Guguklu Saatin Çaldığı Gün

Stok Kodu:
9786055858643
Sayfa Sayısı:
208
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2011-01
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Kategori:
%20 indirimli
14,81TL
11,85TL
9786055858643
442122
Guguklu Saatin Çaldığı Gün
Guguklu Saatin Çaldığı Gün
11.85
Özgür Anilar Cumhuriyeti"Sonra kendi çigliklarimi duydum." (Sedef Kandemir)Son on-onbes yildir, bir "hatira", "bellek patlamasindan", "bellegin geri dönüsünden" hatta "bellegin intikami"ndan söz ediliyor. Hatira yaziminin tarih, sinema ve edebiyatta kendine yer açtigi, kapsam alanini genislettigi biliniyor. Bu durum, iki okuma kapisindan geçilerek anlamlandirilabilir. Ilki, bu yeni durumun, bilinçaltinin, hatiralarin geri dönüsünün, travmalarimizla bas etme, kendimizle yüzlesme, toplumu aynaya çagirma olarak müjdeli oldugudur. Ikincisi ise, hatiralarin pop(üler) tarihe eklemlenip magazinlesmesinin, "hatira kirliliginin" de basedilmesi gereken devasa bir soru(n) oldugu... Su anda agirlikla tarih, sözlü tarih, edebiyat, siir ve sinema alanindaki siyasal tarihe iliskin "kisisel" anlatilar esastan farkli bu iki durumun içinde seyrediyor.Sair Edip Cansever, "Kaç türlü girilir anilardan içeri" demisti bir siirinde... Biçim ne olursa olsun her hatira yazimi bizi geçmise ve içimize çagirir. Kisi yazmaya basladigi andan itibaren bilinçalti ile bilinçüstü, içimizle disimiz, geçmis ile simdi, kavram ile imge, ben ile biz, siyasetin dili ile sanatin dili arasinda bir çatisma baslar. Isin "edebiyatina kaçarak!", yüksek soyutlamalarla hatiralarin hatiri kirilabilir. "Ipe çektiler gülü" dizesinden el alarak söylersek, hatiralar da taammüden ipe çekilebilir... Edebiyatta ve siyasette örnekleri çoktur...Kisisel ve toplumsal hayatlarimizda bir "modele" göre büyütüldügümüz dogrudur. Her evin Cumhuriyet'e, her çocugun Cumhuriyet'ten taklit almis aileye benzetildigi "mecburi ve meccani" bir tarihsel-toplumsal sürecin ürünleriyiz. Kimi zaman disina çiktigimiz söylense de, alternatif hayatlar yasanildigi iddia edilse de, ne kadar Cumhuriyet'e ve aileye benzedigimiz, benzetildigimiz de dogrudur. Bir muhalifin karsi çiktigi seylere benzemesi ya da giderek ona dönüsmesi, yakin tarihimizin en önemli sorunsallarindan biridir. Hal böyle olunca da "rol modellerimiz" olan annelerin, babalarin veya politik figürlerin bizleri hayal ve hayat kirikligina ugratmasi hatiralara dahildir... Elbette hayatin tek fotografi bu degil. Kötülük toplumuna ve kötülük dayanismasina ragmen, isaret ve itiraz parmagini yitirmeden yanlis yasamayan ve yanlis yaslanmayanlar da var...Anilarin tozunu almak sanildigi kadar kolay degildir. Çünkü bir yazarin, eski sahaflar gibi, kitaplarin tozundan önce kendi tozunu almasi gerekir. Öte yandan, hatira yazimlarinda, "Beni anilar sismanlatti" sözüne de kulak vermek gerekir... Sivas'ta yakilarak öldürülen sair Metin Altiok'un "Özgür acilar cumhuriyeti" cümlesiyle bu kitap arasina bir anlam mahyasi çekmek mümkün. Her hatira yazimi, anlatimi, travmalarimizla ve acilarimizla basetmenin, tarihin güncelde saglamasini yapmanin imkânidir. "Bir aciya kiraci" duran Sedef "Guguklu Saatin Çaldigi Gün" kitabiyla, içinden disina, bilinçaltindan bilinçüstüne çikarak yeni kendine tasinmaya da çalisiyor. Ve elbette okuru da "okuyarak yardim ve yatakliga" çagiriyor. Okurun bu kitabin hangi kapisindan girecegi, kendine hangi anlam dünyasi kuracagi ise okurun isi. Okur ile kitap arasina girmek yazara hariç, hatiralara zarar..."Anilar, anilar, belki hepsi bir kelime."demisti Edip Cansever...Bir "çiglik" iste bu kitap. Bir kelime...Ama git git bitmiyor...Sezai Sarioglu
