9786051051512
378000
https://www.tdedkitap.com/gelenekten-gelecege-islami-dusuncede-yenilik
Gelenekten Geleceğe İslami Düşüncede Yenilik
232.00
Islam bir dindir, ideoloji degildir. Bu nedenle Islam, toplumsal ve siyasal bir sistem olarak tasarlanamaz. Bu yapildigi takdirde Islam sadece kavramsal bir kurgu olarak kalir. Ideoloji olarak tasarlanan Islam anlayisinda Islamin kendisi ikincil degerdedir. Islamcilar, Tanri'yi gözleme dayali dünyanin bir parçasi olarak gören insanbiçimci Tanri anlayisinin sosyal planda temsilcileri gibidirler. Çünkü onlar Tanri'yi, alelade sosyal olaylarin ve toplumsal durumlarin ayrilmaz bir “parçasi” olarak görmektedirler. Islamcilar, her seyi kapsadigini ve her sorunu halledebilecegini düsündükleri din anlayislariyla “ilkel bir din” resmi çizmektedirler. Tanri varligi dogal olgularla özdeslestirilemeyecegi gibi sosyal ve siyasal düzen iddiasina da indirgenemez. Dini sadece kurallar demeti, yasaklar ve tabulardan ibaret görmek, primitif kabile dini anlayislarini çagristirmaktadir. Dinden teselli, umut, ruhsal tesvik, irade, sorumluluk, insan haklarina saygi gibi ahlaki ilkeler beklenebilir. Ama ondan insanlarin gündelik hayatlarinda kamu yararina yönelik pratik bir iyilestirme konusunda derin bir adanma beklenmemelidir. Din, basta yönetim olmak üzere eylemler dünyasinin merkezine yerlesirse “hidayet” özelligini sürdüremeyecek ve yozlasarak belli kalip ve tutumlarda katilasacaktir. Islamin bir din olarak algilandigi, sistem olarak görülmedigi, insani tesebbüslerin ve yaratimlarinin mesru kabul edildigi, tarih içinde olusmus inanislara körü körüne baglanmanin bulunmadigi ve insan dogasini, aklini hesaba katan bir din anlayisini, kalp ve yaraticilik üzerine kurulmus özgürlestirici bir teoloji imkânini sunan din söylemini, özcülügü degil özgürlügü, yasam biçimlerine saygiyi esas alan bir din yorumunu düsünce gelenegimiz içinden yeniden kesfedebilmek, dini doganin dilini dogal mecrasina çevirmek olacaktir. Islam bir din olarak varligini sürdürüp gelisecek mi yoksa bir sistem, bir örgüt, bir dünya saltanati görüntüsü içinde mi kalacak? Hayati soru budur ve elinizdeki çalisma bu soruya Ebu Hanife, Hasan Basri, Imam Maturidi, Gazali gibi Islam düsünce gelenegine damgasini vurmus zatlarin görüslerinden hareketle kismi bir cevap vermeyi denemektedir.
Islam bir dindir, ideoloji degildir. Bu nedenle Islam, toplumsal ve siyasal bir sistem olarak tasarlanamaz. Bu yapildigi takdirde Islam sadece kavramsal bir kurgu olarak kalir. Ideoloji olarak tasarlanan Islam anlayisinda Islamin kendisi ikincil degerdedir. Islamcilar, Tanri'yi gözleme dayali dünyanin bir parçasi olarak gören insanbiçimci Tanri anlayisinin sosyal planda temsilcileri gibidirler. Çünkü onlar Tanri'yi, alelade sosyal olaylarin ve toplumsal durumlarin ayrilmaz bir “parçasi” olarak görmektedirler. Islamcilar, her seyi kapsadigini ve her sorunu halledebilecegini düsündükleri din anlayislariyla “ilkel bir din” resmi çizmektedirler. Tanri varligi dogal olgularla özdeslestirilemeyecegi gibi sosyal ve siyasal düzen iddiasina da indirgenemez. Dini sadece kurallar demeti, yasaklar ve tabulardan ibaret görmek, primitif kabile dini anlayislarini çagristirmaktadir. Dinden teselli, umut, ruhsal tesvik, irade, sorumluluk, insan haklarina saygi gibi ahlaki ilkeler beklenebilir. Ama ondan insanlarin gündelik hayatlarinda kamu yararina yönelik pratik bir iyilestirme konusunda derin bir adanma beklenmemelidir. Din, basta yönetim olmak üzere eylemler dünyasinin merkezine yerlesirse “hidayet” özelligini sürdüremeyecek ve yozlasarak belli kalip ve tutumlarda katilasacaktir. Islamin bir din olarak algilandigi, sistem olarak görülmedigi, insani tesebbüslerin ve yaratimlarinin mesru kabul edildigi, tarih içinde olusmus inanislara körü körüne baglanmanin bulunmadigi ve insan dogasini, aklini hesaba katan bir din anlayisini, kalp ve yaraticilik üzerine kurulmus özgürlestirici bir teoloji imkânini sunan din söylemini, özcülügü degil özgürlügü, yasam biçimlerine saygiyi esas alan bir din yorumunu düsünce gelenegimiz içinden yeniden kesfedebilmek, dini doganin dilini dogal mecrasina çevirmek olacaktir. Islam bir din olarak varligini sürdürüp gelisecek mi yoksa bir sistem, bir örgüt, bir dünya saltanati görüntüsü içinde mi kalacak? Hayati soru budur ve elinizdeki çalisma bu soruya Ebu Hanife, Hasan Basri, Imam Maturidi, Gazali gibi Islam düsünce gelenegine damgasini vurmus zatlarin görüslerinden hareketle kismi bir cevap vermeyi denemektedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.