9786256394292
543161
https://www.tdedkitap.com/secilmis-risale
Seçilmiş Risale
96.00
İslâm inancına göre ilâhî dinlerin akîde esasları, ilk peygamber Hz. Âdem'den son peygamber Hz. Muhammed'e kadar değişikliğe uğramamıştır. Kur'ân-ı Kerîm'e göre bütün peygamberlerin tebliğ ettiği akaidin temelini tevhid inancı oluşturmuştur. Ancak zaman içinde insanların müdahaleleriyle İslâm öncesi ilâhî dinlerin akîdelerinde bazı tahrifler meydana gelmiştir. İslâm akaidini oluşturan esaslar ise Kur'ân-ı Kerîm'de ve hadislerde açık bir şekilde belirtilmiştir.
Hz. Peygamber döneminde itikadî konularda tam bir teslimiyet hâkimdir. Fakat bu teslimiyet onun vefatından sonra yerini yavaş yavaş ihtilâflara bırakmaya başlamıştır. Bu ihtilaflar etrafında gerçekleşen bir takım tartışmalar İslâm mezheplerini doğurmuş ve bu mezheplerin mensupları kendi görüşlerini izah eden eserler telif etmeye başlamıştır.
Sünnî akideye zemin hazırlayan telif faaliyetleri hicrî I. yüzyıldan sonra başlamıştır. Fakat bu ilk dönem eserleri akaid konularının tamamını ihtiva eden müstakil telifler olmaktan çok bid‘at fırkalarının reddini hedef alan çalışmalar mahiyetinde olup hadis ve fıkıh âlimleriyle sûfî ve zâhid kimliğine mensup olanların itikadî görüşlerini aksettiren risâleler halindedir. Akaidi oluşturan esaslar ancak IV. yüzyılda İmam Eş‘arî ve İmam Mâtürîdî ile kurulan Sünnî kelâm içinde sistemleştirilmiştir. Bu anlamda telif edilen eserlerden biri de Hakîm es-Semerkandî tarafından kaleme alınan ve “es-Sevâdü'l-A‘zam” adı ile meşhur olan eserdir.
Eserde, “İman, tekfir, kader, mesh, kulların fiileri, kabir, Kur'an, şefaât, miraç, ahiret, ashab-ı kiram, ru'yetullah, Allah'ın sıfatları, teşbih, ba's, mesh, vitr, kader, son nefesteki durum” gibi konular ele alınmıştır.
Telifinden itibaren Hanefîler arasında yaygınlık kazanıp okutulan eserin, çoğu muhtasar olan pek çok Farsça ve Türkçe çevirisi mevcuttur. Muhtasar Farsça tercümelerden biri de Nakşibendiyye tarikatının kurucusu Bahâeddin Nakşibend'in önde gelen halifelerinden Hâce Muhammed Pârsâ'ya aittir. Okurlarımızla buluşacak bu çalışma Hâce Muhammed Pârsâ'nın Farsça muhtasar tercümesinin Keşfî-i Kırîmî tarafından 14 Cemaziyelahir 1204 tarihinde (1 Mart 1790) Bursa'da Türkçe'ye aktarılan tercümesidir.
Hz. Peygamber döneminde itikadî konularda tam bir teslimiyet hâkimdir. Fakat bu teslimiyet onun vefatından sonra yerini yavaş yavaş ihtilâflara bırakmaya başlamıştır. Bu ihtilaflar etrafında gerçekleşen bir takım tartışmalar İslâm mezheplerini doğurmuş ve bu mezheplerin mensupları kendi görüşlerini izah eden eserler telif etmeye başlamıştır.
Sünnî akideye zemin hazırlayan telif faaliyetleri hicrî I. yüzyıldan sonra başlamıştır. Fakat bu ilk dönem eserleri akaid konularının tamamını ihtiva eden müstakil telifler olmaktan çok bid‘at fırkalarının reddini hedef alan çalışmalar mahiyetinde olup hadis ve fıkıh âlimleriyle sûfî ve zâhid kimliğine mensup olanların itikadî görüşlerini aksettiren risâleler halindedir. Akaidi oluşturan esaslar ancak IV. yüzyılda İmam Eş‘arî ve İmam Mâtürîdî ile kurulan Sünnî kelâm içinde sistemleştirilmiştir. Bu anlamda telif edilen eserlerden biri de Hakîm es-Semerkandî tarafından kaleme alınan ve “es-Sevâdü'l-A‘zam” adı ile meşhur olan eserdir.
Eserde, “İman, tekfir, kader, mesh, kulların fiileri, kabir, Kur'an, şefaât, miraç, ahiret, ashab-ı kiram, ru'yetullah, Allah'ın sıfatları, teşbih, ba's, mesh, vitr, kader, son nefesteki durum” gibi konular ele alınmıştır.
Telifinden itibaren Hanefîler arasında yaygınlık kazanıp okutulan eserin, çoğu muhtasar olan pek çok Farsça ve Türkçe çevirisi mevcuttur. Muhtasar Farsça tercümelerden biri de Nakşibendiyye tarikatının kurucusu Bahâeddin Nakşibend'in önde gelen halifelerinden Hâce Muhammed Pârsâ'ya aittir. Okurlarımızla buluşacak bu çalışma Hâce Muhammed Pârsâ'nın Farsça muhtasar tercümesinin Keşfî-i Kırîmî tarafından 14 Cemaziyelahir 1204 tarihinde (1 Mart 1790) Bursa'da Türkçe'ye aktarılan tercümesidir.
