9789750852893
461038
https://www.tdedkitap.com/laytmotif
Laytmotif
72.00
Fahri Güllüoğlu'nun beşinci şiir kitabı Laytmotif şiir-dışı kabul edileni şiirin gözünden okuyan, şiir-düzyazı arasında çizilen sınırı ortadan kaldıran üç kitabın birleşmesinden oluşuyor: “Kronoskopi”, “Sessiz Düzeltmeler”, “Logos”. Şiirde dile gelen hakikatin kırılganlığını bilen ve hakiki şiirin silinmiş şiir olduğu bilgisiyle; anlatıdan monologa, günlükten senaryoya, mektuptan mesele, manifestodan soruşturmaya, diyalogdan masala farklı türleri katederek kendini sınayan organik bir şiir bu.
Laytmotif nasıl yaşamalı/nasıl yazmalı meselesi üstüne yalın bir dilin imkânlarıyla düşünürken müziğin prensiplerine bağlı felsefi düşünceden ödün vermeyen; burada, bu zamanda yaşayan bir bilincin ve gövdenin kayıtlarından oluşan bir “hayat kitabı”.
Kitaptan:
ÖNYARGI ATLASI
dünya bir hapishane mi, dedim, hayat zindan değil, dedi, insan sıkıştığında, sıkışmışlıkla kendini fazla önemser, kendini önemsediğinde hayatı unutur, hayat hiç kimseyi önemsemez, akar, zaman bir yön değil, boyuttur, insan gözleri görmeyince her şeyi gördüğünü sanır, görme yetisini yitirmiş olsa, kendini, başkasını daha iyi görürdü insan, ışık hep baştan çıkartıcıdır, ışık, baktıkça, yansıttıklarıyla aldatır, dedi, bir sorunla karşılaştığında, sorun tek başına zifiri karanlıkla sarabilir zihnini, çözüm nedir diye sorarsan, bilmiyorum, sana akıl veremem, onu sen bulacaksın, kendine ait bir yol, ışığı da karanlığı da eş derecede sevebilen, hoş gören, hor görmeyen, onlara göre uyum arayan bir yürüyüş, sadece, uçmadan, uçacaksan da bunu hedeflemeden, ne hesaplı ne büsbütün kayıtsız, duyularımızdan başka bir şeyimiz yok, duyum sanatı, dedi, evet, duyum sanatı, dedim, başka sanatları hiç mi hiç umursamayan duyum sanatı, öğüt verilebilseydi, başkası karanlıkta kaldığında eline küçük bir kılavuz tutuşturabilmek gibi, bu gerçekçi olmazdı, dedim, bugün böyle düşünebilir kişi, o düşünce sadece o günün düşüncesi, duyumu olabilir, bir yıldız gibi, o gün ışığı parlak, o gün çok yakın, başka gün uzak, seçilmeyebilir, insan dünya döndükçe başkalaşabilir, asıl öğüt vermek karanlık bir fikir değil midir, öğüt verirsen aynı kalmayı vaat ediyorsun demektir, bilemezsin, bilemem, bilemeyiz, dedim, bilemeyiz, dedi, ama gençsin, her şeyi yapabilirsin, her şey mümkün, kılavuz arıyorsan, mutlaka bir kılavuz bulmaksa dert, dert etme, insan bir köre eşlik eden ikinci gibi hayal edebilirse kendini, karanlıkta kaldığında ne yapması gerektiğini de hayal edebilir, ne gördükleriyle ne görmedikleriyle, ne seçebildikleriyle ne seçemedikleriyle yetinmeyi bilen insana güvenme, kendinle bir kör gibi, kendinle bir kılavuz gibi yürüyebilmeyi öğrenmeli, insan hayallerini kimseyle kirletmemeli, yürüdükçe, kendine eşlik eden bir kör gibi yolu göze alabilmeli, dedi
Laytmotif nasıl yaşamalı/nasıl yazmalı meselesi üstüne yalın bir dilin imkânlarıyla düşünürken müziğin prensiplerine bağlı felsefi düşünceden ödün vermeyen; burada, bu zamanda yaşayan bir bilincin ve gövdenin kayıtlarından oluşan bir “hayat kitabı”.
