9789758788842
498163
https://www.tdedkitap.com/herkes-iyi-insan-olabilir-insan-degisken-bir-varliktir
Herkes İyi İnsan Olabilir İnsan Değişken Bir Varlıktır
9.60
21. yüzyila, "kisisel gelisim" damgasini vurmus bulunuyor. Zamanimizda, ilim ve teknolojide süratle ilerlemenin rahatliktan baska bir sey getirmedigi sadece bununla ne huzura ne de saadete kavusulamadigi çok net anlasilmis durumda... Psikologlar ve düsünürler, bu konuda, kendi kültür çevrelerinde genis çapta arastirmalar yapiyorlar. Aralarinda dini dikkate alanlar da var. Mattaw Arnold; "Hiristiyanlik olmadan yapamayiz. Fakat, bu hâliyle de onunla yasayamayiz." demistir. Psikoloji, umumiyetle bir davranis bilimi olarak tanimlanir. Insanlarin hepsini mutlu edebilecek bir takim degismez prensipler ve eylem kurallari bulmaya çalisir. Çogunlukla psikologlar, kendilerince bir deger kabul ettikleri teorileri savunurlar. Teklif ettikleri saadet formüllerini uymayanlari elestirirler. Bazen de kendi kendileriyle çeliskiye düserler.Semav Dinlerde ve Psikolojide Konu InsandirHer ikisi de insan varligina, egitime önem verir. Dînî egirim, ilk insan ile baslamistir. Hz. Adem -a.s.- ilk insan ve ilk peygamberdi. Ona suhuflar verilmisti. Suhuflarda olan hükümleri kendisi uyguladigi gibi, aile fertlerine de ögrettigi ve uygulamalarini istedigi muhakkaktir. Bugüne kadar da, dînî egitim süre gelmistir. Fakat yapilan reformlar sonucu Bati, kendi dinine küsmüs, kilise ile baglarini koparmistir. Ilâhi boyutlari ve vahiy mesajini bir tarafa birakarak insani ve kâinati akil yoluyla anlama çabalarina girismistir. Peygamberleri izlemeyen düsünür ve filozoflar kafilesinin, akil yolu ile insani anlamaya çalismalari, insanin egitime muhtaç bir varlik oldugunu söylemeleri çok evvellere dayanir. Eski Misir, Çin ve Yunan'da insanin kendini tanimasi, egitim görmesi geregini isaret eden birçok sözlere rastlanmistir. Sokrat'in bütün çalismalari ahlâka yönelikti. O, egitimden amacin, gerçek anlamiyla kendini tanima ve bundan meydana gelecek iç rahatligina erme oldugunu vurgulamistir. Hz. Mevlâna, filozoflari tek kanatli kuslara benzetir. Asagi yukari 200 senedir söz konusu edilen psikoloji, dinlerin, vahiy mesajlanni hiç mühimsemez. Bundan sebep, batili psikologlarin, insanin kisiligi, güdüleri ve davranistan hakkinda ileri sürdükleri teorilerin pek çogu islâm'a zit düser. Psikolojinin onlardan, matematik ya da bir kimya formülüymüs gibi alinmasi imkânsizdir. Yorumlari, bizim inanç sistemimize ve sosyal yapimiza uymadigindan kopyaciliktan siddetle kaçinma durumu ile karsi karsiyadir. Biz mü'minler insani anlama ve tanima imkâni veren bilgi ve hükümlerin ana kaynagi olarak her zaman Kur'ân-i Kerim ve hadis-i serifleri tercih ederiz. Su da var ki, psikolojinin insan varligina, insanin mutluluguna deger vermesi, onu önemli yapmakta ve onun bu amaci vahiy dini ile olan münasebetinin temellerini teskil etmektedir.
21. yüzyila, "kisisel gelisim" damgasini vurmus bulunuyor. Zamanimizda, ilim ve teknolojide süratle ilerlemenin rahatliktan baska bir sey getirmedigi sadece bununla ne huzura ne de saadete kavusulamadigi çok net anlasilmis durumda... Psikologlar ve düsünürler, bu konuda, kendi kültür çevrelerinde genis çapta arastirmalar yapiyorlar. Aralarinda dini dikkate alanlar da var. Mattaw Arnold; "Hiristiyanlik olmadan yapamayiz. Fakat, bu hâliyle de onunla yasayamayiz." demistir. Psikoloji, umumiyetle bir davranis bilimi olarak tanimlanir. Insanlarin hepsini mutlu edebilecek bir takim degismez prensipler ve eylem kurallari bulmaya çalisir. Çogunlukla psikologlar, kendilerince bir deger kabul ettikleri teorileri savunurlar. Teklif ettikleri saadet formüllerini uymayanlari elestirirler. Bazen de kendi kendileriyle çeliskiye düserler.Semav Dinlerde ve Psikolojide Konu InsandirHer ikisi de insan varligina, egitime önem verir. Dînî egirim, ilk insan ile baslamistir. Hz. Adem -a.s.- ilk insan ve ilk peygamberdi. Ona suhuflar verilmisti. Suhuflarda olan hükümleri kendisi uyguladigi gibi, aile fertlerine de ögrettigi ve uygulamalarini istedigi muhakkaktir. Bugüne kadar da, dînî egitim süre gelmistir. Fakat yapilan reformlar sonucu Bati, kendi dinine küsmüs, kilise ile baglarini koparmistir. Ilâhi boyutlari ve vahiy mesajini bir tarafa birakarak insani ve kâinati akil yoluyla anlama çabalarina girismistir. Peygamberleri izlemeyen düsünür ve filozoflar kafilesinin, akil yolu ile insani anlamaya çalismalari, insanin egitime muhtaç bir varlik oldugunu söylemeleri çok evvellere dayanir. Eski Misir, Çin ve Yunan'da insanin kendini tanimasi, egitim görmesi geregini isaret eden birçok sözlere rastlanmistir. Sokrat'in bütün çalismalari ahlâka yönelikti. O, egitimden amacin, gerçek anlamiyla kendini tanima ve bundan meydana gelecek iç rahatligina erme oldugunu vurgulamistir. Hz. Mevlâna, filozoflari tek kanatli kuslara benzetir. Asagi yukari 200 senedir söz konusu edilen psikoloji, dinlerin, vahiy mesajlanni hiç mühimsemez. Bundan sebep, batili psikologlarin, insanin kisiligi, güdüleri ve davranistan hakkinda ileri sürdükleri teorilerin pek çogu islâm'a zit düser. Psikolojinin onlardan, matematik ya da bir kimya formülüymüs gibi alinmasi imkânsizdir. Yorumlari, bizim inanç sistemimize ve sosyal yapimiza uymadigindan kopyaciliktan siddetle kaçinma durumu ile karsi karsiyadir. Biz mü'minler insani anlama ve tanima imkâni veren bilgi ve hükümlerin ana kaynagi olarak her zaman Kur'ân-i Kerim ve hadis-i serifleri tercih ederiz. Su da var ki, psikolojinin insan varligina, insanin mutluluguna deger vermesi, onu önemli yapmakta ve onun bu amaci vahiy dini ile olan münasebetinin temellerini teskil etmektedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.