9789757560845
494653
https://www.tdedkitap.com/rasulullahin-diplomatik-munasebetleri
Rasulullah'ın Diplomatik Münasebetleri
176.00
Hz. Peygamber, risâletinin baslangicindan hicretine kadar geçen ve Mekke Devri olarak bilinen devre içinde bütün girisimlerini, nâzil olan âyetlere mutabik olarak sadece îman, ibâdet ve ahlâk esaslari dâhilinde yapmistir. Fakat, hicret-i Nebevî ile sartlar degismis, Islâm, cihad ve kitâl âyetlerinin de inzâli ile bölgede üstünlügünü kabul ettirmis ve Hz. Muhammed, muhâlifleri tarafindan bile üstün otorite olarak benimsenmistir. Hz. Peygamber, risâletinin baslangicindan hicretine kadar geçen ve Mekke Devri olarak bilinen devre içinde bütün girisimlerini, nâzil olan âyetlere mutabik olarak sadece îman, ibâdet ve ahlâk esaslari dâhilinde yapmistir. Fakat, hicret-i Nebevî ile sartlar degismis, Islâm, cihad ve kitâl âyetlerinin de inzâli ile bölgede üstünlügünü kabul ettirmis ve Hz. Muhammed, muhâlifleri tarafindan bile üstün otorite olarak benimsenmistir. Geçmisin günümüze isik tuttugu ve barisin, her devirde ayni derecede önem tasidigi, hakikati baskalarina anlatabilme ve kabul ettirebilmenin bir vecîbe oldugu ve çagimizin genellikle bunalim geçiren insanligi için gerek baris ve gerekse Hakk'a dâvetin ayni ölçüler içinde ehemmiyet arzettigi dikkate alinacak olursa, Rasûlullah'in sulh ve dâvet noktasindaki tutumlarini bilmek ve ona göre hareket etmek, basariya ulasmada en müessir yol olsa gerektir. Üzülerek belirtmek gerekir ki, asrimizin halki müslüman devletleri, Rasûlullah'in her sahada oldugu gibi bu sahadaki tatbikatini bilmedikleri veya bildikleri halde onu sadâkatla uygulamadiklari için daima gayri müslim güçlerin tasallutundan kendilerini kurtaramamaktadirlar.
Hz. Peygamber, risâletinin baslangicindan hicretine kadar geçen ve Mekke Devri olarak bilinen devre içinde bütün girisimlerini, nâzil olan âyetlere mutabik olarak sadece îman, ibâdet ve ahlâk esaslari dâhilinde yapmistir. Fakat, hicret-i Nebevî ile sartlar degismis, Islâm, cihad ve kitâl âyetlerinin de inzâli ile bölgede üstünlügünü kabul ettirmis ve Hz. Muhammed, muhâlifleri tarafindan bile üstün otorite olarak benimsenmistir. Hz. Peygamber, risâletinin baslangicindan hicretine kadar geçen ve Mekke Devri olarak bilinen devre içinde bütün girisimlerini, nâzil olan âyetlere mutabik olarak sadece îman, ibâdet ve ahlâk esaslari dâhilinde yapmistir. Fakat, hicret-i Nebevî ile sartlar degismis, Islâm, cihad ve kitâl âyetlerinin de inzâli ile bölgede üstünlügünü kabul ettirmis ve Hz. Muhammed, muhâlifleri tarafindan bile üstün otorite olarak benimsenmistir. Geçmisin günümüze isik tuttugu ve barisin, her devirde ayni derecede önem tasidigi, hakikati baskalarina anlatabilme ve kabul ettirebilmenin bir vecîbe oldugu ve çagimizin genellikle bunalim geçiren insanligi için gerek baris ve gerekse Hakk'a dâvetin ayni ölçüler içinde ehemmiyet arzettigi dikkate alinacak olursa, Rasûlullah'in sulh ve dâvet noktasindaki tutumlarini bilmek ve ona göre hareket etmek, basariya ulasmada en müessir yol olsa gerektir. Üzülerek belirtmek gerekir ki, asrimizin halki müslüman devletleri, Rasûlullah'in her sahada oldugu gibi bu sahadaki tatbikatini bilmedikleri veya bildikleri halde onu sadâkatla uygulamadiklari için daima gayri müslim güçlerin tasallutundan kendilerini kurtaramamaktadirlar.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.