9786057683748
511617
https://www.tdedkitap.com/sabah-yildizi-sezai-karakoc-ve-dirilis-e-dair
Sabah Yıldızı - Sezai Karakoç ve Diriliş’e Dair
360.00
Üstad Sezai Karakoç ve Diriliş hakkındaki bu çalışmanın adı Sabah Yıldızı. Bu isim Sezai Karakoç'un şiirlerinin 7. kitabı Alınyazısı Saati'nden mülhem. Şiir 1979-1988 yılları arasında, İslâm dünyası ve Müslümanlara uygulanan kıyımların ve zulümlerin günbegün gelen haberleri ve şahitlikleriyle kaleme alınmıştır. Kudüs, Şam, Bağdat, Beyrut, Afganistan, Afrika, Kafkaslar, Azerbaycan, Türkistan'ın… hali hazırdaki içler acısı durumları anlatılmaktadır. Şiirin bazı bölümlerinde Şair, Sabah Yıldızı'yla aynı bilgiye ve bilince sahip iki dost olarak konuşmaktadır. Sabah Yıldızı'nı Şair'in mısralarından tanıyoruz: "O, alınyazımızın tek ak noktası gibi parlayan, gecenin (karanlığın) eremediği saf, lekesiz, masûm ve tertemiz olandır. O kendi gönül sırrına gündüzden önce ulaşan, günün soluğuyla sararmayan, parçalanmaz aydınlık ve bölünmez ışıktır. O, diriliş yıldızıdır ve Tanrı'ya inanmanın büyük tanığıdır…"
Her sabah Şair, Sabah Yıldızı'na içini dökmekte, üzüntülerini paylaşmaktadır. Bunun belki de başlıca sebebini bize şiir söylemekte: "Bütün dünya mahkûm, bizim kolumuz ve kanadımız, her yanımız zincirle bağlı olmasına rağmen, yalnız sabah yıldızı özgürdür." Dünyadakiler mahkûmdur kimi mazlumların hayatını kararttıkları ve kimi de karanlıklarla mücadele etmedikleri için. O ise özgürdür, ışıklarını saçabildiği, her sabah sadakatle insanlara şafağı haber verdiği için.
Nasıl Şair, dünya yüzündeki işgallere, katliamlara, zulümlere üzülüyorsa Sabah Yıldızı da üzülmektedir. Ama Şair'in gönlü, Sabah Yıldızı'nın üzülmesine razı değildir. O üzülmemelidir; çünkü masumdur, görevini her sabah mütemadiyen yerine getirmektedir. Şair, masumluğuna halel gelmemesi için Sabah Yıldızı'nı aziz bir dost olarak teselli etmektedir. Aslında şiir boyunca her şey bizlere söylenmektedir. Şiirin sanatla ortaya koyduğu şey, Attar'ın Simurg'u gibi bize kendimizi göstermekte, insanları işaret etmektedir. Değil mi ki şair onu bizim için kaleme almıştır, bütün anlatılanların asıl muhatabı biziz, biz insanlar. Bütün yazılanlar bizlerin farkına varması, görev ve sorumluluklarımızın bilincine ermemiz içindir. Çünkü bütün bu olanlar, asıl farkında olmayanlar yüzünden meydana gelmiştir. Eğer farkında olunsaydı önlem alınacak, örneğin Müslümanlar birlik olacaklar, yapılması gereken yapılacaktı.
Bu açıklamadan sonra diyebiliriz ki: Üstad Sezai Karakoç'un, şiirden düşünceye bütün eserleriyle dile getirdikleri, bizler adına, hep sabah yıldızıyla konuşmadır. Taze sabahın habercisi, parlak ışığıyla gecenin karanlığını delen sabah yıldızı, nasıl karanlıkların şafakla birlikte aydınlığa dönüşeceğinin delili ise Üstad Sezai Karakoç'un eserlerinin de görevinin bu olduğunu düşünüyorum: Bilinçlerdeki, zihinlerdeki, ruhlardaki karanlıkları aydınlığa kavuşturmak. Aslında insanlığın hayrına olacak her söz, her eylem karanlıkları delen bir ışıktır. Sezai Karakoç bunu bütün bir külliyatıyla ortaya koymuş, sabah yıldızı gibi aydınlığın, şafağın habercisi olma sorumluluğunu yerine getirmeye çalışmıştır.
Her sabah Şair, Sabah Yıldızı'na içini dökmekte, üzüntülerini paylaşmaktadır. Bunun belki de başlıca sebebini bize şiir söylemekte: "Bütün dünya mahkûm, bizim kolumuz ve kanadımız, her yanımız zincirle bağlı olmasına rağmen, yalnız sabah yıldızı özgürdür." Dünyadakiler mahkûmdur kimi mazlumların hayatını kararttıkları ve kimi de karanlıklarla mücadele etmedikleri için. O ise özgürdür, ışıklarını saçabildiği, her sabah sadakatle insanlara şafağı haber verdiği için.
