9789756138465
491058
https://www.tdedkitap.com/fususul-hikem-ve-mesnevide-peygamber-oykuleri
Fususu'l-Hikem ve Mesnevide Peygamber Öyküleri
40.00
“Züleyhâ öyle bir hâle gelmisti ki, çörek otundan öd agacina dek, her seyin adi Yûsuf idi ona göre. Yûsuf'un adini baska adlarda gizlemisti. Mahremlerine de bu sirri söylemisti. ‘Mum atesten yumusadi' dese, ‘sevgili bize alisti, yüz verdi' demis olurdu. ‘Bakin, ay dogdu' dese, ‘o sögüt agaci yeserdi' dese... ‘Yapraklar ne güzel oynamada' dese, ‘çörek otu ne hos yanmada' dese... ‘Gül, bülbüle sir söyledi' dese, ‘pâdisah, sevgilisine sir söyledi' dese… ‘Bahtimiz ne de kutlu' dese, ‘kilimi, haliyi çirpin' dese… ‘Sucu su getirdi' dese, ‘günes dogdu' dese… ‘Dün gece bir tencere yemek pisirdiler, yemek pek de güzel pisti' dese… ‘Ekmekler tatsiz, tuzsuz' dese; ‘felek tersine dönüyor' dese... ‘Basim agriyor' dese ‘basimin agrisi geçti' dese… hep ayri anlamlari vardi bu sözlerin. Birini övse onu/Yûsuf'u överdi. Birinden sikâyet etse, onun ayriligini söylemis olurdu. Yüzbinlerce seyin adini ansa, maksadi da Yûsuf'tu onun, dilegi de Yûsuf. Aç olsa, onun adini andi mi, o adla doyardi, o kadehle sarhos olurdu. Susuzlugu bile onun adini andi mi geçerdi. Yûsuf'un adi gizli bir serbet olmustu ona. Bir derdi olsa, o yüce adi andi mi, derdi hemencecik geçerdi. Kisin o ad kürk olurdu ona… Askta sevgilinin adi bunu yapar, bunu!…” Gerçek su ki, siradan kisiler ve halk da aslinda her nefes “nâm-i pâk (Hakk'in ismini)”i okurlar, fakat onlar aska düsmüs olmadiklari için, bu adi okumakla onlarin maksatlari, dilekleri gerçeklesmez. Çünkü Hz. Îsâ'nin gösterdigi mûcizeler Hû/O ismiyledir, Rûhullâh (Hz. Îsâ) ne yapmissa “O'nun adiyla” yapmistir.
“Züleyhâ öyle bir hâle gelmisti ki, çörek otundan öd agacina dek, her seyin adi Yûsuf idi ona göre. Yûsuf'un adini baska adlarda gizlemisti. Mahremlerine de bu sirri söylemisti. ‘Mum atesten yumusadi' dese, ‘sevgili bize alisti, yüz verdi' demis olurdu. ‘Bakin, ay dogdu' dese, ‘o sögüt agaci yeserdi' dese... ‘Yapraklar ne güzel oynamada' dese, ‘çörek otu ne hos yanmada' dese... ‘Gül, bülbüle sir söyledi' dese, ‘pâdisah, sevgilisine sir söyledi' dese… ‘Bahtimiz ne de kutlu' dese, ‘kilimi, haliyi çirpin' dese… ‘Sucu su getirdi' dese, ‘günes dogdu' dese… ‘Dün gece bir tencere yemek pisirdiler, yemek pek de güzel pisti' dese… ‘Ekmekler tatsiz, tuzsuz' dese; ‘felek tersine dönüyor' dese... ‘Basim agriyor' dese ‘basimin agrisi geçti' dese… hep ayri anlamlari vardi bu sözlerin. Birini övse onu/Yûsuf'u överdi. Birinden sikâyet etse, onun ayriligini söylemis olurdu. Yüzbinlerce seyin adini ansa, maksadi da Yûsuf'tu onun, dilegi de Yûsuf. Aç olsa, onun adini andi mi, o adla doyardi, o kadehle sarhos olurdu. Susuzlugu bile onun adini andi mi geçerdi. Yûsuf'un adi gizli bir serbet olmustu ona. Bir derdi olsa, o yüce adi andi mi, derdi hemencecik geçerdi. Kisin o ad kürk olurdu ona… Askta sevgilinin adi bunu yapar, bunu!…” Gerçek su ki, siradan kisiler ve halk da aslinda her nefes “nâm-i pâk (Hakk'in ismini)”i okurlar, fakat onlar aska düsmüs olmadiklari için, bu adi okumakla onlarin maksatlari, dilekleri gerçeklesmez. Çünkü Hz. Îsâ'nin gösterdigi mûcizeler Hû/O ismiyledir, Rûhullâh (Hz. Îsâ) ne yapmissa “O'nun adiyla” yapmistir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.