9789758717903
497742
https://www.tdedkitap.com/osmanli-ve-avrupalilar
Osmanlı ve Avrupalılar
200.00
Osmanli'nin Avrupa ile iliskisi basit bir etkileyen ve etkilenen düzleminde görülemez. Eger böyle olsaydi toplumlarin üstünlükleri veya gerileme nedenleri siradan kosullarla izah edilmis olacakti. Bugüne dek Avrupa ile olan inisli çikisli ve muhatarali akil/gönül iliskisinde Batici, geleneksel ve sol çevreler basit bir güç denklemiyle yola koyuldular. Taraflardan gelen her türlü modernlesme/kalkinma/gelisme teklifi yasanilan sürecin hal ve ahvalini bir dereceye kadar açiklayabilirdi. Ki bu teklifler çogu zaman bir 'tepki'yi dile getiriyordu. Bunun ötesinde zihniyet bakimindan sahici bir yüzlesmeye gidilmedi ve genis düsünce modelleri kurulamadi. Kismî yaklasimlar, mesela Osmanli'nin yükselis ve düsüs tablosu üzerinde durulmasi saf bir amatör tarihçinin “tarihimizi bilmiyoruz” sizlanisina benzeyecektir. Esas sorulmasi gereken, Osmanli'daki oyunun kurali ne idi? Fetih ve kahretmeye dayali bir düzen hangi moral motivasyonlarindan besleniyordu? Güç ve otorite karsisinda her daim aman dileyenlerin davranis kaliplari, üretim ve tüketim aliskanliklari ne tür bir gelenek içerisinde sekilleniyordu? (Geçmisteki gündelik hayatin reflekslerinin bugüne de fazlasiyla sirayet etmesi bu sebepledir. –Iyi ve kötü yönleriyle.) Neticede, 'birey'den yola çikarak 'dünya sistemi'ni olusturan toplumlarin 'ortak zihniyeti'nin ve ayriksiliklarinin görülebilmesi, bunun için de her türlü tarihsel, kültürel, etnografik ve antropolojik arastirmaya daha çok gereksinim vardir. Oguz Adanir, MarcBloch, MarcelMauss, LucienLévy-Bruhl, FernandBraudel, Karl Polanyi ve Jean Baudrillard gibi farkli kulvarlarin temsilcileriyle Türk düsünce tarihinde kalici izler birakmis Hilmi Ziya Ülken, Sabri Ülgener ve Niyazi Berkes gibi aydinlarin düsüncelerini karsilastirarak evrensel tarihî bir konjonktürün nasil yakalanabileceginin imkânini aramaktadir. Bu yönüyle bütünlüklü bir zihniyet tarihi okumasina girismekte ve aykiri bir sentez çalismasini yeniden gündeme getirmektedir.
Osmanli'nin Avrupa ile iliskisi basit bir etkileyen ve etkilenen düzleminde görülemez. Eger böyle olsaydi toplumlarin üstünlükleri veya gerileme nedenleri siradan kosullarla izah edilmis olacakti. Bugüne dek Avrupa ile olan inisli çikisli ve muhatarali akil/gönül iliskisinde Batici, geleneksel ve sol çevreler basit bir güç denklemiyle yola koyuldular. Taraflardan gelen her türlü modernlesme/kalkinma/gelisme teklifi yasanilan sürecin hal ve ahvalini bir dereceye kadar açiklayabilirdi. Ki bu teklifler çogu zaman bir 'tepki'yi dile getiriyordu. Bunun ötesinde zihniyet bakimindan sahici bir yüzlesmeye gidilmedi ve genis düsünce modelleri kurulamadi. Kismî yaklasimlar, mesela Osmanli'nin yükselis ve düsüs tablosu üzerinde durulmasi saf bir amatör tarihçinin “tarihimizi bilmiyoruz” sizlanisina benzeyecektir. Esas sorulmasi gereken, Osmanli'daki oyunun kurali ne idi? Fetih ve kahretmeye dayali bir düzen hangi moral motivasyonlarindan besleniyordu? Güç ve otorite karsisinda her daim aman dileyenlerin davranis kaliplari, üretim ve tüketim aliskanliklari ne tür bir gelenek içerisinde sekilleniyordu? (Geçmisteki gündelik hayatin reflekslerinin bugüne de fazlasiyla sirayet etmesi bu sebepledir. –Iyi ve kötü yönleriyle.) Neticede, 'birey'den yola çikarak 'dünya sistemi'ni olusturan toplumlarin 'ortak zihniyeti'nin ve ayriksiliklarinin görülebilmesi, bunun için de her türlü tarihsel, kültürel, etnografik ve antropolojik arastirmaya daha çok gereksinim vardir. Oguz Adanir, MarcBloch, MarcelMauss, LucienLévy-Bruhl, FernandBraudel, Karl Polanyi ve Jean Baudrillard gibi farkli kulvarlarin temsilcileriyle Türk düsünce tarihinde kalici izler birakmis Hilmi Ziya Ülken, Sabri Ülgener ve Niyazi Berkes gibi aydinlarin düsüncelerini karsilastirarak evrensel tarihî bir konjonktürün nasil yakalanabileceginin imkânini aramaktadir. Bu yönüyle bütünlüklü bir zihniyet tarihi okumasina girismekte ve aykiri bir sentez çalismasini yeniden gündeme getirmektedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.