Kitaptan:
ÖNYARGI ATLASI
dünya bir hapishane mi, dedim, hayat zindan değil, dedi, insan sıkıştığında, sıkışmışlıkla kendini fazla önemser, kendini önemsediğinde hayatı unutur, hayat hiç kimseyi önemsemez, akar, zaman bir yön değil, boyuttur, insan gözleri görmeyince her şeyi gördüğünü sanır, görme yetisini yitirmiş olsa, kendini, başkasını daha iyi görürdü insan, ışık hep baştan çıkartıcıdır, ışık, baktıkça, yansıttıklarıyla aldatır, dedi, bir sorunla karşılaştığında, sorun tek başına zifiri karanlıkla sarabilir zihnini, çözüm nedir diye sorarsan, bilmiyorum, sana akıl veremem, onu sen bulacaksın, kendine ait bir yol, ışığı da karanlığı da eş derecede sevebilen, hoş gören, hor görmeyen, onlara göre uyum arayan bir yürüyüş, sadece, uçmadan, uçacaksan da bunu hedeflemeden, ne hesaplı ne büsbütün kayıtsız, duyularımızdan başka bir şeyimiz yok, duyum sanatı, dedi, evet, duyum sanatı, dedim, başka sanatları hiç mi hiç umursamayan duyum sanatı, öğüt verilebilseydi, başkası karanlıkta kaldığında eline küçük bir kılavuz tutuşturabilmek gibi, bu gerçekçi olmazdı, dedim, bugün böyle düşünebilir kişi, o düşünce sadece o günün düşüncesi, duyumu olabilir, bir yıldız gibi, o gün ışığı parlak, o gün çok yakın, başka gün uzak, seçilmeyebilir, insan dünya döndükçe başkalaşabilir, asıl öğüt vermek karanlık bir fikir değil midir, öğüt verirsen aynı kalmayı vaat ediyorsun demektir, bilemezsin, bilemem, bilemeyiz, dedim, bilemeyiz, dedi, ama gençsin, her şeyi yapabilirsin, her şey mümkün, kılavuz arıyorsan, mutlaka bir kılavuz bulmaksa dert, dert etme, insan bir köre eşlik eden ikinci gibi hayal edebilirse kendini, karanlıkta kaldığında ne yapması gerektiğini de hayal edebilir, ne gördükleriyle ne görmedikleriyle, ne seçebildikleriyle ne seçemedikleriyle yetinmeyi bilen insana güvenme, kendinle bir kör gibi, kendinle bir kılavuz gibi yürüyebilmeyi öğrenmeli, insan hayallerini kimseyle kirletmemeli, yürüdükçe, kendine eşlik eden bir kör gibi yolu göze alabilmeli, dedi
Fahri Güllüoğlu'nun beşinci şiir kitabı Laytmotif şiir-dışı kabul edileni şiirin gözünden okuyan, şiir-düzyazı arasında çizilen sınırı ortadan kaldıran üç kitabın birleşmesinden oluşuyor: “Kronoskopi”, “Sessiz Düzeltmeler”, “Logos”. Şiirde dile gelen hakikatin kırılganlığını bilen ve hakiki şiirin silinmiş şiir olduğu bilgisiyle; anlatıdan monologa, günlükten senaryoya, mektuptan mesele, manifestodan soruşturmaya, diyalogdan masala farklı türleri katederek kendini sınayan organik bir şiir bu.
Laytmotif nasıl yaşamalı/nasıl yazmalı meselesi üstüne yalın bir dilin imkânlarıyla düşünürken müziğin prensiplerine bağlı felsefi düşünceden ödün vermeyen; burada, bu zamanda yaşayan bir bilincin ve gövdenin kayıtlarından oluşan bir “hayat kitabı”.
Kitaptan:
ÖNYARGI ATLASI
dünya bir hapishane mi, dedim, hayat zindan değil, dedi, insan sıkıştığında, sıkışmışlıkla kendini fazla önemser, kendini önemsediğinde hayatı unutur, hayat hiç kimseyi önemsemez, akar, zaman bir yön değil, boyuttur, insan gözleri görmeyince her şeyi gördüğünü sanır, görme yetisini yitirmiş olsa, kendini, başkasını daha iyi görürdü insan, ışık hep baştan çıkartıcıdır, ışık, baktıkça, yansıttıklarıyla aldatır, dedi, bir sorunla karşılaştığında, sorun tek başına zifiri karanlıkla sarabilir zihnini, çözüm nedir diye sorarsan, bilmiyorum, sana akıl veremem, onu sen bulacaksın, kendine ait bir yol, ışığı da karanlığı da eş derecede sevebilen, hoş gören, hor görmeyen, onlara göre uyum arayan bir yürüyüş, sadece, uçmadan, uçacaksan da bunu hedeflemeden, ne hesaplı ne büsbütün kayıtsız, duyularımızdan başka bir şeyimiz yok, duyum sanatı, dedi, evet, duyum sanatı, dedim, başka sanatları hiç mi hiç umursamayan duyum sanatı, öğüt verilebilseydi, başkası karanlıkta kaldığında eline küçük bir kılavuz tutuşturabilmek gibi, bu gerçekçi olmazdı, dedim, bugün böyle düşünebilir kişi, o düşünce sadece o günün düşüncesi, duyumu olabilir, bir yıldız gibi, o gün ışığı parlak, o gün çok yakın, başka gün uzak, seçilmeyebilir, insan dünya döndükçe başkalaşabilir, asıl öğüt vermek karanlık bir fikir değil midir, öğüt verirsen aynı kalmayı vaat ediyorsun demektir, bilemezsin, bilemem, bilemeyiz, dedim, bilemeyiz, dedi, ama gençsin, her şeyi yapabilirsin, her şey mümkün, kılavuz arıyorsan, mutlaka bir kılavuz bulmaksa dert, dert etme, insan bir köre eşlik eden ikinci gibi hayal edebilirse kendini, karanlıkta kaldığında ne yapması gerektiğini de hayal edebilir, ne gördükleriyle ne görmedikleriyle, ne seçebildikleriyle ne seçemedikleriyle yetinmeyi bilen insana güvenme, kendinle bir kör gibi, kendinle bir kılavuz gibi yürüyebilmeyi öğrenmeli, insan hayallerini kimseyle kirletmemeli, yürüdükçe, kendine eşlik eden bir kör gibi yolu göze alabilmeli, dedi
Laytmotif nasıl yaşamalı/nasıl yazmalı meselesi üstüne yalın bir dilin imkânlarıyla düşünürken müziğin prensiplerine bağlı felsefi düşünceden ödün vermeyen; burada, bu zamanda yaşayan bir bilincin ve gövdenin kayıtlarından oluşan bir “hayat kitabı”.
Kitaptan:
ÖNYARGI ATLASI
dünya bir hapishane mi, dedim, hayat zindan değil, dedi, insan sıkıştığında, sıkışmışlıkla kendini fazla önemser, kendini önemsediğinde hayatı unutur, hayat hiç kimseyi önemsemez, akar, zaman bir yön değil, boyuttur, insan gözleri görmeyince her şeyi gördüğünü sanır, görme yetisini yitirmiş olsa, kendini, başkasını daha iyi görürdü insan, ışık hep baştan çıkartıcıdır, ışık, baktıkça, yansıttıklarıyla aldatır, dedi, bir sorunla karşılaştığında, sorun tek başına zifiri karanlıkla sarabilir zihnini, çözüm nedir diye sorarsan, bilmiyorum, sana akıl veremem, onu sen bulacaksın, kendine ait bir yol, ışığı da karanlığı da eş derecede sevebilen, hoş gören, hor görmeyen, onlara göre uyum arayan bir yürüyüş, sadece, uçmadan, uçacaksan da bunu hedeflemeden, ne hesaplı ne büsbütün kayıtsız, duyularımızdan başka bir şeyimiz yok, duyum sanatı, dedi, evet, duyum sanatı, dedim, başka sanatları hiç mi hiç umursamayan duyum sanatı, öğüt verilebilseydi, başkası karanlıkta kaldığında eline küçük bir kılavuz tutuşturabilmek gibi, bu gerçekçi olmazdı, dedim, bugün böyle düşünebilir kişi, o düşünce sadece o günün düşüncesi, duyumu olabilir, bir yıldız gibi, o gün ışığı parlak, o gün çok yakın, başka gün uzak, seçilmeyebilir, insan dünya döndükçe başkalaşabilir, asıl öğüt vermek karanlık bir fikir değil midir, öğüt verirsen aynı kalmayı vaat ediyorsun demektir, bilemezsin, bilemem, bilemeyiz, dedim, bilemeyiz, dedi, ama gençsin, her şeyi yapabilirsin, her şey mümkün, kılavuz arıyorsan, mutlaka bir kılavuz bulmaksa dert, dert etme, insan bir köre eşlik eden ikinci gibi hayal edebilirse kendini, karanlıkta kaldığında ne yapması gerektiğini de hayal edebilir, ne gördükleriyle ne görmedikleriyle, ne seçebildikleriyle ne seçemedikleriyle yetinmeyi bilen insana güvenme, kendinle bir kör gibi, kendinle bir kılavuz gibi yürüyebilmeyi öğrenmeli, insan hayallerini kimseyle kirletmemeli, yürüdükçe, kendine eşlik eden bir kör gibi yolu göze alabilmeli, dedi
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.