9786057699497
511976
https://www.tdedkitap.com/tarih-boyunca-inanc-tip-iliskisi
Tarih Boyunca İnanç Tıp İlişkisi
208.00
Tıp sanatı olarak başlamış olan bu insani birikimin geçmişi, bu alanın hem öznesi hem nesnesi olan insanın tarihi kadar eskidir. Çünkü tababetin kadim serüvenine genel (panaromik) olarak bakıldığında görüleceği gibi, bu branş “insanoğlunun dertlerinin ve acılarının tarihi”dir. Sadece tarihi değil aynı zamanda tarifidir.
Tıp tarihinin başlangıcı hakkında sabit bir tarih verilemeyeceği gibi, buna kaynaklık teşkil eden bir tek vakadan da bahsedilemez. Ama kesin olan bir sebep veya tarihten bahsedilecekse, o da “insanoğlunun ilk feryadı”dır.
Tıbbı, insana ait ilk feryatla başlatmak yanlış olmayacaktır. Çünkü canı yanmıştır. Bir çığlık, bilindiği gibi sadece bencil bir şikâyet değil; aynı zamanda bu derde derman için bir sesleniş olarak anlam kazanır.
Âdemoğlu da diğer canlılar gibi “bedenine ârız olan, onun dengesini bozan” bir şey için imdat çığlığı attığı gibi, biyolojik olmayan sebepler veya illetler yüzünden de dertlenir. Bu inleyiş, metafizik yönden de insanın yapısının akıl almaz boyuttaki özelliklerinin bir ısbatı olsa gerektir. Bununla birlikte bazı ıstıraplarının da manevi (ruhi, zihni, duygusal v.s.) sebeplerden olduğu anlaşılmalıdır. O halde insan varlığı sadece maddi, biyolojik değil aynı zamanda mâverâya uzanan; mânevi (metafizik) hüviyeti olan bir sınırsızlık arz eder. Bu sebepten tıbbın konusu, insanın sadece maddi değil aynı zamanda, belki daha da önemlisi, manevi rahatsızlıklarıdır diyebiliriz.
Elimizdeki tarihsel veriler tedavi işine hem doktorla hem ilaçla hem hasta ile ilgili, fiziki olduğundan çok, fizikötesi sebeplerin de toplamı olarak bakmamızı gerektirmektedir. Bu ezoterik ve karmaşık mahiyetinden, tıp ve ilaç erbabının insanlar tarafından hem din adamı hem hekim hem de büyücü olarak algılandığını görmekteyiz.
Netice itibariyle tababet ve ilaç (farmakoloji) sanatı, dertleriyle ve sevinçleriyle doğrudan insanın serüvenidir. İşte elinizdeki kitap, okuyucusuna, insani ve tanrısal sınırlarıyla (fizik ve metafizik boyutlarıyla) sadece tıbbı değil; ıstıraplarıyla, feryatlarıyla, korku, korunma, şifa ümidi ve inançlarıyla topyekün insanlık macerasından dikkat çekici belge ve bilgileri içermektedir.
Tıp tarihinin başlangıcı hakkında sabit bir tarih verilemeyeceği gibi, buna kaynaklık teşkil eden bir tek vakadan da bahsedilemez. Ama kesin olan bir sebep veya tarihten bahsedilecekse, o da “insanoğlunun ilk feryadı”dır.
Tıbbı, insana ait ilk feryatla başlatmak yanlış olmayacaktır. Çünkü canı yanmıştır. Bir çığlık, bilindiği gibi sadece bencil bir şikâyet değil; aynı zamanda bu derde derman için bir sesleniş olarak anlam kazanır.
Âdemoğlu da diğer canlılar gibi “bedenine ârız olan, onun dengesini bozan” bir şey için imdat çığlığı attığı gibi, biyolojik olmayan sebepler veya illetler yüzünden de dertlenir. Bu inleyiş, metafizik yönden de insanın yapısının akıl almaz boyuttaki özelliklerinin bir ısbatı olsa gerektir. Bununla birlikte bazı ıstıraplarının da manevi (ruhi, zihni, duygusal v.s.) sebeplerden olduğu anlaşılmalıdır. O halde insan varlığı sadece maddi, biyolojik değil aynı zamanda mâverâya uzanan; mânevi (metafizik) hüviyeti olan bir sınırsızlık arz eder. Bu sebepten tıbbın konusu, insanın sadece maddi değil aynı zamanda, belki daha da önemlisi, manevi rahatsızlıklarıdır diyebiliriz.
Elimizdeki tarihsel veriler tedavi işine hem doktorla hem ilaçla hem hasta ile ilgili, fiziki olduğundan çok, fizikötesi sebeplerin de toplamı olarak bakmamızı gerektirmektedir. Bu ezoterik ve karmaşık mahiyetinden, tıp ve ilaç erbabının insanlar tarafından hem din adamı hem hekim hem de büyücü olarak algılandığını görmekteyiz.
Netice itibariyle tababet ve ilaç (farmakoloji) sanatı, dertleriyle ve sevinçleriyle doğrudan insanın serüvenidir. İşte elinizdeki kitap, okuyucusuna, insani ve tanrısal sınırlarıyla (fizik ve metafizik boyutlarıyla) sadece tıbbı değil; ıstıraplarıyla, feryatlarıyla, korku, korunma, şifa ümidi ve inançlarıyla topyekün insanlık macerasından dikkat çekici belge ve bilgileri içermektedir.
