9786059515375
528247
https://www.tdedkitap.com/mau-kralligi-ve-kedi-felsefesi
Mau Krallığı Ve Kedi Felsefesi
16.00
Yazar kurgusal ve masalsı özellikleri ile dikkat çeken kitabında arkadaşlık, iyilik, yardımseverlik, doğa, hayvan ve kitap sevgisi temalarını işlerken çocukların hayal dünyalarını estetik bir dokunuşla etkileyerek onların yaratıcı zekâlarının gelişimine olumlu yönde katkıda bulunmayı amaçlıyor.
Bu kitapta Bir kediyi anlamak düşüncesi hoş temalarla bazen eğlenceli ve bazen de düşündürücü bir şekilde ortaya koyuluyor.
Kitabın başkahramanı olan Mau babası Kral Miyiv ve annesi Kraliçe Luna tarafından dünyaya
gönderilir. Burada öğretmeni Fredo'dan kedi ırkının özelliklerini öğrenmeye başlar. Fredo'dan sonra
yol arkadaşı Oli ile tanışarak birlikte felsefi bir yolculuğa çıkarlar. Birlikte hem yeni şeyler öğrenirler
hem de öğrendikleri iyi kavramları diğerlerine aktarırlar. Bu sırada yörüngenin en güçlü cadısı olan
Kraliçe Zavinya Mau'nun peşinden dünyaya gelerek onu yakalamak ister ancak
bir türlü istediği sonuca ulaşamaz.
O gün Mau gezegeninde ilkbahar yağmuru yavaş yavaş çiselemeye başlamıştı. Luna uzun saatlerce dikkatini yağan yağmurun sesine verdi. Usulca yağan yağmur damlaları ilk başlangıçta piyanodan çıkan sakin, yalnız ve ürkek notaları anımsatıyorlardı. Yavaş yavaş yükselen damlaların sesleri, birbirlerinin seslerini bastırmak isteyen telaşlı konuşmalara dönüşüyor, dingin geçen birkaç dakikadan sonra narin damlacıklar halinde harmoniyle ağaç oyuklarından yol bularak köklerde buluşmanın coşkusu içinde toprağa doğru süzülüyorlardı.
Luna atmosferden gelen bu berrak yağış karşısında öylesine duygulanmıştı ki yanaklarından süzülen sevinç gözyaşları, yağmur damlalarının eşliğinde köklerde son bulacak olan doğasal melodik yolculuk içinde yerlerini almaya başlamıştı.
Hafif esen rüzgârlar eşliğinde dans eden pembemsi küpe çiçekleri, dev palmiyelere sımsıkı sarılmış yeşil sarmaşıklar, kayalıkların üzerine serpilmiş gelinciklerin arasından selam veren narin Cebelitarık karanfilleri, kadifemsi yapraklarıyla çikolata kozmosları, turuncumsu renkleriyle etrafa enerji saçan mercan ağaçları yeşil adanın görsel güzelliklerinden sadece bazılarıydı.
Mau sınıf masasının üzerinde duran beyaz tebeşiri patisine aldı ve yeşil tahtaya eşittir (=) işaretini yazdı. Parantez içinde Paylaşım şart! cümlesini ekleyerek tahtaya tebeşirle gülen bir yüz çizdi.
İçi tohumla dolu çıngırak, rüzgârın etkisiyle hızlı hızlı sallanıyordu. Altın Kuyruklu Yılan hızını alırken dediği gibi kâh bulutların üzerine çıkıyor, kâh alçalıyordu. Pasifik okyanusunun dev dalgaları üzerinden geçerken şahlanıyor, yeşil adacıklara yaklaştığında alçalarak yeri eşeleyip bitki tohumlarını toprağa bırakıyor, kimi tropik bitki tohumlarını ise kuyruğunda topluyordu. Bunu o kadar ustaca yapıyordu ki Oli ve Mau'nun kuyruğun üzerinden dengelerini kaybederek yere düşmeleri mümkün değildi.
Bu kitapta Bir kediyi anlamak düşüncesi hoş temalarla bazen eğlenceli ve bazen de düşündürücü bir şekilde ortaya koyuluyor.
Kitabın başkahramanı olan Mau babası Kral Miyiv ve annesi Kraliçe Luna tarafından dünyaya
gönderilir. Burada öğretmeni Fredo'dan kedi ırkının özelliklerini öğrenmeye başlar. Fredo'dan sonra
yol arkadaşı Oli ile tanışarak birlikte felsefi bir yolculuğa çıkarlar. Birlikte hem yeni şeyler öğrenirler
hem de öğrendikleri iyi kavramları diğerlerine aktarırlar. Bu sırada yörüngenin en güçlü cadısı olan
Kraliçe Zavinya Mau'nun peşinden dünyaya gelerek onu yakalamak ister ancak
bir türlü istediği sonuca ulaşamaz.
O gün Mau gezegeninde ilkbahar yağmuru yavaş yavaş çiselemeye başlamıştı. Luna uzun saatlerce dikkatini yağan yağmurun sesine verdi. Usulca yağan yağmur damlaları ilk başlangıçta piyanodan çıkan sakin, yalnız ve ürkek notaları anımsatıyorlardı. Yavaş yavaş yükselen damlaların sesleri, birbirlerinin seslerini bastırmak isteyen telaşlı konuşmalara dönüşüyor, dingin geçen birkaç dakikadan sonra narin damlacıklar halinde harmoniyle ağaç oyuklarından yol bularak köklerde buluşmanın coşkusu içinde toprağa doğru süzülüyorlardı.
Luna atmosferden gelen bu berrak yağış karşısında öylesine duygulanmıştı ki yanaklarından süzülen sevinç gözyaşları, yağmur damlalarının eşliğinde köklerde son bulacak olan doğasal melodik yolculuk içinde yerlerini almaya başlamıştı.
Hafif esen rüzgârlar eşliğinde dans eden pembemsi küpe çiçekleri, dev palmiyelere sımsıkı sarılmış yeşil sarmaşıklar, kayalıkların üzerine serpilmiş gelinciklerin arasından selam veren narin Cebelitarık karanfilleri, kadifemsi yapraklarıyla çikolata kozmosları, turuncumsu renkleriyle etrafa enerji saçan mercan ağaçları yeşil adanın görsel güzelliklerinden sadece bazılarıydı.
Mau sınıf masasının üzerinde duran beyaz tebeşiri patisine aldı ve yeşil tahtaya eşittir (=) işaretini yazdı. Parantez içinde Paylaşım şart! cümlesini ekleyerek tahtaya tebeşirle gülen bir yüz çizdi.
İçi tohumla dolu çıngırak, rüzgârın etkisiyle hızlı hızlı sallanıyordu. Altın Kuyruklu Yılan hızını alırken dediği gibi kâh bulutların üzerine çıkıyor, kâh alçalıyordu. Pasifik okyanusunun dev dalgaları üzerinden geçerken şahlanıyor, yeşil adacıklara yaklaştığında alçalarak yeri eşeleyip bitki tohumlarını toprağa bırakıyor, kimi tropik bitki tohumlarını ise kuyruğunda topluyordu. Bunu o kadar ustaca yapıyordu ki Oli ve Mau'nun kuyruğun üzerinden dengelerini kaybederek yere düşmeleri mümkün değildi.
Yazar kurgusal ve masalsı özellikleri ile dikkat çeken kitabında arkadaşlık, iyilik, yardımseverlik, doğa, hayvan ve kitap sevgisi temalarını işlerken çocukların hayal dünyalarını estetik bir dokunuşla etkileyerek onların yaratıcı zekâlarının gelişimine olumlu yönde katkıda bulunmayı amaçlıyor.
Bu kitapta Bir kediyi anlamak düşüncesi hoş temalarla bazen eğlenceli ve bazen de düşündürücü bir şekilde ortaya koyuluyor.
Kitabın başkahramanı olan Mau babası Kral Miyiv ve annesi Kraliçe Luna tarafından dünyaya
gönderilir. Burada öğretmeni Fredo'dan kedi ırkının özelliklerini öğrenmeye başlar. Fredo'dan sonra
yol arkadaşı Oli ile tanışarak birlikte felsefi bir yolculuğa çıkarlar. Birlikte hem yeni şeyler öğrenirler
hem de öğrendikleri iyi kavramları diğerlerine aktarırlar. Bu sırada yörüngenin en güçlü cadısı olan
Kraliçe Zavinya Mau'nun peşinden dünyaya gelerek onu yakalamak ister ancak
bir türlü istediği sonuca ulaşamaz.
O gün Mau gezegeninde ilkbahar yağmuru yavaş yavaş çiselemeye başlamıştı. Luna uzun saatlerce dikkatini yağan yağmurun sesine verdi. Usulca yağan yağmur damlaları ilk başlangıçta piyanodan çıkan sakin, yalnız ve ürkek notaları anımsatıyorlardı. Yavaş yavaş yükselen damlaların sesleri, birbirlerinin seslerini bastırmak isteyen telaşlı konuşmalara dönüşüyor, dingin geçen birkaç dakikadan sonra narin damlacıklar halinde harmoniyle ağaç oyuklarından yol bularak köklerde buluşmanın coşkusu içinde toprağa doğru süzülüyorlardı.
Luna atmosferden gelen bu berrak yağış karşısında öylesine duygulanmıştı ki yanaklarından süzülen sevinç gözyaşları, yağmur damlalarının eşliğinde köklerde son bulacak olan doğasal melodik yolculuk içinde yerlerini almaya başlamıştı.
Hafif esen rüzgârlar eşliğinde dans eden pembemsi küpe çiçekleri, dev palmiyelere sımsıkı sarılmış yeşil sarmaşıklar, kayalıkların üzerine serpilmiş gelinciklerin arasından selam veren narin Cebelitarık karanfilleri, kadifemsi yapraklarıyla çikolata kozmosları, turuncumsu renkleriyle etrafa enerji saçan mercan ağaçları yeşil adanın görsel güzelliklerinden sadece bazılarıydı.
Mau sınıf masasının üzerinde duran beyaz tebeşiri patisine aldı ve yeşil tahtaya eşittir (=) işaretini yazdı. Parantez içinde Paylaşım şart! cümlesini ekleyerek tahtaya tebeşirle gülen bir yüz çizdi.
İçi tohumla dolu çıngırak, rüzgârın etkisiyle hızlı hızlı sallanıyordu. Altın Kuyruklu Yılan hızını alırken dediği gibi kâh bulutların üzerine çıkıyor, kâh alçalıyordu. Pasifik okyanusunun dev dalgaları üzerinden geçerken şahlanıyor, yeşil adacıklara yaklaştığında alçalarak yeri eşeleyip bitki tohumlarını toprağa bırakıyor, kimi tropik bitki tohumlarını ise kuyruğunda topluyordu. Bunu o kadar ustaca yapıyordu ki Oli ve Mau'nun kuyruğun üzerinden dengelerini kaybederek yere düşmeleri mümkün değildi.
Bu kitapta Bir kediyi anlamak düşüncesi hoş temalarla bazen eğlenceli ve bazen de düşündürücü bir şekilde ortaya koyuluyor.
Kitabın başkahramanı olan Mau babası Kral Miyiv ve annesi Kraliçe Luna tarafından dünyaya
gönderilir. Burada öğretmeni Fredo'dan kedi ırkının özelliklerini öğrenmeye başlar. Fredo'dan sonra
yol arkadaşı Oli ile tanışarak birlikte felsefi bir yolculuğa çıkarlar. Birlikte hem yeni şeyler öğrenirler
hem de öğrendikleri iyi kavramları diğerlerine aktarırlar. Bu sırada yörüngenin en güçlü cadısı olan
Kraliçe Zavinya Mau'nun peşinden dünyaya gelerek onu yakalamak ister ancak
bir türlü istediği sonuca ulaşamaz.
O gün Mau gezegeninde ilkbahar yağmuru yavaş yavaş çiselemeye başlamıştı. Luna uzun saatlerce dikkatini yağan yağmurun sesine verdi. Usulca yağan yağmur damlaları ilk başlangıçta piyanodan çıkan sakin, yalnız ve ürkek notaları anımsatıyorlardı. Yavaş yavaş yükselen damlaların sesleri, birbirlerinin seslerini bastırmak isteyen telaşlı konuşmalara dönüşüyor, dingin geçen birkaç dakikadan sonra narin damlacıklar halinde harmoniyle ağaç oyuklarından yol bularak köklerde buluşmanın coşkusu içinde toprağa doğru süzülüyorlardı.
Luna atmosferden gelen bu berrak yağış karşısında öylesine duygulanmıştı ki yanaklarından süzülen sevinç gözyaşları, yağmur damlalarının eşliğinde köklerde son bulacak olan doğasal melodik yolculuk içinde yerlerini almaya başlamıştı.
Hafif esen rüzgârlar eşliğinde dans eden pembemsi küpe çiçekleri, dev palmiyelere sımsıkı sarılmış yeşil sarmaşıklar, kayalıkların üzerine serpilmiş gelinciklerin arasından selam veren narin Cebelitarık karanfilleri, kadifemsi yapraklarıyla çikolata kozmosları, turuncumsu renkleriyle etrafa enerji saçan mercan ağaçları yeşil adanın görsel güzelliklerinden sadece bazılarıydı.
Mau sınıf masasının üzerinde duran beyaz tebeşiri patisine aldı ve yeşil tahtaya eşittir (=) işaretini yazdı. Parantez içinde Paylaşım şart! cümlesini ekleyerek tahtaya tebeşirle gülen bir yüz çizdi.
İçi tohumla dolu çıngırak, rüzgârın etkisiyle hızlı hızlı sallanıyordu. Altın Kuyruklu Yılan hızını alırken dediği gibi kâh bulutların üzerine çıkıyor, kâh alçalıyordu. Pasifik okyanusunun dev dalgaları üzerinden geçerken şahlanıyor, yeşil adacıklara yaklaştığında alçalarak yeri eşeleyip bitki tohumlarını toprağa bırakıyor, kimi tropik bitki tohumlarını ise kuyruğunda topluyordu. Bunu o kadar ustaca yapıyordu ki Oli ve Mau'nun kuyruğun üzerinden dengelerini kaybederek yere düşmeleri mümkün değildi.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.