9786055147075
433850
https://www.tdedkitap.com/seriat-mekkede-tamamladi-ilham-ve-idrak
Şeriat Mekke'de Tamamladı İlham ve İdrak
14.40
Esat Arslan,Kuran'a bakarken klasik perspektiflerin disina çikiyor!
Bati felsefesi ve Dogu geleneklerini harmanlayarak Islam'i ve hayati okuyor!
Içinde yasadigimiz somut dünyadan hareketle Kuran'a yaklasiriz. Kuran, metafizikten psikanalize tüm zamanlari ve tüm mekânlari kusatan bir mutlak bilincin söylemi olsa da, bizim dünyalarimiz Kuran'in anlasilmasinda hayati bir rol oynar. Bu sebeple Kuran'in henüz iniyor oldugu asirda ele alinis tarziyla, sahih bir zihniyetin kemale ermis oldugu söylenebilecek 11. asirda ele alinis tarzi; henüz Kuran'in çagiyla iliskisizliginden dolayi bir travma yasamamis bir ilk dönem Osmanli kadisinin Kuran'a bakisiyla, Kuran'in bozuk tezahürlerinin acisini iliklerine kadar hissetmis bir tarihselcinin Kuran'a bakisi birbirinden daglar kadar farkli olacaktir. Bu kavrayislar birbiriyle çatisiyor olabilseler bile bu fark saygiyla karsilanmalidir. Çünkü her kavrayis aslinda içine hakikat dökülen bir kadeh ve bu hakikatlerin her birbirini nakzedisi aslinda bu kadehlerin keyifle tokusturulmasindan ibarettir. Elbette ki bazen kadehler paslanir. Ve her ortamda her kadeh münasip kaçmaz. Benim gözlerimde, Islam siyasetinin olmasa da, Islam düsünce tarihinin özeti bundan ibarettir. Ilklerin, geleneksellerin ve modernlerin kavgalarinin ugultusunda biçimlenmis bu biçimsiz kitapsa, ilmin kapisindan içeri girdikten sonra bu yüce kapiyi hos bir hatira ve bir ‘arkhe-/kaynak‘ olarak hafizada saklayip, gözlerini gelecege dikmeye çalismaktan ibarettir. Ilmin kapisi: yani Ali ve çagi… Gelecek: yani bugünün halifesi olmasak da, California ve Pekin'in gelecegi… Ve gelecek geldiginde, elbette ki, bu kitap en fazlasindan hos bir hatira olarak deger kazanacak. Çünkü gelecek kusaklarin içinde yasadigi somut dünya bizimkinden bambaska olacak. Kuran denen sonsuzluk sarabindan aldiklari lezzet de…
Bati felsefesi ve Dogu geleneklerini harmanlayarak Islam'i ve hayati okuyor!
Içinde yasadigimiz somut dünyadan hareketle Kuran'a yaklasiriz. Kuran, metafizikten psikanalize tüm zamanlari ve tüm mekânlari kusatan bir mutlak bilincin söylemi olsa da, bizim dünyalarimiz Kuran'in anlasilmasinda hayati bir rol oynar. Bu sebeple Kuran'in henüz iniyor oldugu asirda ele alinis tarziyla, sahih bir zihniyetin kemale ermis oldugu söylenebilecek 11. asirda ele alinis tarzi; henüz Kuran'in çagiyla iliskisizliginden dolayi bir travma yasamamis bir ilk dönem Osmanli kadisinin Kuran'a bakisiyla, Kuran'in bozuk tezahürlerinin acisini iliklerine kadar hissetmis bir tarihselcinin Kuran'a bakisi birbirinden daglar kadar farkli olacaktir. Bu kavrayislar birbiriyle çatisiyor olabilseler bile bu fark saygiyla karsilanmalidir. Çünkü her kavrayis aslinda içine hakikat dökülen bir kadeh ve bu hakikatlerin her birbirini nakzedisi aslinda bu kadehlerin keyifle tokusturulmasindan ibarettir. Elbette ki bazen kadehler paslanir. Ve her ortamda her kadeh münasip kaçmaz. Benim gözlerimde, Islam siyasetinin olmasa da, Islam düsünce tarihinin özeti bundan ibarettir. Ilklerin, geleneksellerin ve modernlerin kavgalarinin ugultusunda biçimlenmis bu biçimsiz kitapsa, ilmin kapisindan içeri girdikten sonra bu yüce kapiyi hos bir hatira ve bir ‘arkhe-/kaynak‘ olarak hafizada saklayip, gözlerini gelecege dikmeye çalismaktan ibarettir. Ilmin kapisi: yani Ali ve çagi… Gelecek: yani bugünün halifesi olmasak da, California ve Pekin'in gelecegi… Ve gelecek geldiginde, elbette ki, bu kitap en fazlasindan hos bir hatira olarak deger kazanacak. Çünkü gelecek kusaklarin içinde yasadigi somut dünya bizimkinden bambaska olacak. Kuran denen sonsuzluk sarabindan aldiklari lezzet de…
Esat Arslan,Kuran'a bakarken klasik perspektiflerin disina çikiyor!
