Prenses Eteğindeki Taşları Döküyor

Stok Kodu:
9786055148157
Sayfa Sayısı:
168
Basım Tarihi:
2014-01
Kategori:
%20 indirimli
13,00TL
10,40TL
9786055148157
433945
Prenses Eteğindeki Taşları Döküyor
Prenses Eteğindeki Taşları Döküyor
10.40

Roman, Zehra'nin Korkut'a rastlayana kadar farkina varmadigi kendi issizligina giden mücadeleli yolun ve bu yolda her daim önünü tikayan geçmisiyle yüzlesmesinin hikâyesi. Zehra yalniz çiktigi bir deniz kenari yürüyüsünden Korkut'la birlikte döner. Bu karsilasma; kadinin, erkegin ikliminden etkilenmesi midir yalnizca? Zehra önceleri öyle sanir ancak adamin karanligi içini ürpertmeye basladiginda dönüp kendi içine bakmak zorunda kalir ve her bakis onu geriye dogru akan bir nehirde yüzmeye iter. Bir yapboz gibi önüne serilmeye hazirlanan geçmis, her bir parçada canini acitir; en çok da yedi yasinda bir kiz çocugu olarak Sultanahmet'in paket tasli yokuslarindan asagi kosarken oyunlarin sonsuz coskusunu biçak gibi kesiveren o talihsiz gün! Hayriyem Zeynep Altan, ilk romaninda oldugu gibi burada da kadin dünyasinin gizemlerini araliyor. Ask, iliskiler, cinsellik, kader ve haset temalari üzerinden hayatin her an issizlasmaya muktedir yanlarini bu kez yalin ama siirsel bir dille anlatiyor. "Onlarcasi içinden oldukça büyük, siyah çerçeveli bir resim animsiyorum. Salonun sag duvarinda asiliydi ve her geldigimde bakardim: Çiplak bir kadin belli belirsiz bir seyin üzerinde oturuyor. Güzel bir yüzü, uzun siyah saçlari var. Dikkatle süzüyorum onu. Uzun boynunu, omuzlarini, ellerini, memelerini, ince belini, karnini, bitisik uzun bacaklari arasinda kalan o bölgeyi ve ayaklarini inceliyorum. Çiplaklikla ilgili olumsuz bilgime ragmen kadinin kendinden hosnutlugunu, huzurlu bütünlügünü begeniyorum. Büyüdügümde bedenimin böyle güzel olmasini istiyorum. Aslinda sadece güzellik degil beni cezbeden, kadin olmayi merak ediyorum. Bir kadini böyle içine kapatan, güzel seyin ne oldugunu bilmek istiyorum."(Tanitim Bülteninden)

Roman, Zehra'nin Korkut'a rastlayana kadar farkina varmadigi kendi issizligina giden mücadeleli yolun ve bu yolda her daim önünü tikayan geçmisiyle yüzlesmesinin hikâyesi. Zehra yalniz çiktigi bir deniz kenari yürüyüsünden Korkut'la birlikte döner. Bu karsilasma; kadinin, erkegin ikliminden etkilenmesi midir yalnizca? Zehra önceleri öyle sanir ancak adamin karanligi içini ürpertmeye basladiginda dönüp kendi içine bakmak zorunda kalir ve her bakis onu geriye dogru akan bir nehirde yüzmeye iter. Bir yapboz gibi önüne serilmeye hazirlanan geçmis, her bir parçada canini acitir; en çok da yedi yasinda bir kiz çocugu olarak Sultanahmet'in paket tasli yokuslarindan asagi kosarken oyunlarin sonsuz coskusunu biçak gibi kesiveren o talihsiz gün! Hayriyem Zeynep Altan, ilk romaninda oldugu gibi burada da kadin dünyasinin gizemlerini araliyor. Ask, iliskiler, cinsellik, kader ve haset temalari üzerinden hayatin her an issizlasmaya muktedir yanlarini bu kez yalin ama siirsel bir dille anlatiyor. "Onlarcasi içinden oldukça büyük, siyah çerçeveli bir resim animsiyorum. Salonun sag duvarinda asiliydi ve her geldigimde bakardim: Çiplak bir kadin belli belirsiz bir seyin üzerinde oturuyor. Güzel bir yüzü, uzun siyah saçlari var. Dikkatle süzüyorum onu. Uzun boynunu, omuzlarini, ellerini, memelerini, ince belini, karnini, bitisik uzun bacaklari arasinda kalan o bölgeyi ve ayaklarini inceliyorum. Çiplaklikla ilgili olumsuz bilgime ragmen kadinin kendinden hosnutlugunu, huzurlu bütünlügünü begeniyorum. Büyüdügümde bedenimin böyle güzel olmasini istiyorum. Aslinda sadece güzellik degil beni cezbeden, kadin olmayi merak ediyorum. Bir kadini böyle içine kapatan, güzel seyin ne oldugunu bilmek istiyorum."(Tanitim Bülteninden)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat