Toplumsal Adalet ve Totalitarizm

Stok Kodu:
2016000019292
Sayfa Sayısı:
220
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2011-01
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
%20 indirimli
18,52TL
14,82TL
2016000019292
362992
Toplumsal Adalet ve Totalitarizm
Toplumsal Adalet ve Totalitarizm
14.82
Toplumlarda, adaletin yüksek oldugu zamanlarda daha demokratik, buna karsin, bozustugu zamanlarda ise daha totaliter bir siyasal yapinin öne çiktigi anlasilmaktadir. Ancak ne yazik ki, totalitarizmin adaletsizliginde hemfikir olanlar, adaletin toplumsalligi konu edilince “ilk sahiplenis” ya da “hak edis” gibi, temelde “çikarci” ve “firsatçi” niyetler tasiyan gerekçeleri ileri sürmektedirler. Hiç kuskusuz totalitarizmin, bir toplumsal adaletsizliginde durumudur. Ama “toplumsallik” nosyonunu yitirmis bir adaletin de âdil mi yoksa gayr-i adil mi oldugu süphelidir. Oysa gerçekte adalet, öncelikle süpheye yer vermeyecek ölçüde, kesin ilkelere bagli kalmayi ve hakkaniyet ölçütünü keyfî tasarruftan, sistemsel olarak uzaklastirmayi gerektirmektedir. Tarihin ilk döneminden beri yasanan gerçekler, bize, bunu gerçeklestirmenin yalnizca bir hukuk sorunu olmadigini kanitlamaktadir. -Yirmi birinci yüzyil, “sürdürülebilir kalkinma” kavraminin yerini, “sürdürülebilir siddet” kavramina biraktigi bir yer degistirme ile baslamistir. Tarihin tuhaf bir oyunu gibi, bu kez de “siddetin sürdürülebilirligi” siyasetin gündemine yerlesmistir. Tamamen bitirilemeyen ama kontrol edilebilen çesitli siddet tarzlari, analitik ve pratik düzlemde siddetin ehlilestirilmesi için çözüm modeli olarak sunulmaktadir.Çagimizin sivil ve siyasal toplumu, siddeti sona erdirebilecek yeterlilige sahip olmadigini defalarca göstermistir. Bu kosullar altinda, ancak siddetin sürdürülebilirligini dengede tutacak kisitli stratejiler üretilebilmektedir. Üretilip uygulanan stratejilerinse basarisiz oldugu ortadadir.Toplumsal, siyasal, kültürel ve iktisadi dört ayri alanda birden yükselen yüzyilimizdaki siddetin, kurulu iktidar biçimlerini tehdit ettigi görülmektedir. Bu tehdidin ciddiyeti, daha ilk on yilinda, yirmi birinci yüzyilin bir siddet yüzyili olarak algilanmasina yetmistir. Elbette ülkemiz de içinde bulundugu siddet dolu süreçten fazlasiyla etkilenmektedir. Bu kitapta, fizikî siddetin disinda, asil olarak dolayli siddetin farkli görünümleri üzerine gelistirilen düsünsel açilimlar ve analizler ifade edilmektedir. Bu baglamda, çagimizin neredeyse bir distopya mekâni haline gelen toplumsal siddet kavramina iliskin kimi yaklasimlar, üç ayri deneme biçiminde okuyucuya sunulmaktadir.
Toplumlarda, adaletin yüksek oldugu zamanlarda daha demokratik, buna karsin, bozustugu zamanlarda ise daha totaliter bir siyasal yapinin öne çiktigi anlasilmaktadir. Ancak ne yazik ki, totalitarizmin adaletsizliginde hemfikir olanlar, adaletin toplumsalligi konu edilince “ilk sahiplenis” ya da “hak edis” gibi, temelde “çikarci” ve “firsatçi” niyetler tasiyan gerekçeleri ileri sürmektedirler. Hiç kuskusuz totalitarizmin, bir toplumsal adaletsizliginde durumudur. Ama “toplumsallik” nosyonunu yitirmis bir adaletin de âdil mi yoksa gayr-i adil mi oldugu süphelidir. Oysa gerçekte adalet, öncelikle süpheye yer vermeyecek ölçüde, kesin ilkelere bagli kalmayi ve hakkaniyet ölçütünü keyfî tasarruftan, sistemsel olarak uzaklastirmayi gerektirmektedir. Tarihin ilk döneminden beri yasanan gerçekler, bize, bunu gerçeklestirmenin yalnizca bir hukuk sorunu olmadigini kanitlamaktadir. -Yirmi birinci yüzyil, “sürdürülebilir kalkinma” kavraminin yerini, “sürdürülebilir siddet” kavramina biraktigi bir yer degistirme ile baslamistir. Tarihin tuhaf bir oyunu gibi, bu kez de “siddetin sürdürülebilirligi” siyasetin gündemine yerlesmistir. Tamamen bitirilemeyen ama kontrol edilebilen çesitli siddet tarzlari, analitik ve pratik düzlemde siddetin ehlilestirilmesi için çözüm modeli olarak sunulmaktadir.Çagimizin sivil ve siyasal toplumu, siddeti sona erdirebilecek yeterlilige sahip olmadigini defalarca göstermistir. Bu kosullar altinda, ancak siddetin sürdürülebilirligini dengede tutacak kisitli stratejiler üretilebilmektedir. Üretilip uygulanan stratejilerinse basarisiz oldugu ortadadir.Toplumsal, siyasal, kültürel ve iktisadi dört ayri alanda birden yükselen yüzyilimizdaki siddetin, kurulu iktidar biçimlerini tehdit ettigi görülmektedir. Bu tehdidin ciddiyeti, daha ilk on yilinda, yirmi birinci yüzyilin bir siddet yüzyili olarak algilanmasina yetmistir. Elbette ülkemiz de içinde bulundugu siddet dolu süreçten fazlasiyla etkilenmektedir. Bu kitapta, fizikî siddetin disinda, asil olarak dolayli siddetin farkli görünümleri üzerine gelistirilen düsünsel açilimlar ve analizler ifade edilmektedir. Bu baglamda, çagimizin neredeyse bir distopya mekâni haline gelen toplumsal siddet kavramina iliskin kimi yaklasimlar, üç ayri deneme biçiminde okuyucuya sunulmaktadir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat