9786051210858
379783
https://www.tdedkitap.com/kafes-1
Kafes
41.60
Kafesin kapilari açilinca kus önce sasirir, sonra kafesin önüne çikar gezinir. Nice zaman sonra uçabilir. Uçar uçar… Ne güzeldir! Böyle alabildigine uçmak ne güzeldir! Istedigi dala konabilir. Istedigi ülkeye kanat çirpabilir. Sonra kafese dönecek midir? Kim dönmek ister?
Hürriyetin de izafi olabilecegini inkâr etmiyorum. Küçük bir kafeste de insan, mutlak hürriyeti elde edebilir. Dünyevi hürriyet anlayislarini terk edip ilahi bir hürriyete, mutlak bir hürriyete kanatlanabilir. Ama kendimiz disindaki insanlar için, bunu ileri süremeyiz. Hürriyet, bir yönüyle gayet somut bir hadisedir. Dört yani duvarlarla çevrili bir odada, insani, kafesteki kuslar gibi yasamaya zorlamak hürriyetini elinden almak demektir. Alabildigine yürüyebilmek alabildigine ufuklari görebilmek hürriyettir!
Muhip gitti. Tipki benim Çinaralti'ndan Beyoglu'na gidisim gibi gitti. “Ben gidiyorum.” dedi ve gitti. Ben kalakaldim. Pesine takilmak istedim. Olmazdi. Hürriyeti tatmak istiyordu. Ama yine dönüp gelecek biliyorum. Vazgeçemez. Beni, bizleri birakamaz. Gelecek. Ama simdi gitti. Tutamazdim onu. Dünyevi hürriyetin koflugunu anlayacakti bir gün. Ne zaman? Ben anlayabildim mi ki?
Bu arada, gidenler de gitti. Ben yoktum, gitmisler… Ne ani oldu! Haber vermeden gittiler…
Muhip gitti, girdi gecenin göbegine; sevgililer de… Hocalarim da öldüler. Yarim kalan sohbetlerimiz, yâre verilmeye hazirlanan ama bir türlü verilemeyen çiçekler gibi soluyor…
Toprak, bir insan boyu yükseldi bir yerlerde. Benim kalbimdeki tümseklerin haddi hesabi yok. Hep öldüler:
Vatanim, sevgilim, dostum ve hocam…
Yorgunum, yasamaktan yoruldum. Sevmekten yoruldum. Sevgililer… Sevgililer hep aci verdi bana. Direnmekten, çalismaktan, kavgadan yoruldum artik…
Ne komedidir, bizim trajedimiz!
Kafesin kapilari açilinca kus önce sasirir, sonra kafesin önüne çikar gezinir. Nice zaman sonra uçabilir. Uçar uçar… Ne güzeldir! Böyle alabildigine uçmak ne güzeldir! Istedigi dala konabilir. Istedigi ülkeye kanat çirpabilir. Sonra kafese dönecek midir? Kim dönmek ister?
Hürriyetin de izafi olabilecegini inkâr etmiyorum. Küçük bir kafeste de insan, mutlak hürriyeti elde edebilir. Dünyevi hürriyet anlayislarini terk edip ilahi bir hürriyete, mutlak bir hürriyete kanatlanabilir. Ama kendimiz disindaki insanlar için, bunu ileri süremeyiz. Hürriyet, bir yönüyle gayet somut bir hadisedir. Dört yani duvarlarla çevrili bir odada, insani, kafesteki kuslar gibi yasamaya zorlamak hürriyetini elinden almak demektir. Alabildigine yürüyebilmek alabildigine ufuklari görebilmek hürriyettir!
Muhip gitti. Tipki benim Çinaralti'ndan Beyoglu'na gidisim gibi gitti. “Ben gidiyorum.” dedi ve gitti. Ben kalakaldim. Pesine takilmak istedim. Olmazdi. Hürriyeti tatmak istiyordu. Ama yine dönüp gelecek biliyorum. Vazgeçemez. Beni, bizleri birakamaz. Gelecek. Ama simdi gitti. Tutamazdim onu. Dünyevi hürriyetin koflugunu anlayacakti bir gün. Ne zaman? Ben anlayabildim mi ki?
Bu arada, gidenler de gitti. Ben yoktum, gitmisler… Ne ani oldu! Haber vermeden gittiler…
Muhip gitti, girdi gecenin göbegine; sevgililer de… Hocalarim da öldüler. Yarim kalan sohbetlerimiz, yâre verilmeye hazirlanan ama bir türlü verilemeyen çiçekler gibi soluyor…
Toprak, bir insan boyu yükseldi bir yerlerde. Benim kalbimdeki tümseklerin haddi hesabi yok. Hep öldüler:
Vatanim, sevgilim, dostum ve hocam…
Yorgunum, yasamaktan yoruldum. Sevmekten yoruldum. Sevgililer… Sevgililer hep aci verdi bana. Direnmekten, çalismaktan, kavgadan yoruldum artik…
Ne komedidir, bizim trajedimiz!
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.