9786056918156
446888
https://www.tdedkitap.com/kultur-seti-6-kitap-takim
Kültür Seti (6 Kitap Takım)
79.20
Elena
Üstündeki gömlek gibi
Yapışmışız iki yakasına bu şehrim
Ne iliklenmek biliyor sevdamız boğazda
Ne de ayrı düşmeyi bilmek uzağa
Biz; bir bedende bir gömleğiz iki yaka
Biz; İstanbul'uz seninle, bir şehirde iki yaka
İçime Deli Kaçtı
Gülmek, aslında çok basit bir eylemdir. En basitinden gülmek için daha az kas kullanıyorsunuz. Hem eğleniyorsunuz hem de vücudunuzda daha az enerji harcıyorsunuz fena mı? Öyleyse gülün daima. Gülmek, için sebep beklemeyin. Komiklik ayağınıza gelmiyorsa siz gidin bulun onu. Öyle çok uzağa gitmenize gerek yok. Hemen yanı başınızdakilere o gözle bakmanız yeterli. “Benim yapımda yok!” dediğinizi duyar gibiyim. Böyle bir özelliği yapınıza eklemeniz yasak değil herhalde. İsterseniz bakış açınızı değiştirerek yapınızı da değiştirebilirsiniz. Denediniz ve olmadı, diyelim. Âmâ öyle bir-iki denemeyle hemen vazgeçmeyin. Sürekli denemelerde bulunun. Birçok denemeler yaptınız ve yine de olmadıysa size bir yöntem öğreteyim: “Sizi üzen ve somurtmanıza sebep olan şeylerle alay edin, dalga geçin!” Göreceksiniz ki hem sorunlarınız ortadan kalkmış olacak hem de eğlenmiş olacaksınız. Bence hayattaki en önemli terapi yöntemi budur. Eğer bunu yapabilirseniz emin olun cenazelerde bile gülecek bir malzeme bulabilirsiniz. Biraz kişisel gelişim tarzı gibi oldu ama olsun. Bence en iyi kişisel gelişim “gülmek ve gülüşmektir.”
Bir Zamanlar Ben
“Aslında hepimizin içinde bu iyi çalışan makinesinden var. Bazen çalıştırıyoruz ve kendimizi iyi hissettiğimiz bir zamana gidiyoruz. Ya da çoğumuzun yaptığı gibi sadece içimizdeki zehri akıtmak istediğimizde o uğursuz zamanlara dönüp geliyoruz. Sizi bilmem ama ben geçmişte yaşayan biriyim ve bu makine benim en değerli parçam.”
Her şeyin bir masal gibi başladığı o çocukluk günlerinizi hatırlıyormusunuz? Ya sonrasında gelen hayatın ilk zorluklarını? Peki, bu sorunların ne kadarına hazırlıklıydınız? Ya da ne kadarına hazırlıksız yakalandınız?
Bir Zamanlar Ben, çocukluğunuza ve gençliğinize dair anılarınızı yeniden canlandıracak, bir solukta okuyacağınız, duygu yüklü bir hikayedir.
Bir Zamanlar Ben De Sevmiştim
Kar yağmayan bir şehre karlar yağdığın gün görmüştü bu gözler onu. Bembeyaz yağan karlar sanki nur, o da yeryüzüne ayak basmış bir melekti.
Ve zaman durmuş, kalbim olanca gücüyle çarpmaya başlamıştı. Sanki sahibi ben değilmişim gibi gögüs kafesimden çıkıp ona gitmek isyen bir kalp vardı artık bu bedende. Bütün sesler susmuş, hareket eden herşey durmuş sadece onu görüp vurulmuştu bu gözler. Daha önce yaşanmamış, anlatılmamış bir duygu yaşıyordum. Dünyayla baglantım saglandığı zaman durmuştu yağan kar oda geçip gitmişti papatyalar dikip, güller dökmek istediğim o kaldırımdan. O gece başımı yastığa koyup daldığım düşüncelerimde kaç kez geldi hayalime hatırlamıyorum ve her gelişinde canlı canlı görüyormuş gibi atan bu kalp, o gece nasıl dayandı bu kadar heyecana bilmiyorum.
Şeytan Üçgeninde Aşk
Her şey bir merhaba ile başlamıştı.
Sevda için merhaba, bir masumiyet miydi?
Yoksa, hayatını cehenneme çeviren bir başlangıç mıydı?
Mert hayatını aydınlatacak kişi miydi?
Yoksa, karanlıklarında boğacak biri miydi?
Mert kimdi?
Şiirler hüzne mi sokacaktı?
Yoksa, mutluluk mu haykıracaktı?
Yazardan not; Tüm sırlar, entrikalar, iyiler ve kötüler kitapta gizli.
Gizemi çözmek okura kaldı...
Düş mü Gördünüz?
Bu dünya arsızındır
Sermaye hırsızındır
Yaşamak özgündür
Bir ölü var, bir halay…
Üstündeki gömlek gibi
Yapışmışız iki yakasına bu şehrim
Ne iliklenmek biliyor sevdamız boğazda
Ne de ayrı düşmeyi bilmek uzağa
Biz; bir bedende bir gömleğiz iki yaka
Biz; İstanbul'uz seninle, bir şehirde iki yaka
İçime Deli Kaçtı
Gülmek, aslında çok basit bir eylemdir. En basitinden gülmek için daha az kas kullanıyorsunuz. Hem eğleniyorsunuz hem de vücudunuzda daha az enerji harcıyorsunuz fena mı? Öyleyse gülün daima. Gülmek, için sebep beklemeyin. Komiklik ayağınıza gelmiyorsa siz gidin bulun onu. Öyle çok uzağa gitmenize gerek yok. Hemen yanı başınızdakilere o gözle bakmanız yeterli. “Benim yapımda yok!” dediğinizi duyar gibiyim. Böyle bir özelliği yapınıza eklemeniz yasak değil herhalde. İsterseniz bakış açınızı değiştirerek yapınızı da değiştirebilirsiniz. Denediniz ve olmadı, diyelim. Âmâ öyle bir-iki denemeyle hemen vazgeçmeyin. Sürekli denemelerde bulunun. Birçok denemeler yaptınız ve yine de olmadıysa size bir yöntem öğreteyim: “Sizi üzen ve somurtmanıza sebep olan şeylerle alay edin, dalga geçin!” Göreceksiniz ki hem sorunlarınız ortadan kalkmış olacak hem de eğlenmiş olacaksınız. Bence hayattaki en önemli terapi yöntemi budur. Eğer bunu yapabilirseniz emin olun cenazelerde bile gülecek bir malzeme bulabilirsiniz. Biraz kişisel gelişim tarzı gibi oldu ama olsun. Bence en iyi kişisel gelişim “gülmek ve gülüşmektir.”
Bir Zamanlar Ben
“Aslında hepimizin içinde bu iyi çalışan makinesinden var. Bazen çalıştırıyoruz ve kendimizi iyi hissettiğimiz bir zamana gidiyoruz. Ya da çoğumuzun yaptığı gibi sadece içimizdeki zehri akıtmak istediğimizde o uğursuz zamanlara dönüp geliyoruz. Sizi bilmem ama ben geçmişte yaşayan biriyim ve bu makine benim en değerli parçam.”
Her şeyin bir masal gibi başladığı o çocukluk günlerinizi hatırlıyormusunuz? Ya sonrasında gelen hayatın ilk zorluklarını? Peki, bu sorunların ne kadarına hazırlıklıydınız? Ya da ne kadarına hazırlıksız yakalandınız?
Bir Zamanlar Ben, çocukluğunuza ve gençliğinize dair anılarınızı yeniden canlandıracak, bir solukta okuyacağınız, duygu yüklü bir hikayedir.
Bir Zamanlar Ben De Sevmiştim
Kar yağmayan bir şehre karlar yağdığın gün görmüştü bu gözler onu. Bembeyaz yağan karlar sanki nur, o da yeryüzüne ayak basmış bir melekti.
Ve zaman durmuş, kalbim olanca gücüyle çarpmaya başlamıştı. Sanki sahibi ben değilmişim gibi gögüs kafesimden çıkıp ona gitmek isyen bir kalp vardı artık bu bedende. Bütün sesler susmuş, hareket eden herşey durmuş sadece onu görüp vurulmuştu bu gözler. Daha önce yaşanmamış, anlatılmamış bir duygu yaşıyordum. Dünyayla baglantım saglandığı zaman durmuştu yağan kar oda geçip gitmişti papatyalar dikip, güller dökmek istediğim o kaldırımdan. O gece başımı yastığa koyup daldığım düşüncelerimde kaç kez geldi hayalime hatırlamıyorum ve her gelişinde canlı canlı görüyormuş gibi atan bu kalp, o gece nasıl dayandı bu kadar heyecana bilmiyorum.
Şeytan Üçgeninde Aşk
Her şey bir merhaba ile başlamıştı.
Sevda için merhaba, bir masumiyet miydi?
Yoksa, hayatını cehenneme çeviren bir başlangıç mıydı?
Mert hayatını aydınlatacak kişi miydi?
Yoksa, karanlıklarında boğacak biri miydi?
Mert kimdi?
Şiirler hüzne mi sokacaktı?
Yoksa, mutluluk mu haykıracaktı?
Yazardan not; Tüm sırlar, entrikalar, iyiler ve kötüler kitapta gizli.
Gizemi çözmek okura kaldı...
Düş mü Gördünüz?
Bu dünya arsızındır
Sermaye hırsızındır
Yaşamak özgündür
Bir ölü var, bir halay…
Elena
Üstündeki gömlek gibi
Yapışmışız iki yakasına bu şehrim
Ne iliklenmek biliyor sevdamız boğazda
Ne de ayrı düşmeyi bilmek uzağa
Biz; bir bedende bir gömleğiz iki yaka
Biz; İstanbul'uz seninle, bir şehirde iki yaka
İçime Deli Kaçtı
Gülmek, aslında çok basit bir eylemdir. En basitinden gülmek için daha az kas kullanıyorsunuz. Hem eğleniyorsunuz hem de vücudunuzda daha az enerji harcıyorsunuz fena mı? Öyleyse gülün daima. Gülmek, için sebep beklemeyin. Komiklik ayağınıza gelmiyorsa siz gidin bulun onu. Öyle çok uzağa gitmenize gerek yok. Hemen yanı başınızdakilere o gözle bakmanız yeterli. “Benim yapımda yok!” dediğinizi duyar gibiyim. Böyle bir özelliği yapınıza eklemeniz yasak değil herhalde. İsterseniz bakış açınızı değiştirerek yapınızı da değiştirebilirsiniz. Denediniz ve olmadı, diyelim. Âmâ öyle bir-iki denemeyle hemen vazgeçmeyin. Sürekli denemelerde bulunun. Birçok denemeler yaptınız ve yine de olmadıysa size bir yöntem öğreteyim: “Sizi üzen ve somurtmanıza sebep olan şeylerle alay edin, dalga geçin!” Göreceksiniz ki hem sorunlarınız ortadan kalkmış olacak hem de eğlenmiş olacaksınız. Bence hayattaki en önemli terapi yöntemi budur. Eğer bunu yapabilirseniz emin olun cenazelerde bile gülecek bir malzeme bulabilirsiniz. Biraz kişisel gelişim tarzı gibi oldu ama olsun. Bence en iyi kişisel gelişim “gülmek ve gülüşmektir.”
Bir Zamanlar Ben
“Aslında hepimizin içinde bu iyi çalışan makinesinden var. Bazen çalıştırıyoruz ve kendimizi iyi hissettiğimiz bir zamana gidiyoruz. Ya da çoğumuzun yaptığı gibi sadece içimizdeki zehri akıtmak istediğimizde o uğursuz zamanlara dönüp geliyoruz. Sizi bilmem ama ben geçmişte yaşayan biriyim ve bu makine benim en değerli parçam.”
Her şeyin bir masal gibi başladığı o çocukluk günlerinizi hatırlıyormusunuz? Ya sonrasında gelen hayatın ilk zorluklarını? Peki, bu sorunların ne kadarına hazırlıklıydınız? Ya da ne kadarına hazırlıksız yakalandınız?
Bir Zamanlar Ben, çocukluğunuza ve gençliğinize dair anılarınızı yeniden canlandıracak, bir solukta okuyacağınız, duygu yüklü bir hikayedir.
Bir Zamanlar Ben De Sevmiştim
Kar yağmayan bir şehre karlar yağdığın gün görmüştü bu gözler onu. Bembeyaz yağan karlar sanki nur, o da yeryüzüne ayak basmış bir melekti.
Ve zaman durmuş, kalbim olanca gücüyle çarpmaya başlamıştı. Sanki sahibi ben değilmişim gibi gögüs kafesimden çıkıp ona gitmek isyen bir kalp vardı artık bu bedende. Bütün sesler susmuş, hareket eden herşey durmuş sadece onu görüp vurulmuştu bu gözler. Daha önce yaşanmamış, anlatılmamış bir duygu yaşıyordum. Dünyayla baglantım saglandığı zaman durmuştu yağan kar oda geçip gitmişti papatyalar dikip, güller dökmek istediğim o kaldırımdan. O gece başımı yastığa koyup daldığım düşüncelerimde kaç kez geldi hayalime hatırlamıyorum ve her gelişinde canlı canlı görüyormuş gibi atan bu kalp, o gece nasıl dayandı bu kadar heyecana bilmiyorum.
Şeytan Üçgeninde Aşk
Her şey bir merhaba ile başlamıştı.
Sevda için merhaba, bir masumiyet miydi?
Yoksa, hayatını cehenneme çeviren bir başlangıç mıydı?
Mert hayatını aydınlatacak kişi miydi?
Yoksa, karanlıklarında boğacak biri miydi?
Mert kimdi?
Şiirler hüzne mi sokacaktı?
Yoksa, mutluluk mu haykıracaktı?
Yazardan not; Tüm sırlar, entrikalar, iyiler ve kötüler kitapta gizli.
Gizemi çözmek okura kaldı...
Düş mü Gördünüz?
Bu dünya arsızındır
Sermaye hırsızındır
Yaşamak özgündür
Bir ölü var, bir halay…
Üstündeki gömlek gibi
Yapışmışız iki yakasına bu şehrim
Ne iliklenmek biliyor sevdamız boğazda
Ne de ayrı düşmeyi bilmek uzağa
Biz; bir bedende bir gömleğiz iki yaka
Biz; İstanbul'uz seninle, bir şehirde iki yaka
İçime Deli Kaçtı
Gülmek, aslında çok basit bir eylemdir. En basitinden gülmek için daha az kas kullanıyorsunuz. Hem eğleniyorsunuz hem de vücudunuzda daha az enerji harcıyorsunuz fena mı? Öyleyse gülün daima. Gülmek, için sebep beklemeyin. Komiklik ayağınıza gelmiyorsa siz gidin bulun onu. Öyle çok uzağa gitmenize gerek yok. Hemen yanı başınızdakilere o gözle bakmanız yeterli. “Benim yapımda yok!” dediğinizi duyar gibiyim. Böyle bir özelliği yapınıza eklemeniz yasak değil herhalde. İsterseniz bakış açınızı değiştirerek yapınızı da değiştirebilirsiniz. Denediniz ve olmadı, diyelim. Âmâ öyle bir-iki denemeyle hemen vazgeçmeyin. Sürekli denemelerde bulunun. Birçok denemeler yaptınız ve yine de olmadıysa size bir yöntem öğreteyim: “Sizi üzen ve somurtmanıza sebep olan şeylerle alay edin, dalga geçin!” Göreceksiniz ki hem sorunlarınız ortadan kalkmış olacak hem de eğlenmiş olacaksınız. Bence hayattaki en önemli terapi yöntemi budur. Eğer bunu yapabilirseniz emin olun cenazelerde bile gülecek bir malzeme bulabilirsiniz. Biraz kişisel gelişim tarzı gibi oldu ama olsun. Bence en iyi kişisel gelişim “gülmek ve gülüşmektir.”
Bir Zamanlar Ben
“Aslında hepimizin içinde bu iyi çalışan makinesinden var. Bazen çalıştırıyoruz ve kendimizi iyi hissettiğimiz bir zamana gidiyoruz. Ya da çoğumuzun yaptığı gibi sadece içimizdeki zehri akıtmak istediğimizde o uğursuz zamanlara dönüp geliyoruz. Sizi bilmem ama ben geçmişte yaşayan biriyim ve bu makine benim en değerli parçam.”
Her şeyin bir masal gibi başladığı o çocukluk günlerinizi hatırlıyormusunuz? Ya sonrasında gelen hayatın ilk zorluklarını? Peki, bu sorunların ne kadarına hazırlıklıydınız? Ya da ne kadarına hazırlıksız yakalandınız?
Bir Zamanlar Ben, çocukluğunuza ve gençliğinize dair anılarınızı yeniden canlandıracak, bir solukta okuyacağınız, duygu yüklü bir hikayedir.
Bir Zamanlar Ben De Sevmiştim
Kar yağmayan bir şehre karlar yağdığın gün görmüştü bu gözler onu. Bembeyaz yağan karlar sanki nur, o da yeryüzüne ayak basmış bir melekti.
Ve zaman durmuş, kalbim olanca gücüyle çarpmaya başlamıştı. Sanki sahibi ben değilmişim gibi gögüs kafesimden çıkıp ona gitmek isyen bir kalp vardı artık bu bedende. Bütün sesler susmuş, hareket eden herşey durmuş sadece onu görüp vurulmuştu bu gözler. Daha önce yaşanmamış, anlatılmamış bir duygu yaşıyordum. Dünyayla baglantım saglandığı zaman durmuştu yağan kar oda geçip gitmişti papatyalar dikip, güller dökmek istediğim o kaldırımdan. O gece başımı yastığa koyup daldığım düşüncelerimde kaç kez geldi hayalime hatırlamıyorum ve her gelişinde canlı canlı görüyormuş gibi atan bu kalp, o gece nasıl dayandı bu kadar heyecana bilmiyorum.
Şeytan Üçgeninde Aşk
Her şey bir merhaba ile başlamıştı.
Sevda için merhaba, bir masumiyet miydi?
Yoksa, hayatını cehenneme çeviren bir başlangıç mıydı?
Mert hayatını aydınlatacak kişi miydi?
Yoksa, karanlıklarında boğacak biri miydi?
Mert kimdi?
Şiirler hüzne mi sokacaktı?
Yoksa, mutluluk mu haykıracaktı?
Yazardan not; Tüm sırlar, entrikalar, iyiler ve kötüler kitapta gizli.
Gizemi çözmek okura kaldı...
Düş mü Gördünüz?
Bu dünya arsızındır
Sermaye hırsızındır
Yaşamak özgündür
Bir ölü var, bir halay…
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.