9786059328043
525473
https://www.tdedkitap.com/gunah-ve-itiraf
Günah ve İtiraf
156.00
“Aranizda kim günahsizsa ilk tasi o atsin!” diye seslenir Kutsal Kitap.Ilk günah ögretisinden günümüze büyük bir itiraf çemberi döner durur. Bu trajedide hakli, haksiz, iyilik, kötülük, magdurluk, masumiyet hallerini birbirinden ayiran sinirlar sanki silinmis ve her sey iç içe geçmis gibidir. Herkes haklidir, herkes haksizdir, herkes magdurdur, ya da hiç kimse magdur degildir ve sonunda herkes suçludur. Masumiyet belki de aci ve günahin en kesif yasandigi yerde saklidir. Çünkü ten zevklerine dalmis biri tüm düskünlügüne ragmen hâlâ saf ve iyi olanin izini sürer, tüm güçsüzlügüne ragmen mutlakla bagini yitirmez.Itiraf, Bati düsüncesinin kalbinde tüm gerilimleriyle yer edinmistir. Itiraflar bir düsünce, düsünceler ise birer itiraftir. Augustinus'un Tanri'ya yakarislarinda, hep var olmak isteyen o küçük ve zavalli “ben”in sesi duyulur. Rousseau mahrem dünyasinda olabildigince içten davranmak ister ve düsüncelerini itiraflarla gelistirir. Acaba kendimizi açarken, günahlarimizi itiraf ederken ne derece samimiyiz? Neleri maharetle gizler, neleri dürüstçe itiraf ederiz? Kierkegaard'in güzergâhinda itiraflar koca bir ironiye dönüsecektir. Günah meselesi Bati romaninin en önemli malzemesi olmustur, bu açidan düsünüldügünde Tolstoy ve Dostoyevski gibi yazarlarin eserleri birer canli itirafnâmeler olarak karsimizda dururlar.Mehmet Aydin, günah ve itiraf çemberinde büyük bir ustalikla düsünür ve yazarlarin “iç ses”lerine kulak verir. Felsefe ve ilahiyat kitaplarinda, romanlarda, günlüklerde, biyografilerde, hatiratlarda ve daha önemlisi simdiye kadar gözden kaçan birçok ayrintida ustalarin “itiraf”larini dinler. Hem Bati'da hem de Bati disi kültürlerde itirafin yerini sorgular. Ve tabii Türk düsüncesine yogun göndermelerle...Kayip Zamanin Izinde: Ahmet Hamdi Tanpinar'dan sonra Mehmet Aydin'in ikinci kitabi...
“Aranizda kim günahsizsa ilk tasi o atsin!” diye seslenir Kutsal Kitap.Ilk günah ögretisinden günümüze büyük bir itiraf çemberi döner durur. Bu trajedide hakli, haksiz, iyilik, kötülük, magdurluk, masumiyet hallerini birbirinden ayiran sinirlar sanki silinmis ve her sey iç içe geçmis gibidir. Herkes haklidir, herkes haksizdir, herkes magdurdur, ya da hiç kimse magdur degildir ve sonunda herkes suçludur. Masumiyet belki de aci ve günahin en kesif yasandigi yerde saklidir. Çünkü ten zevklerine dalmis biri tüm düskünlügüne ragmen hâlâ saf ve iyi olanin izini sürer, tüm güçsüzlügüne ragmen mutlakla bagini yitirmez.Itiraf, Bati düsüncesinin kalbinde tüm gerilimleriyle yer edinmistir. Itiraflar bir düsünce, düsünceler ise birer itiraftir. Augustinus'un Tanri'ya yakarislarinda, hep var olmak isteyen o küçük ve zavalli “ben”in sesi duyulur. Rousseau mahrem dünyasinda olabildigince içten davranmak ister ve düsüncelerini itiraflarla gelistirir. Acaba kendimizi açarken, günahlarimizi itiraf ederken ne derece samimiyiz? Neleri maharetle gizler, neleri dürüstçe itiraf ederiz? Kierkegaard'in güzergâhinda itiraflar koca bir ironiye dönüsecektir. Günah meselesi Bati romaninin en önemli malzemesi olmustur, bu açidan düsünüldügünde Tolstoy ve Dostoyevski gibi yazarlarin eserleri birer canli itirafnâmeler olarak karsimizda dururlar.Mehmet Aydin, günah ve itiraf çemberinde büyük bir ustalikla düsünür ve yazarlarin “iç ses”lerine kulak verir. Felsefe ve ilahiyat kitaplarinda, romanlarda, günlüklerde, biyografilerde, hatiratlarda ve daha önemlisi simdiye kadar gözden kaçan birçok ayrintida ustalarin “itiraf”larini dinler. Hem Bati'da hem de Bati disi kültürlerde itirafin yerini sorgular. Ve tabii Türk düsüncesine yogun göndermelerle...Kayip Zamanin Izinde: Ahmet Hamdi Tanpinar'dan sonra Mehmet Aydin'in ikinci kitabi...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.