9789944446433
504616
https://www.tdedkitap.com/toparlanin-gitmiyoruz-2
Toparlanın Gitmiyoruz-2
21.60
Kültür, insanoglunun hiçbir soru sormadan, dolayisiyla cevap yerine geçecek hiçbir seyle karsilasmadan ömrünü tüketmesini mümkün kildigi için kültürdür. Kültür kendilik bilgisinden mahrum kalanlari, yasadiklarinin sahici oldugu hususunda avutur. Avuntu zoon politikon'u hayatta tutmaya yarayan, giderek onun hayata tutunmasini saglayan bir besin yerine geçer. Biz insanlar uzlasarak avunuruz. Bütün yapip ettiklerimiz toplum iliskilerinin devamina hizmet eden uzlasmanin geregini yerine getirmekten ibaretse, ömrümüz uykuda geçiyordur. Uzlasmalarin neyin hatirina yapildigindan habersizsek, henüz uyanmamisizdir. Uyanisin kültür karsisinda gösterilen bir itaatsizlik oldugu söylenebilir; ama bu, ancak kültürün kazandirdiklarini ihmal etmeyenlerin gösterebildigi bir itaatsizliktir. Uyanis dedigimiz sey, kendi varligini, kendinin var oldugunu, ortami ve çevresi tarafindan var kabul edilme sartlarini hiçe sayacak bir biçimde kavramak suretiyle gerçeklesir. Uyanis, uyandirilis degildir. Kendi uyanisimizdan baska bir uyanisa sahit olamayacagimiz için, uyanis ödünç alinamaz. Uyanis (gelin suna “varolussal uyanis” diyelim) adam olmaya varan merdivenin ilk basamagidir. Adam olmak nedir? Bu soruyu kim sorduysa felsefe ders kitaplarinda görünen anlamiyla maddeciligi (materyalizmi) reddetmis olur. Var mi sende adamlik? Adamlik hem izahtan vareste, hem de varligi duyular âleminin ötesinde bulunan bir seydir. Nasil var kabul edilmekle var olunmuyorsa, adamligin adamdan sayilmakla elde edilemeyecegi kolayca söylenebilir. Varolussal bir uyanisi idrak etmek adam olmak için gerek sarttir; ama yeter sart degildir. Uyanan her kimsenin adam oldugundan, olacagindan aslâ emin degiliz. Bu durum günlük hayatimizi allak bullak eder. Tam olarak ne kendimize, ne baskasina güveniriz. Yani her seferinde kendimizi de, muhatabimizi da yoklamadan yasayamaz hâle geliriz. Adam olunduysa, madde âleminde bilinen üstünlüklerle bagdasmayan bir üstünlügün elde bulunduruldugu bir safhaya geçilmis demektir. Lâfta bu böyledir; ama tarih boyunca hiç kimse madde âlemindeki üstünlükleri tepip de bir yasama yolu bulabilmis degildir. Adam yerine konmayi bir “status” kabul etmekten geri durmus kim var? Babasi ogluna hitaben sana vali olamayacagini degil; adam olamayacagini söyledim, dediyse, bununla sadece bir edepsizligi, saygisizligi vurgulamadigini biliriz. Biliriz de adamligi nezakete, zarafete indirgemek hilesine basvurmadan yasayamayiz. Anlamin ve anlamanin yüksek basamaklarina çikildiginda bize özde neyin bulundugunu, özü nelerin teskil ettigini açiklayan olgular degildir. Özde ne oldugunu ancak uyanisi tadanlar tadabilir. Bu yüzdendir ki, kimin gerçekten kim oldugu, sözün gerçekte neyi dile getirdigi kültürden bagimsiz baslibasina meselelerdir. Bu meselelerin hayatimizdaki yerini uyanmis kisiler kendi aralarinda tartisir. Bu tartismanin Türklerin ayaklari altinda kalan zemini 27 Mayis 1960 sabahi kayganlastirildi. Yarim asra yaklasiyor ki kayganligin zilletini yasiyor Türkler.
Kültür, insanoglunun hiçbir soru sormadan, dolayisiyla cevap yerine geçecek hiçbir seyle karsilasmadan ömrünü tüketmesini mümkün kildigi için kültürdür. Kültür kendilik bilgisinden mahrum kalanlari, yasadiklarinin sahici oldugu hususunda avutur. Avuntu zoon politikon'u hayatta tutmaya yarayan, giderek onun hayata tutunmasini saglayan bir besin yerine geçer. Biz insanlar uzlasarak avunuruz. Bütün yapip ettiklerimiz toplum iliskilerinin devamina hizmet eden uzlasmanin geregini yerine getirmekten ibaretse, ömrümüz uykuda geçiyordur. Uzlasmalarin neyin hatirina yapildigindan habersizsek, henüz uyanmamisizdir. Uyanisin kültür karsisinda gösterilen bir itaatsizlik oldugu söylenebilir; ama bu, ancak kültürün kazandirdiklarini ihmal etmeyenlerin gösterebildigi bir itaatsizliktir. Uyanis dedigimiz sey, kendi varligini, kendinin var oldugunu, ortami ve çevresi tarafindan var kabul edilme sartlarini hiçe sayacak bir biçimde kavramak suretiyle gerçeklesir. Uyanis, uyandirilis degildir. Kendi uyanisimizdan baska bir uyanisa sahit olamayacagimiz için, uyanis ödünç alinamaz. Uyanis (gelin suna “varolussal uyanis” diyelim) adam olmaya varan merdivenin ilk basamagidir. Adam olmak nedir? Bu soruyu kim sorduysa felsefe ders kitaplarinda görünen anlamiyla maddeciligi (materyalizmi) reddetmis olur. Var mi sende adamlik? Adamlik hem izahtan vareste, hem de varligi duyular âleminin ötesinde bulunan bir seydir. Nasil var kabul edilmekle var olunmuyorsa, adamligin adamdan sayilmakla elde edilemeyecegi kolayca söylenebilir. Varolussal bir uyanisi idrak etmek adam olmak için gerek sarttir; ama yeter sart degildir. Uyanan her kimsenin adam oldugundan, olacagindan aslâ emin degiliz. Bu durum günlük hayatimizi allak bullak eder. Tam olarak ne kendimize, ne baskasina güveniriz. Yani her seferinde kendimizi de, muhatabimizi da yoklamadan yasayamaz hâle geliriz. Adam olunduysa, madde âleminde bilinen üstünlüklerle bagdasmayan bir üstünlügün elde bulunduruldugu bir safhaya geçilmis demektir. Lâfta bu böyledir; ama tarih boyunca hiç kimse madde âlemindeki üstünlükleri tepip de bir yasama yolu bulabilmis degildir. Adam yerine konmayi bir “status” kabul etmekten geri durmus kim var? Babasi ogluna hitaben sana vali olamayacagini degil; adam olamayacagini söyledim, dediyse, bununla sadece bir edepsizligi, saygisizligi vurgulamadigini biliriz. Biliriz de adamligi nezakete, zarafete indirgemek hilesine basvurmadan yasayamayiz. Anlamin ve anlamanin yüksek basamaklarina çikildiginda bize özde neyin bulundugunu, özü nelerin teskil ettigini açiklayan olgular degildir. Özde ne oldugunu ancak uyanisi tadanlar tadabilir. Bu yüzdendir ki, kimin gerçekten kim oldugu, sözün gerçekte neyi dile getirdigi kültürden bagimsiz baslibasina meselelerdir. Bu meselelerin hayatimizdaki yerini uyanmis kisiler kendi aralarinda tartisir. Bu tartismanin Türklerin ayaklari altinda kalan zemini 27 Mayis 1960 sabahi kayganlastirildi. Yarim asra yaklasiyor ki kayganligin zilletini yasiyor Türkler.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.