Tıp sanatı olarak başlamış olan bu insani birikimin geçmişi, bu alanın hem öznesi hem nesnesi olan insanın tarihi kadar eskidir. Çünkü tababetin kadim serüvenine genel (panaromik) olarak bakıldığında görüleceği gibi, bu branş “insanoğlunun dertlerinin ve acılarının tarihi”dir. Sadece tarihi değil aynı zamanda tarifidir.
Tıp tarihinin başlangıcı hakkında sabit bir tarih verilemeyeceği gibi, buna kaynaklık teşkil eden bir tek vakadan da bahsedilemez. Ama kesin olan bir sebep veya tarihten bahsedilecekse, o da “insanoğlunun ilk feryadı”dır.
Tıbbı, insana ait ilk feryatla başlatmak yanlış olmayacaktır. Çünkü canı yanmıştır. Bir çığlık, bilindiği gibi sadece bencil bir şikâyet değil; aynı zamanda bu derde derman için bir sesleniş olarak anlam kazanır.
Âdemoğlu da diğer canlılar gibi “bedenine ârız olan, onun dengesini bozan” bir şey için imdat çığlığı attığı gibi, biyolojik olmayan sebepler veya illetler yüzünden de dertlenir. Bu inleyiş, metafizik yönden de insanın yapısının akıl almaz boyuttaki özelliklerinin bir ısbatı olsa gerektir. Bununla birlikte bazı ıstıraplarının da manevi (ruhi, zihni, duygusal v.s.) sebeplerden olduğu anlaşılmalıdır. O halde insan varlığı sadece maddi, biyolojik değil aynı zamanda mâverâya uzanan; mânevi (metafizik) hüviyeti olan bir sınırsızlık arz eder. Bu sebepten tıbbın konusu, insanın sadece maddi değil aynı zamanda, belki daha da önemlisi, manevi rahatsızlıklarıdır diyebiliriz.
Elimizdeki tarihsel veriler tedavi işine hem doktorla hem ilaçla hem hasta ile ilgili, fiziki olduğundan çok, fizikötesi sebeplerin de toplamı olarak bakmamızı gerektirmektedir. Bu ezoterik ve karmaşık mahiyetinden, tıp ve ilaç erbabının insanlar tarafından hem din adamı hem hekim hem de büyücü olarak algılandığını görmekteyiz.
Netice itibariyle tababet ve ilaç (farmakoloji) sanatı, dertleriyle ve sevinçleriyle doğrudan insanın serüvenidir. İşte elinizdeki kitap, okuyucusuna, insani ve tanrısal sınırlarıyla (fizik ve metafizik boyutlarıyla) sadece tıbbı değil; ıstıraplarıyla, feryatlarıyla, korku, korunma, şifa ümidi ve inançlarıyla topyekün insanlık macerasından dikkat çekici belge ve bilgileri içermektedir.
Tıp tarihinin başlangıcı hakkında sabit bir tarih verilemeyeceği gibi, buna kaynaklık teşkil eden bir tek vakadan da bahsedilemez. Ama kesin olan bir sebep veya tarihten bahsedilecekse, o da “insanoğlunun ilk feryadı”dır.
Tıbbı, insana ait ilk feryatla başlatmak yanlış olmayacaktır. Çünkü canı yanmıştır. Bir çığlık, bilindiği gibi sadece bencil bir şikâyet değil; aynı zamanda bu derde derman için bir sesleniş olarak anlam kazanır.
Âdemoğlu da diğer canlılar gibi “bedenine ârız olan, onun dengesini bozan” bir şey için imdat çığlığı attığı gibi, biyolojik olmayan sebepler veya illetler yüzünden de dertlenir. Bu inleyiş, metafizik yönden de insanın yapısının akıl almaz boyuttaki özelliklerinin bir ısbatı olsa gerektir. Bununla birlikte bazı ıstıraplarının da manevi (ruhi, zihni, duygusal v.s.) sebeplerden olduğu anlaşılmalıdır. O halde insan varlığı sadece maddi, biyolojik değil aynı zamanda mâverâya uzanan; mânevi (metafizik) hüviyeti olan bir sınırsızlık arz eder. Bu sebepten tıbbın konusu, insanın sadece maddi değil aynı zamanda, belki daha da önemlisi, manevi rahatsızlıklarıdır diyebiliriz.
Elimizdeki tarihsel veriler tedavi işine hem doktorla hem ilaçla hem hasta ile ilgili, fiziki olduğundan çok, fizikötesi sebeplerin de toplamı olarak bakmamızı gerektirmektedir. Bu ezoterik ve karmaşık mahiyetinden, tıp ve ilaç erbabının insanlar tarafından hem din adamı hem hekim hem de büyücü olarak algılandığını görmekteyiz.
Netice itibariyle tababet ve ilaç (farmakoloji) sanatı, dertleriyle ve sevinçleriyle doğrudan insanın serüvenidir. İşte elinizdeki kitap, okuyucusuna, insani ve tanrısal sınırlarıyla (fizik ve metafizik boyutlarıyla) sadece tıbbı değil; ıstıraplarıyla, feryatlarıyla, korku, korunma, şifa ümidi ve inançlarıyla topyekün insanlık macerasından dikkat çekici belge ve bilgileri içermektedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.