İslâm inancına göre ilâhî dinlerin akîde esasları, ilk peygamber Hz. Âdem'den son peygamber Hz. Muhammed'e kadar değişikliğe uğramamıştır. Kur'ân-ı Kerîm'e göre bütün peygamberlerin tebliğ ettiği akaidin temelini tevhid inancı oluşturmuştur. Ancak zaman içinde insanların müdahaleleriyle İslâm öncesi ilâhî dinlerin akîdelerinde bazı tahrifler meydana gelmiştir. İslâm akaidini oluşturan esaslar ise Kur'ân-ı Kerîm'de ve hadislerde açık bir şekilde belirtilmiştir.
Hz. Peygamber döneminde itikadî konularda tam bir teslimiyet hâkimdir. Fakat bu teslimiyet onun vefatından sonra yerini yavaş yavaş ihtilâflara bırakmaya başlamıştır. Bu ihtilaflar etrafında gerçekleşen bir takım tartışmalar İslâm mezheplerini doğurmuş ve bu mezheplerin mensupları kendi görüşlerini izah eden eserler telif etmeye başlamıştır.
Sünnî akideye zemin hazırlayan telif faaliyetleri hicrî I. yüzyıldan sonra başlamıştır. Fakat bu ilk dönem eserleri akaid konularının tamamını ihtiva eden müstakil telifler olmaktan çok bid‘at fırkalarının reddini hedef alan çalışmalar mahiyetinde olup hadis ve fıkıh âlimleriyle sûfî ve zâhid kimliğine mensup olanların itikadî görüşlerini aksettiren risâleler halindedir. Akaidi oluşturan esaslar ancak IV. yüzyılda İmam Eş‘arî ve İmam Mâtürîdî ile kurulan Sünnî kelâm içinde sistemleştirilmiştir. Bu anlamda telif edilen eserlerden biri de Hakîm es-Semerkandî tarafından kaleme alınan ve “es-Sevâdü'l-A‘zam” adı ile meşhur olan eserdir.
Eserde, “İman, tekfir, kader, mesh, kulların fiileri, kabir, Kur'an, şefaât, miraç, ahiret, ashab-ı kiram, ru'yetullah, Allah'ın sıfatları, teşbih, ba's, mesh, vitr, kader, son nefesteki durum” gibi konular ele alınmıştır.
Telifinden itibaren Hanefîler arasında yaygınlık kazanıp okutulan eserin, çoğu muhtasar olan pek çok Farsça ve Türkçe çevirisi mevcuttur. Muhtasar Farsça tercümelerden biri de Nakşibendiyye tarikatının kurucusu Bahâeddin Nakşibend'in önde gelen halifelerinden Hâce Muhammed Pârsâ'ya aittir. Okurlarımızla buluşacak bu çalışma Hâce Muhammed Pârsâ'nın Farsça muhtasar tercümesinin Keşfî-i Kırîmî tarafından 14 Cemaziyelahir 1204 tarihinde (1 Mart 1790) Bursa'da Türkçe'ye aktarılan tercümesidir.
Hz. Peygamber döneminde itikadî konularda tam bir teslimiyet hâkimdir. Fakat bu teslimiyet onun vefatından sonra yerini yavaş yavaş ihtilâflara bırakmaya başlamıştır. Bu ihtilaflar etrafında gerçekleşen bir takım tartışmalar İslâm mezheplerini doğurmuş ve bu mezheplerin mensupları kendi görüşlerini izah eden eserler telif etmeye başlamıştır.
Sünnî akideye zemin hazırlayan telif faaliyetleri hicrî I. yüzyıldan sonra başlamıştır. Fakat bu ilk dönem eserleri akaid konularının tamamını ihtiva eden müstakil telifler olmaktan çok bid‘at fırkalarının reddini hedef alan çalışmalar mahiyetinde olup hadis ve fıkıh âlimleriyle sûfî ve zâhid kimliğine mensup olanların itikadî görüşlerini aksettiren risâleler halindedir. Akaidi oluşturan esaslar ancak IV. yüzyılda İmam Eş‘arî ve İmam Mâtürîdî ile kurulan Sünnî kelâm içinde sistemleştirilmiştir. Bu anlamda telif edilen eserlerden biri de Hakîm es-Semerkandî tarafından kaleme alınan ve “es-Sevâdü'l-A‘zam” adı ile meşhur olan eserdir.
Eserde, “İman, tekfir, kader, mesh, kulların fiileri, kabir, Kur'an, şefaât, miraç, ahiret, ashab-ı kiram, ru'yetullah, Allah'ın sıfatları, teşbih, ba's, mesh, vitr, kader, son nefesteki durum” gibi konular ele alınmıştır.
Telifinden itibaren Hanefîler arasında yaygınlık kazanıp okutulan eserin, çoğu muhtasar olan pek çok Farsça ve Türkçe çevirisi mevcuttur. Muhtasar Farsça tercümelerden biri de Nakşibendiyye tarikatının kurucusu Bahâeddin Nakşibend'in önde gelen halifelerinden Hâce Muhammed Pârsâ'ya aittir. Okurlarımızla buluşacak bu çalışma Hâce Muhammed Pârsâ'nın Farsça muhtasar tercümesinin Keşfî-i Kırîmî tarafından 14 Cemaziyelahir 1204 tarihinde (1 Mart 1790) Bursa'da Türkçe'ye aktarılan tercümesidir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.