Bati felsefesi ve Dogu geleneklerini harmanlayarak Islam'i ve hayati okuyor!
Içinde yasadigimiz somut dünyadan hareketle Kuran'a yaklasiriz. Kuran, metafizikten psikanalize tüm zamanlari ve tüm mekânlari kusatan bir mutlak bilincin söylemi olsa da, bizim dünyalarimiz Kuran'in anlasilmasinda hayati bir rol oynar. Bu sebeple Kuran'in henüz iniyor oldugu asirda ele alinis tarziyla, sahih bir zihniyetin kemale ermis oldugu söylenebilecek 11. asirda ele alinis tarzi; henüz Kuran'in çagiyla iliskisizliginden dolayi bir travma yasamamis bir ilk dönem Osmanli kadisinin Kuran'a bakisiyla, Kuran'in bozuk tezahürlerinin acisini iliklerine kadar hissetmis bir tarihselcinin Kuran'a bakisi birbirinden daglar kadar farkli olacaktir. Bu kavrayislar birbiriyle çatisiyor olabilseler bile bu fark saygiyla karsilanmalidir. Çünkü her kavrayis aslinda içine hakikat dökülen bir kadeh ve bu hakikatlerin her birbirini nakzedisi aslinda bu kadehlerin keyifle tokusturulmasindan ibarettir. Elbette ki bazen kadehler paslanir. Ve her ortamda her kadeh münasip kaçmaz. Benim gözlerimde, Islam siyasetinin olmasa da, Islam düsünce tarihinin özeti bundan ibarettir. Ilklerin, geleneksellerin ve modernlerin kavgalarinin ugultusunda biçimlenmis bu biçimsiz kitapsa, ilmin kapisindan içeri girdikten sonra bu yüce kapiyi hos bir hatira ve bir ‘arkhe-/kaynak‘ olarak hafizada saklayip, gözlerini gelecege dikmeye çalismaktan ibarettir. Ilmin kapisi: yani Ali ve çagi… Gelecek: yani bugünün halifesi olmasak da, California ve Pekin'in gelecegi… Ve gelecek geldiginde, elbette ki, bu kitap en fazlasindan hos bir hatira olarak deger kazanacak. Çünkü gelecek kusaklarin içinde yasadigi somut dünya bizimkinden bambaska olacak. Kuran denen sonsuzluk sarabindan aldiklari lezzet de…
Bati felsefesi ve Dogu geleneklerini harmanlayarak Islam'i ve hayati okuyor!
Içinde yasadigimiz somut dünyadan hareketle Kuran'a yaklasiriz. Kuran, metafizikten psikanalize tüm zamanlari ve tüm mekânlari kusatan bir mutlak bilincin söylemi olsa da, bizim dünyalarimiz Kuran'in anlasilmasinda hayati bir rol oynar. Bu sebeple Kuran'in henüz iniyor oldugu asirda ele alinis tarziyla, sahih bir zihniyetin kemale ermis oldugu söylenebilecek 11. asirda ele alinis tarzi; henüz Kuran'in çagiyla iliskisizliginden dolayi bir travma yasamamis bir ilk dönem Osmanli kadisinin Kuran'a bakisiyla, Kuran'in bozuk tezahürlerinin acisini iliklerine kadar hissetmis bir tarihselcinin Kuran'a bakisi birbirinden daglar kadar farkli olacaktir. Bu kavrayislar birbiriyle çatisiyor olabilseler bile bu fark saygiyla karsilanmalidir. Çünkü her kavrayis aslinda içine hakikat dökülen bir kadeh ve bu hakikatlerin her birbirini nakzedisi aslinda bu kadehlerin keyifle tokusturulmasindan ibarettir. Elbette ki bazen kadehler paslanir. Ve her ortamda her kadeh münasip kaçmaz. Benim gözlerimde, Islam siyasetinin olmasa da, Islam düsünce tarihinin özeti bundan ibarettir. Ilklerin, geleneksellerin ve modernlerin kavgalarinin ugultusunda biçimlenmis bu biçimsiz kitapsa, ilmin kapisindan içeri girdikten sonra bu yüce kapiyi hos bir hatira ve bir ‘arkhe-/kaynak‘ olarak hafizada saklayip, gözlerini gelecege dikmeye çalismaktan ibarettir. Ilmin kapisi: yani Ali ve çagi… Gelecek: yani bugünün halifesi olmasak da, California ve Pekin'in gelecegi… Ve gelecek geldiginde, elbette ki, bu kitap en fazlasindan hos bir hatira olarak deger kazanacak. Çünkü gelecek kusaklarin içinde yasadigi somut dünya bizimkinden bambaska olacak. Kuran denen sonsuzluk sarabindan aldiklari lezzet de…
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.