9786058117129
517229
https://www.tdedkitap.com/nal-sesleri-1
Nal Sesleri
60.00
Edebiyat yapıtlarımız, yani, masalımız, öykümüz, romanımız ve diğer türler; düş ve düşünce dünyamızın en ışıltılı, en heyecan verici, en değişken, en yaratıcı alanında yer bulur kendisine. Ünlü bilgin Einstein'in "düş gücü bilgiden daha önemlidir" sözü de, düş ve düşlem dünyamızdaki zenginliğin bizi ne kadar üretken kılacağına, başarılı bir insan olabilme yolunda hangi önemli kapıları açacağına işaret ediyor gibidir. Nal Sesleri, uyaran, şaşırtan, düş gücümüzü zorlayan bir öykü dosyası...
Televizyonlarla, tanıtım çalışmalarıyla bizi kendisine çeken, çok satan, alışılageldik olan kitapların, filmlerin, dizilerin ya da oyunların bizi çok da geliştirmediklerinin farkında olabiliyor muyuz acaba? Ayrı birer birey olarak var olmak, yaşamda iz bırakabilmek yerine, birbirinin aynısı gibi yaşayan, benzer düşünen insanlardan oluşmuş bir tüketim toplumunun sıradan bir parçası kılınmaya doğru sürüklenip götürülüyoruz sanki.
Kaynağında, bize çok yakın bir coğrafyadan, daha dün yaşanmış gibi sıcacık anılardan söz eden bir sesi duyuyoruz satırlarında. Büyük kentlerin karmaşasından, beton ve otomobil sıkışıklığından, görevler ve zorunluluklarla dayatılmış bir yaşamdan dışarı taşmayı başarmış birisi el sallıyor bize.
Bizden, aramızdan biri o... Dörtnala koşturduğu atının üzerinde, doğa ve hayvan sevgisinin coşkulu kucağına, yeni düşler ve heyecanlar dünyasına çağırıyor...
Yılkı atlarınınki kadar onurlu, yılkı atları kadar direngen olsun yaşam sevinçlerimiz...
Televizyonlarla, tanıtım çalışmalarıyla bizi kendisine çeken, çok satan, alışılageldik olan kitapların, filmlerin, dizilerin ya da oyunların bizi çok da geliştirmediklerinin farkında olabiliyor muyuz acaba? Ayrı birer birey olarak var olmak, yaşamda iz bırakabilmek yerine, birbirinin aynısı gibi yaşayan, benzer düşünen insanlardan oluşmuş bir tüketim toplumunun sıradan bir parçası kılınmaya doğru sürüklenip götürülüyoruz sanki.
Kaynağında, bize çok yakın bir coğrafyadan, daha dün yaşanmış gibi sıcacık anılardan söz eden bir sesi duyuyoruz satırlarında. Büyük kentlerin karmaşasından, beton ve otomobil sıkışıklığından, görevler ve zorunluluklarla dayatılmış bir yaşamdan dışarı taşmayı başarmış birisi el sallıyor bize.
Bizden, aramızdan biri o... Dörtnala koşturduğu atının üzerinde, doğa ve hayvan sevgisinin coşkulu kucağına, yeni düşler ve heyecanlar dünyasına çağırıyor...
Yılkı atlarınınki kadar onurlu, yılkı atları kadar direngen olsun yaşam sevinçlerimiz...
Edebiyat yapıtlarımız, yani, masalımız, öykümüz, romanımız ve diğer türler; düş ve düşünce dünyamızın en ışıltılı, en heyecan verici, en değişken, en yaratıcı alanında yer bulur kendisine. Ünlü bilgin Einstein'in "düş gücü bilgiden daha önemlidir" sözü de, düş ve düşlem dünyamızdaki zenginliğin bizi ne kadar üretken kılacağına, başarılı bir insan olabilme yolunda hangi önemli kapıları açacağına işaret ediyor gibidir. Nal Sesleri, uyaran, şaşırtan, düş gücümüzü zorlayan bir öykü dosyası...
Televizyonlarla, tanıtım çalışmalarıyla bizi kendisine çeken, çok satan, alışılageldik olan kitapların, filmlerin, dizilerin ya da oyunların bizi çok da geliştirmediklerinin farkında olabiliyor muyuz acaba? Ayrı birer birey olarak var olmak, yaşamda iz bırakabilmek yerine, birbirinin aynısı gibi yaşayan, benzer düşünen insanlardan oluşmuş bir tüketim toplumunun sıradan bir parçası kılınmaya doğru sürüklenip götürülüyoruz sanki.
Kaynağında, bize çok yakın bir coğrafyadan, daha dün yaşanmış gibi sıcacık anılardan söz eden bir sesi duyuyoruz satırlarında. Büyük kentlerin karmaşasından, beton ve otomobil sıkışıklığından, görevler ve zorunluluklarla dayatılmış bir yaşamdan dışarı taşmayı başarmış birisi el sallıyor bize.
Bizden, aramızdan biri o... Dörtnala koşturduğu atının üzerinde, doğa ve hayvan sevgisinin coşkulu kucağına, yeni düşler ve heyecanlar dünyasına çağırıyor...
Yılkı atlarınınki kadar onurlu, yılkı atları kadar direngen olsun yaşam sevinçlerimiz...
Televizyonlarla, tanıtım çalışmalarıyla bizi kendisine çeken, çok satan, alışılageldik olan kitapların, filmlerin, dizilerin ya da oyunların bizi çok da geliştirmediklerinin farkında olabiliyor muyuz acaba? Ayrı birer birey olarak var olmak, yaşamda iz bırakabilmek yerine, birbirinin aynısı gibi yaşayan, benzer düşünen insanlardan oluşmuş bir tüketim toplumunun sıradan bir parçası kılınmaya doğru sürüklenip götürülüyoruz sanki.
Kaynağında, bize çok yakın bir coğrafyadan, daha dün yaşanmış gibi sıcacık anılardan söz eden bir sesi duyuyoruz satırlarında. Büyük kentlerin karmaşasından, beton ve otomobil sıkışıklığından, görevler ve zorunluluklarla dayatılmış bir yaşamdan dışarı taşmayı başarmış birisi el sallıyor bize.
Bizden, aramızdan biri o... Dörtnala koşturduğu atının üzerinde, doğa ve hayvan sevgisinin coşkulu kucağına, yeni düşler ve heyecanlar dünyasına çağırıyor...
Yılkı atlarınınki kadar onurlu, yılkı atları kadar direngen olsun yaşam sevinçlerimiz...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.