9786258354096
558682
https://www.tdedkitap.com/kutsanmis-saltanat
Kutsanmış Saltanat
80.00
Bu kitapta Sia'daki imamet ve mehdilik meselesi Zerdüstîlikte yer alan Ilahî Isik (Ferre-i Izedî) ve kurtarıcı (Saosyant) inancı ile mukayeseli bir şekilde ele alınmış ve benzer yönleri tespit edilerek birbirinden etkilenme ihtimali tartışılmıştır. Zerdüst literatüründe yöneticiler tarafindan “ferre-i Izedî” (Tanrisal nur) ile kazanılan yetki, Sia inancinda imamlara bahsedilen “ismet” sifatinda karsilik bulmuştur. Bu çerçevede Zerdüstî İran toplumunda yönetimin ilahî yetkiye sahip, temiz, soylu krala ait olmasina benzer bir durumun Sia mezhebi için de geçerli olduğu görülmüştür. Her iki inançta da yöneticiler üstünlüklerini Allah tarafindan bahsedilmiş olan bir nur sayesinde kazanmışlardır. Bu nur öyle bir lütuftur ki sahibini yaraticinin yeryüzündeki temsilcisi; dinî ve dünyevi islerde diger insanların üzerinde yetki sahibi (velâyet) kılmaktadır. Bu bağlamda yöneticinin ferre veyahut ismet adi altında ilahî bir yetkiye sahip olması ve bu yetkinin nesilden nesile intikal etmesi en önemli benzerliklerden biridir.
Her iki inanca göre insanların, Allah'ın yeryüzünde hücceti olmadan (ferre) tek baslarına kendilerini idare edemeyecekleri ve buna bağlı olarak da kurtuluşa eremeyecekleri görülmektedir. Bu nedenle her zaman Allah'ın nurunu taşımaya yetkili bir önderin insanlara rehberlik etmesi gerekmektedir. İlahî yetki ile ilgili bu yaklaşımın yani sira Zerdüstîlik ve Sia mensuplarinin yasadiklari sosyal ve siyasi baskılar, müşterek özelliklere sahip bir kurtarıcı düşüncesinin oluşumuna yol açmıstır. Aslında her iki inancin da siyasi ve itikadî düşünce temellerini bu “ilahî yetki”ye dayandırmak mümkündür.
Her iki inanca göre insanların, Allah'ın yeryüzünde hücceti olmadan (ferre) tek baslarına kendilerini idare edemeyecekleri ve buna bağlı olarak da kurtuluşa eremeyecekleri görülmektedir. Bu nedenle her zaman Allah'ın nurunu taşımaya yetkili bir önderin insanlara rehberlik etmesi gerekmektedir. İlahî yetki ile ilgili bu yaklaşımın yani sira Zerdüstîlik ve Sia mensuplarinin yasadiklari sosyal ve siyasi baskılar, müşterek özelliklere sahip bir kurtarıcı düşüncesinin oluşumuna yol açmıstır. Aslında her iki inancin da siyasi ve itikadî düşünce temellerini bu “ilahî yetki”ye dayandırmak mümkündür.
Bu kitapta Sia'daki imamet ve mehdilik meselesi Zerdüstîlikte yer alan Ilahî Isik (Ferre-i Izedî) ve kurtarıcı (Saosyant) inancı ile mukayeseli bir şekilde ele alınmış ve benzer yönleri tespit edilerek birbirinden etkilenme ihtimali tartışılmıştır. Zerdüst literatüründe yöneticiler tarafindan “ferre-i Izedî” (Tanrisal nur) ile kazanılan yetki, Sia inancinda imamlara bahsedilen “ismet” sifatinda karsilik bulmuştur. Bu çerçevede Zerdüstî İran toplumunda yönetimin ilahî yetkiye sahip, temiz, soylu krala ait olmasina benzer bir durumun Sia mezhebi için de geçerli olduğu görülmüştür. Her iki inançta da yöneticiler üstünlüklerini Allah tarafindan bahsedilmiş olan bir nur sayesinde kazanmışlardır. Bu nur öyle bir lütuftur ki sahibini yaraticinin yeryüzündeki temsilcisi; dinî ve dünyevi islerde diger insanların üzerinde yetki sahibi (velâyet) kılmaktadır. Bu bağlamda yöneticinin ferre veyahut ismet adi altında ilahî bir yetkiye sahip olması ve bu yetkinin nesilden nesile intikal etmesi en önemli benzerliklerden biridir.
Her iki inanca göre insanların, Allah'ın yeryüzünde hücceti olmadan (ferre) tek baslarına kendilerini idare edemeyecekleri ve buna bağlı olarak da kurtuluşa eremeyecekleri görülmektedir. Bu nedenle her zaman Allah'ın nurunu taşımaya yetkili bir önderin insanlara rehberlik etmesi gerekmektedir. İlahî yetki ile ilgili bu yaklaşımın yani sira Zerdüstîlik ve Sia mensuplarinin yasadiklari sosyal ve siyasi baskılar, müşterek özelliklere sahip bir kurtarıcı düşüncesinin oluşumuna yol açmıstır. Aslında her iki inancin da siyasi ve itikadî düşünce temellerini bu “ilahî yetki”ye dayandırmak mümkündür.
Her iki inanca göre insanların, Allah'ın yeryüzünde hücceti olmadan (ferre) tek baslarına kendilerini idare edemeyecekleri ve buna bağlı olarak da kurtuluşa eremeyecekleri görülmektedir. Bu nedenle her zaman Allah'ın nurunu taşımaya yetkili bir önderin insanlara rehberlik etmesi gerekmektedir. İlahî yetki ile ilgili bu yaklaşımın yani sira Zerdüstîlik ve Sia mensuplarinin yasadiklari sosyal ve siyasi baskılar, müşterek özelliklere sahip bir kurtarıcı düşüncesinin oluşumuna yol açmıstır. Aslında her iki inancin da siyasi ve itikadî düşünce temellerini bu “ilahî yetki”ye dayandırmak mümkündür.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.