülmüstür. Bu gerçek, edebi eserlerin belli bir din ve ahlâk ölçüleri disinda degerlendirilmesi anlamina gelmemelidir. Edebi eserlerde ifade bulan ahlâk hükümleri, kendileri ister bu degerlerle yasasin ister yasamasin, çagdas kusagin tecrübesinin mahsulleridir. Orhan Pamuk, Elif Safak, Ihsan Oktay Anar gibi dünya görüsleri ve yasam biçimleri tasavvufî dünya görüsleri ile örtüsmeyen yazarlar olmakla birlikte, eserlerinde tasavvufa yer vermislerdir.
Çalismanin merkezinde 1980-2000 yillari arasinda yazilmis romanlar bulunmakla beraber, tasavvufun romandaki seyrini tam olarak görmek adina Tanzimat'in ilk yillarindan itibaren ve hatta öncesi dönemdeki mesnevîlerden baslayarak, din-ahlâk ve tasavvuf konusunun edebiyattaki varolus sürecine temas ettik. Romanda Filibeli Ahmet Hilmi'nin A'mak-i Hayal adli eseri ile baslayan manevî alemlerle yakin iliski kurma arayisi, günümüze kadar farkli yaklasimlarla, müspet ya da menfî mânâda olmak üzere süregelmistir. Kimi yazarlar için tasavvuf bir karanlik iliskiler yumagi ve tekke karanlik bir dehliz, kimi yazarlar içinse insanligin kurtulus nizami olarak egerlendirilmis ve bu yönleri ile romanlara konu edilmistir. Metafizik agirlikli olmakla beraber sosyolojik yönü de bulunan romanlar ele alinirken, ister istemez edebiyat sosyolojisi verilerinden istifade edilmistir. Eliot'a göre edebiyat elestirisi büyük bir ölçüde, belli bir din ve ahlâk açisindan ele alinmalidir.sosyolojik bir olgu olan din ve ahlâk anlayisi dikkate alinmadan yapilacak edebî elestirilerin, bir yönü ile eksik kalmasi söz konusudur. Eliot'a göre son yüzyillarda edebiyat ve din ayri kurumlar olarak düsünülmüstür. Bu gerçek, edebi eserlerin belli bir din ve ahlâk ölçüleri disinda degerlendirilmesi anlamina gelmemelidir. Edebi eserlerde ifade bulan ahlâk hükümleri, kendileri ister bu degerlerle yasasin ister yasamasin, çagdas kusagin tecrübesinin mahsulleridir. Orhan Pamuk, Elif Safak, Ihsan Oktay Anar gibi dünya görüsleri ve yasam biçimleri tasavvufî dünya görüsleri ile örtüsmeyen yazarlar olmakla birlikte, eserlerinde tasavvufa yer vermislerdir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.