9786054194940
421695
https://www.tdedkitap.com/osmanli-da-ayrilik-yanlisi-araplara-seslenis
Osmanlı’da Ayrılık Yanlısı Araplara Sesleniş
108.00
On yedi yasinda ilk divanini nesretmis olsa da, devrinin siyasî çalkantilarinda aldigi vazifeler geregi, edebî kisiligi arka planda kalmis bir Osmanli münevveri. Ikinci Abdülhamid, Jön Türkler ve Ittihat Terakki yönetimlerinde nahiye müdürü, kaymakam, Cebel-i Lübnan temsilcisi, Trablusgarb'in isgalinde mücahid, Kizilay heyetleri müfettisi, Havran mebusu, Birinci Kanal Harekâtinda gönüllü Dürzi Birliginin kumandani: Sekib Arslan. “Emîrü'l-beyan” (söz ustasi) olarak bilinir.1911-12 yillari arasinda el-Müeyyed'de yayimladigi makalelerde Osmanli mefkûresine olan bagliligiyla Bati emperyalizmine karsi tavrini ortaya koydu. Osmanli kuvvetlerinin Trablusgarb'dan çekilecegini ögrendiginde Istanbul'a giderek, hükümeti Kuzey Afrika'da savasmaya ikna etmeye çalisti. Ona göre, “Trablusgarb'in çölleri savunulamazsa, Sam'in bahçeleri de savunulamaz”di.Parçalanmis bir imparatorlugun Avrupa'ya yem olacagini, Arap ülkelerinin merkezlerinde Araplarla Türkler arasindaki bölünmenin garip ve gereksiz oldugunu; hilâfet sancaginin müdafii Osmanli mefkuresine siki sikiya sarilmak gerektigini; yabanci güçlerin, Türklerle Araplar arasinda anlasmazlik bulundugu kanaatini yayarak bu yolla kendi çikarlarina kapi araladiklarini; Osmanli topraklarini ele geçirip kolonilestirmek istediklerini savundu. Yine o, Abdülhamid'in siyasetinin geçerliligine, bu siyasette yapilacak degisikliklerinse ancak bozgunla sonuçlanacagina inanmaktaydi.Sekip Arslan, merkezî yönetimin, adem-i merkeziyet (yerinden yönetim) anarsisinden daha iyi oldugunu savunmakla beraber, Âsitâne'nin (Istanbul), bazi islahat ve yenilikleri yapmasi gerektigine de inanmaktaydi. O, Balkanlarda ve Kuzey Afrika'da devletin dis saldirilarla ugrasirken, özellikle Arap tebanin yasadigi bölgelerde “Arapçilik” taraftarlarinin özerklik perdesi arkasinda yikici-siddetli muhalefete giristigini, yabanci konsoloslarla içli-disli oluslarini, en küçük meselelerde yabanci gözlemci taleplerini, haksiz gerekçelerle sözlü ve fiilî isyanlarini kinayarak, Osmanlicilik fikri etrafinda birlesmek gerektigi çagrisini sürdürdü.
On yedi yasinda ilk divanini nesretmis olsa da, devrinin siyasî çalkantilarinda aldigi vazifeler geregi, edebî kisiligi arka planda kalmis bir Osmanli münevveri. Ikinci Abdülhamid, Jön Türkler ve Ittihat Terakki yönetimlerinde nahiye müdürü, kaymakam, Cebel-i Lübnan temsilcisi, Trablusgarb'in isgalinde mücahid, Kizilay heyetleri müfettisi, Havran mebusu, Birinci Kanal Harekâtinda gönüllü Dürzi Birliginin kumandani: Sekib Arslan. “Emîrü'l-beyan” (söz ustasi) olarak bilinir.1911-12 yillari arasinda el-Müeyyed'de yayimladigi makalelerde Osmanli mefkûresine olan bagliligiyla Bati emperyalizmine karsi tavrini ortaya koydu. Osmanli kuvvetlerinin Trablusgarb'dan çekilecegini ögrendiginde Istanbul'a giderek, hükümeti Kuzey Afrika'da savasmaya ikna etmeye çalisti. Ona göre, “Trablusgarb'in çölleri savunulamazsa, Sam'in bahçeleri de savunulamaz”di.Parçalanmis bir imparatorlugun Avrupa'ya yem olacagini, Arap ülkelerinin merkezlerinde Araplarla Türkler arasindaki bölünmenin garip ve gereksiz oldugunu; hilâfet sancaginin müdafii Osmanli mefkuresine siki sikiya sarilmak gerektigini; yabanci güçlerin, Türklerle Araplar arasinda anlasmazlik bulundugu kanaatini yayarak bu yolla kendi çikarlarina kapi araladiklarini; Osmanli topraklarini ele geçirip kolonilestirmek istediklerini savundu. Yine o, Abdülhamid'in siyasetinin geçerliligine, bu siyasette yapilacak degisikliklerinse ancak bozgunla sonuçlanacagina inanmaktaydi.Sekip Arslan, merkezî yönetimin, adem-i merkeziyet (yerinden yönetim) anarsisinden daha iyi oldugunu savunmakla beraber, Âsitâne'nin (Istanbul), bazi islahat ve yenilikleri yapmasi gerektigine de inanmaktaydi. O, Balkanlarda ve Kuzey Afrika'da devletin dis saldirilarla ugrasirken, özellikle Arap tebanin yasadigi bölgelerde “Arapçilik” taraftarlarinin özerklik perdesi arkasinda yikici-siddetli muhalefete giristigini, yabanci konsoloslarla içli-disli oluslarini, en küçük meselelerde yabanci gözlemci taleplerini, haksiz gerekçelerle sözlü ve fiilî isyanlarini kinayarak, Osmanlicilik fikri etrafinda birlesmek gerektigi çagrisini sürdürdü.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.