9789756051405
490651
https://www.tdedkitap.com/selefilik-islami-koktenciligin-tarihi-temelleri
Selefilik / İslami Köktenciliğin Tarihi Temelleri
180.00
Islam düsüncesinin tarihte yasadigi ve günümüze de miras kalan en büyük bunalimi, hayatin problemlerini kendi içsel bütünlügü içinde degerlendirmek yerine “nas”tan hareket ederek çözmeye çalismaktan kaynaklaniyor. Sanki hakikat geçmiste belirlenmis; ‘din' Allah ve resulünün kutsadigi ilk nesiller eliyle tamamlanmis; selef asrinda Islam ümmetinin ihtiyaçlarina dayanan en faydali meseleler çözülmüs; bütün beseri ihtiyaçlar temin edilmis, dogrudan bizim çözmemize bagli hiçbir mesele birakilmamistir. Cevherin tükenmis oldugu böylece kabul edildigi için, insanin yaratici orijinalligine bagli bir degisim ve gelisimin dinsel temeli, Islam düsüncesinde hâkimiyet kuramamis görünüyor. Insan böyle bir düsünce düzlemi içinde adeta Allah tarafindan üzerine dil, ahlak, hakikat fikri yapistirilmis olan aciz, sahsiyetsiz, kendiliginden bir sey yapmaya kabiliyeti olmayan bir heykel, bir tas parçasidir. Mutluluk gelecekte görülmedigi için onu geçmisteki bir “altin çag”da tahayyül etmek dogaldir. Oysa Islamin saf halinin yasandigi, en sahih ve komplekslerden en uzak bulundugu, mezheplerin ortaya çikmadigi, dolayisiyla birligin bozulmadigi, diger milletlerin kültürlerinin Islama girmedigi, bunun da ötesinde dinin asillarini anlamada bir idrak ve düsünce birliginin oldugu “ideal bir devir” farz etme, günümüz Müslüman bilincinin zaaflarindan, yanilgilarindan en önemlisidir. Atatürk Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi ögretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Zeki Iscan, Islam'in “pismis ve kotarilmis” bir sistem, alelade bir formüller serisi, bir kimlik bildirim formu olarak ruhsuz bir makine haline getirilisine etki eden dinsel söylemlerden birinin tarihsel kökenlerini arastiriyor ve “radikal Islam” olarak bilinen anlayislarin hangi zeminlerden kaynaklandigini aydinlatiyor.
Islam düsüncesinin tarihte yasadigi ve günümüze de miras kalan en büyük bunalimi, hayatin problemlerini kendi içsel bütünlügü içinde degerlendirmek yerine “nas”tan hareket ederek çözmeye çalismaktan kaynaklaniyor. Sanki hakikat geçmiste belirlenmis; ‘din' Allah ve resulünün kutsadigi ilk nesiller eliyle tamamlanmis; selef asrinda Islam ümmetinin ihtiyaçlarina dayanan en faydali meseleler çözülmüs; bütün beseri ihtiyaçlar temin edilmis, dogrudan bizim çözmemize bagli hiçbir mesele birakilmamistir. Cevherin tükenmis oldugu böylece kabul edildigi için, insanin yaratici orijinalligine bagli bir degisim ve gelisimin dinsel temeli, Islam düsüncesinde hâkimiyet kuramamis görünüyor. Insan böyle bir düsünce düzlemi içinde adeta Allah tarafindan üzerine dil, ahlak, hakikat fikri yapistirilmis olan aciz, sahsiyetsiz, kendiliginden bir sey yapmaya kabiliyeti olmayan bir heykel, bir tas parçasidir. Mutluluk gelecekte görülmedigi için onu geçmisteki bir “altin çag”da tahayyül etmek dogaldir. Oysa Islamin saf halinin yasandigi, en sahih ve komplekslerden en uzak bulundugu, mezheplerin ortaya çikmadigi, dolayisiyla birligin bozulmadigi, diger milletlerin kültürlerinin Islama girmedigi, bunun da ötesinde dinin asillarini anlamada bir idrak ve düsünce birliginin oldugu “ideal bir devir” farz etme, günümüz Müslüman bilincinin zaaflarindan, yanilgilarindan en önemlisidir. Atatürk Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi ögretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Zeki Iscan, Islam'in “pismis ve kotarilmis” bir sistem, alelade bir formüller serisi, bir kimlik bildirim formu olarak ruhsuz bir makine haline getirilisine etki eden dinsel söylemlerden birinin tarihsel kökenlerini arastiriyor ve “radikal Islam” olarak bilinen anlayislarin hangi zeminlerden kaynaklandigini aydinlatiyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.