Nasıl Şair, dünya yüzündeki işgallere, katliamlara, zulümlere üzülüyorsa Sabah Yıldızı da üzülmektedir. Ama Şair'in gönlü, Sabah Yıldızı'nın üzülmesine razı değildir. O üzülmemelidir; çünkü masumdur, görevini her sabah mütemadiyen yerine getirmektedir. Şair, masumluğuna halel gelmemesi için Sabah Yıldızı'nı aziz bir dost olarak teselli etmektedir. Aslında şiir boyunca her şey bizlere söylenmektedir. Şiirin sanatla ortaya koyduğu şey, Attar'ın Simurg'u gibi bize kendimizi göstermekte, insanları işaret etmektedir. Değil mi ki şair onu bizim için kaleme almıştır, bütün anlatılanların asıl muhatabı biziz, biz insanlar. Bütün yazılanlar bizlerin farkına varması, görev ve sorumluluklarımızın bilincine ermemiz içindir. Çünkü bütün bu olanlar, asıl farkında olmayanlar yüzünden meydana gelmiştir. Eğer farkında olunsaydı önlem alınacak, örneğin Müslümanlar birlik olacaklar, yapılması gereken yapılacaktı.
Bu açıklamadan sonra diyebiliriz ki: Üstad Sezai Karakoç'un, şiirden düşünceye bütün eserleriyle dile getirdikleri, bizler adına, hep sabah yıldızıyla konuşmadır. Taze sabahın habercisi, parlak ışığıyla gecenin karanlığını delen sabah yıldızı, nasıl karanlıkların şafakla birlikte aydınlığa dönüşeceğinin delili ise Üstad Sezai Karakoç'un eserlerinin de görevinin bu olduğunu düşünüyorum: Bilinçlerdeki, zihinlerdeki, ruhlardaki karanlıkları aydınlığa kavuşturmak. Aslında insanlığın hayrına olacak her söz, her eylem karanlıkları delen bir ışıktır. Sezai Karakoç bunu bütün bir külliyatıyla ortaya koymuş, sabah yıldızı gibi aydınlığın, şafağın habercisi olma sorumluluğunu yerine getirmeye çalışmıştır.
Üstad Sezai Karakoç ve Diriliş hakkındaki bu çalışmanın adı Sabah Yıldızı. Bu isim Sezai Karakoç'un şiirlerinin 7. kitabı Alınyazısı Saati'nden mülhem. Şiir 1979-1988 yılları arasında, İslâm dünyası ve Müslümanlara uygulanan kıyımların ve zulümlerin günbegün gelen haberleri ve şahitlikleriyle kaleme alınmıştır. Kudüs, Şam, Bağdat, Beyrut, Afganistan, Afrika, Kafkaslar, Azerbaycan, Türkistan'ın… hali hazırdaki içler acısı durumları anlatılmaktadır. Şiirin bazı bölümlerinde Şair, Sabah Yıldızı'yla aynı bilgiye ve bilince sahip iki dost olarak konuşmaktadır. Sabah Yıldızı'nı Şair'in mısralarından tanıyoruz: "O, alınyazımızın tek ak noktası gibi parlayan, gecenin (karanlığın) eremediği saf, lekesiz, masûm ve tertemiz olandır. O kendi gönül sırrına gündüzden önce ulaşan, günün soluğuyla sararmayan, parçalanmaz aydınlık ve bölünmez ışıktır. O, diriliş yıldızıdır ve Tanrı'ya inanmanın büyük tanığıdır…"
Her sabah Şair, Sabah Yıldızı'na içini dökmekte, üzüntülerini paylaşmaktadır. Bunun belki de başlıca sebebini bize şiir söylemekte: "Bütün dünya mahkûm, bizim kolumuz ve kanadımız, her yanımız zincirle bağlı olmasına rağmen, yalnız sabah yıldızı özgürdür." Dünyadakiler mahkûmdur kimi mazlumların hayatını kararttıkları ve kimi de karanlıklarla mücadele etmedikleri için. O ise özgürdür, ışıklarını saçabildiği, her sabah sadakatle insanlara şafağı haber verdiği için.
Nasıl Şair, dünya yüzündeki işgallere, katliamlara, zulümlere üzülüyorsa Sabah Yıldızı da üzülmektedir. Ama Şair'in gönlü, Sabah Yıldızı'nın üzülmesine razı değildir. O üzülmemelidir; çünkü masumdur, görevini her sabah mütemadiyen yerine getirmektedir. Şair, masumluğuna halel gelmemesi için Sabah Yıldızı'nı aziz bir dost olarak teselli etmektedir. Aslında şiir boyunca her şey bizlere söylenmektedir. Şiirin sanatla ortaya koyduğu şey, Attar'ın Simurg'u gibi bize kendimizi göstermekte, insanları işaret etmektedir. Değil mi ki şair onu bizim için kaleme almıştır, bütün anlatılanların asıl muhatabı biziz, biz insanlar. Bütün yazılanlar bizlerin farkına varması, görev ve sorumluluklarımızın bilincine ermemiz içindir. Çünkü bütün bu olanlar, asıl farkında olmayanlar yüzünden meydana gelmiştir. Eğer farkında olunsaydı önlem alınacak, örneğin Müslümanlar birlik olacaklar, yapılması gereken yapılacaktı.
Bu açıklamadan sonra diyebiliriz ki: Üstad Sezai Karakoç'un, şiirden düşünceye bütün eserleriyle dile getirdikleri, bizler adına, hep sabah yıldızıyla konuşmadır. Taze sabahın habercisi, parlak ışığıyla gecenin karanlığını delen sabah yıldızı, nasıl karanlıkların şafakla birlikte aydınlığa dönüşeceğinin delili ise Üstad Sezai Karakoç'un eserlerinin de görevinin bu olduğunu düşünüyorum: Bilinçlerdeki, zihinlerdeki, ruhlardaki karanlıkları aydınlığa kavuşturmak. Aslında insanlığın hayrına olacak her söz, her eylem karanlıkları delen bir ışıktır. Sezai Karakoç bunu bütün bir külliyatıyla ortaya koymuş, sabah yıldızı gibi aydınlığın, şafağın habercisi olma sorumluluğunu yerine getirmeye çalışmıştır.
Her sabah Şair, Sabah Yıldızı'na içini dökmekte, üzüntülerini paylaşmaktadır. Bunun belki de başlıca sebebini bize şiir söylemekte: "Bütün dünya mahkûm, bizim kolumuz ve kanadımız, her yanımız zincirle bağlı olmasına rağmen, yalnız sabah yıldızı özgürdür." Dünyadakiler mahkûmdur kimi mazlumların hayatını kararttıkları ve kimi de karanlıklarla mücadele etmedikleri için. O ise özgürdür, ışıklarını saçabildiği, her sabah sadakatle insanlara şafağı haber verdiği için.
Nasıl Şair, dünya yüzündeki işgallere, katliamlara, zulümlere üzülüyorsa Sabah Yıldızı da üzülmektedir. Ama Şair'in gönlü, Sabah Yıldızı'nın üzülmesine razı değildir. O üzülmemelidir; çünkü masumdur, görevini her sabah mütemadiyen yerine getirmektedir. Şair, masumluğuna halel gelmemesi için Sabah Yıldızı'nı aziz bir dost olarak teselli etmektedir. Aslında şiir boyunca her şey bizlere söylenmektedir. Şiirin sanatla ortaya koyduğu şey, Attar'ın Simurg'u gibi bize kendimizi göstermekte, insanları işaret etmektedir. Değil mi ki şair onu bizim için kaleme almıştır, bütün anlatılanların asıl muhatabı biziz, biz insanlar. Bütün yazılanlar bizlerin farkına varması, görev ve sorumluluklarımızın bilincine ermemiz içindir. Çünkü bütün bu olanlar, asıl farkında olmayanlar yüzünden meydana gelmiştir. Eğer farkında olunsaydı önlem alınacak, örneğin Müslümanlar birlik olacaklar, yapılması gereken yapılacaktı.
Bu açıklamadan sonra diyebiliriz ki: Üstad Sezai Karakoç'un, şiirden düşünceye bütün eserleriyle dile getirdikleri, bizler adına, hep sabah yıldızıyla konuşmadır. Taze sabahın habercisi, parlak ışığıyla gecenin karanlığını delen sabah yıldızı, nasıl karanlıkların şafakla birlikte aydınlığa dönüşeceğinin delili ise Üstad Sezai Karakoç'un eserlerinin de görevinin bu olduğunu düşünüyorum: Bilinçlerdeki, zihinlerdeki, ruhlardaki karanlıkları aydınlığa kavuşturmak. Aslında insanlığın hayrına olacak her söz, her eylem karanlıkları delen bir ışıktır. Sezai Karakoç bunu bütün bir külliyatıyla ortaya koymuş, sabah yıldızı gibi aydınlığın, şafağın habercisi olma sorumluluğunu yerine getirmeye çalışmıştır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.