Özgür Anilar Cumhuriyeti"Sonra kendi çigliklarimi duydum." (Sedef Kandemir)Son on-onbes yildir, bir "hatira", "bellek patlamasindan", "bellegin geri dönüsünden" hatta "bellegin intikami"ndan söz ediliyor. Hatira yaziminin tarih, sinema ve edebiyatta kendine yer açtigi, kapsam alanini genislettigi biliniyor. Bu durum, iki okuma kapisindan geçilerek anlamlandirilabilir. Ilki, bu yeni durumun, bilinçaltinin, hatiralarin geri dönüsünün, travmalarimizla bas etme, kendimizle yüzlesme, toplumu aynaya çagirma olarak müjdeli oldugudur. Ikincisi ise, hatiralarin pop(üler) tarihe eklemlenip magazinlesmesinin, "hatira kirliliginin" de basedilmesi gereken devasa bir soru(n) oldugu... Su anda agirlikla tarih, sözlü tarih, edebiyat, siir ve sinema alanindaki siyasal tarihe iliskin "kisisel" anlatilar esastan farkli bu iki durumun içinde seyrediyor.Sair Edip Cansever, "Kaç türlü girilir anilardan içeri" demisti bir siirinde... Biçim ne olursa olsun her hatira yazimi bizi geçmise ve içimize çagirir. Kisi yazmaya basladigi andan itibaren bilinçalti ile bilinçüstü, içimizle disimiz, geçmis ile simdi, kavram ile imge, ben ile biz, siyasetin dili ile sanatin dili arasinda bir çatisma baslar. Isin "edebiyatina kaçarak!", yüksek soyutlamalarla hatiralarin hatiri kirilabilir. "Ipe çektiler gülü" dizesinden el alarak söylersek, hatiralar da taammüden ipe çekilebilir... Edebiyatta ve siyasette örnekleri çoktur...Kisisel ve toplumsal hayatlarimizda bir "modele" göre büyütüldügümüz dogrudur. Her evin Cumhuriyet'e, her çocugun Cumhuriyet'ten taklit almis aileye benzetildigi "mecburi ve meccani" bir tarihsel-toplumsal sürecin ürünleriyiz. Kimi zaman disina çiktigimiz söylense de, alternatif hayatlar yasanildigi iddia edilse de, ne kadar Cumhuriyet'e ve aileye benzedigimiz, benzetildigimiz de dogrudur. Bir muhalifin karsi çiktigi seylere benzemesi ya da giderek ona dönüsmesi, yakin tarihimizin en önemli sorunsallarindan biridir. Hal böyle olunca da "rol modellerimiz" olan annelerin, babalarin veya politik figürlerin bizleri hayal ve hayat kirikligina ugratmasi hatiralara dahildir... Elbette hayatin tek fotografi bu degil. Kötülük toplumuna ve kötülük dayanismasina ragmen, isaret ve itiraz parmagini yitirmeden yanlis yasamayan ve yanlis yaslanmayanlar da var...Anilarin tozunu almak sanildigi kadar kolay degildir. Çünkü bir yazarin, eski sahaflar gibi, kitaplarin tozundan önce kendi tozunu almasi gerekir. Öte yandan, hatira yazimlarinda, "Beni anilar sismanlatti" sözüne de kulak vermek gerekir... Sivas'ta yakilarak öldürülen sair Metin Altiok'un "Özgür acilar cumhuriyeti" cümlesiyle bu kitap arasina bir anlam mahyasi çekmek mümkün. Her hatira yazimi, anlatimi, travmalarimizla ve acilarimizla basetmenin, tarihin güncelde saglamasini yapmanin imkânidir. "Bir aciya kiraci" duran Sedef "Guguklu Saatin Çaldigi Gün" kitabiyla, içinden disina, bilinçaltindan bilinçüstüne çikarak yeni kendine tasinmaya da çalisiyor. Ve elbette okuru da "okuyarak yardim ve yatakliga" çagiriyor. Okurun bu kitabin hangi kapisindan girecegi, kendine hangi anlam dünyasi kuracagi ise okurun isi. Okur ile kitap arasina girmek yazara hariç, hatiralara zarar..."Anilar, anilar, belki hepsi bir kelime."demisti Edip Cansever...Bir "çiglik" iste bu kitap. Bir kelime...Ama git git bitmiyor...Sezai Sarioglu
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat