Öteki Modernlik

Stok Kodu:
9786055830212
Sayfa Sayısı:
224
Basım Tarihi:
2012-01
%20 indirimli
150,00TL
120,00TL
4 adet mevcut
9786055830212
441974
Öteki Modernlik
Öteki Modernlik
120.00

Hayata dair her gönderim bizi kisisel hikayemize götürür. Nasil yasadigimizi, düslerimizi ve tasavvurlarimizi düsünürüz. Köyden gelen çocuklar ise kirda, hayatin küçük alanlarinda yasadiklarini animsarlar. Küçük dünyalarinda büyük düsler kurmuslardir."Köydeyken ot ya da ekin hasadinda çalisirken siire, edebiyata, siyasete ve hayatin büyük biçimlerine ilgi duyuyordum. Küçük bir dünyada oldugumu düsünüyor büyük düsler kuruyordum. Sehri, siiri, yaziyi, büyük düsünceleri, sehirli biçimleri hayal ediyor, böylece kendime daha büyük ve mutantan dünyalar insa ediyordum. Sonra büyüksehire geldim. Modern zamanlarda bu zorunluluktu adeta. Egitim, meslek ve beceri kazanmak ve daha iyi bir yasam sürmek için tasralilar büyüksehire geliyorlardi. Geleneksel yasamdan modern hayata katiliyorlardi. Gelenegin kati, kalin çizgili karakteristik biçim ve anlamlarindan, modernitenin seffaf, sentetik ve görece özgür bir dünyasina savruluyorlardi. Böylece kendilerine yeni dünyalar ve anlamlar insa ediyorlardi. Modernlesme sürecinin içerisindeydik aslinda. 19. yüzyilda baslayan, Cumhuriyetle farklilasan yasam tarzi ve egemenlik iliskilerinin içerisindeydik. Köy bizim için kir yasaminin yogunlugu, dindarligin ve gelenegin baskinligi demekti. Büyüksehir ise ekonomik ve kültürel olarak farklilasan iliskiler biçimiydi. Dolayisiyla farkli egitim, kültür ve ekonomik iliskiler içerisine dahil oluyor, yeni kimlikler ve kaliplar ediniyorduk. Bu süreçte herkes kendi hikayesini üretiyordu. Iliski sekline, duyarliliklarina ve ilgi alanlarina göre kisisel hikayeler doguyordu. Kaygilarimiz ve beklentilerimizle gelecege yürüyorduk. Bazisi belki söz ve manayi, bazisi ise hayatin maddi biçimlerini tercih ediyor, mesleki seçimlerini ve yasam tarzini olusturuyordu. Sonuçta, tasradan gelenlerin modernlesme sürecindeki hikayelerini üretiyorduk."(Tanitim Bülteninden)

Hayata dair her gönderim bizi kisisel hikayemize götürür. Nasil yasadigimizi, düslerimizi ve tasavvurlarimizi düsünürüz. Köyden gelen çocuklar ise kirda, hayatin küçük alanlarinda yasadiklarini animsarlar. Küçük dünyalarinda büyük düsler kurmuslardir."Köydeyken ot ya da ekin hasadinda çalisirken siire, edebiyata, siyasete ve hayatin büyük biçimlerine ilgi duyuyordum. Küçük bir dünyada oldugumu düsünüyor büyük düsler kuruyordum. Sehri, siiri, yaziyi, büyük düsünceleri, sehirli biçimleri hayal ediyor, böylece kendime daha büyük ve mutantan dünyalar insa ediyordum. Sonra büyüksehire geldim. Modern zamanlarda bu zorunluluktu adeta. Egitim, meslek ve beceri kazanmak ve daha iyi bir yasam sürmek için tasralilar büyüksehire geliyorlardi. Geleneksel yasamdan modern hayata katiliyorlardi. Gelenegin kati, kalin çizgili karakteristik biçim ve anlamlarindan, modernitenin seffaf, sentetik ve görece özgür bir dünyasina savruluyorlardi. Böylece kendilerine yeni dünyalar ve anlamlar insa ediyorlardi. Modernlesme sürecinin içerisindeydik aslinda. 19. yüzyilda baslayan, Cumhuriyetle farklilasan yasam tarzi ve egemenlik iliskilerinin içerisindeydik. Köy bizim için kir yasaminin yogunlugu, dindarligin ve gelenegin baskinligi demekti. Büyüksehir ise ekonomik ve kültürel olarak farklilasan iliskiler biçimiydi. Dolayisiyla farkli egitim, kültür ve ekonomik iliskiler içerisine dahil oluyor, yeni kimlikler ve kaliplar ediniyorduk. Bu süreçte herkes kendi hikayesini üretiyordu. Iliski sekline, duyarliliklarina ve ilgi alanlarina göre kisisel hikayeler doguyordu. Kaygilarimiz ve beklentilerimizle gelecege yürüyorduk. Bazisi belki söz ve manayi, bazisi ise hayatin maddi biçimlerini tercih ediyor, mesleki seçimlerini ve yasam tarzini olusturuyordu. Sonuçta, tasradan gelenlerin modernlesme sürecindeki hikayelerini üretiyorduk."(Tanitim Bülteninden)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat