Evcilleşmiş Beyin

Stok Kodu:
9789750835452
Sayfa Sayısı:
256
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2023-01
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%20 indirimli
180,00TL
144,00TL
1 adet mevcut
9789750835452
459682
Evcilleşmiş Beyin
Evcilleşmiş Beyin
144.00
İnsan beyni, 20.000 yılı aşkın bir süredir hacminin bir tenis topu kadarını kaybetti: Tarihöncesinde yaşamış atalarımızın beyni bizim beynimizden büyüktü. Bu garip bir durum, çünkü evrimin büyük bölümünde insan beyni büyümüştü. Son aşamada gerçekleşen bu küçülme, bilim, eğitim ve teknolojinin ilerlemesiyle beynin de büyüyeceği varsayımına aykırı görünüyor: Zeki yaratıkların büyük beyinli olduğu düşüncesi yanlış olabilir.

Öte yandan, büyük beyinli hayvanların sorun çözmede daha başarılı olduğunu biliyoruz. Nitekim insan beyni, gövde büyüklüğüne göre olması beklenenden yedi kat daha büyüktür ve günümüzün karmaşık yaşamıyla baş edebilme yeteneğimiz, gittikçe daha akıllılaştığımız varsayımını doğruluyor. Ama, beynimizdeki küçülme, daha büyük beynin daha fazla zekâ anlamına geldiği ve bizim tarihöncesi atalarımızdan daha akıllı olduğumuz görüşüne aykırı düşüyor.

Bu durumda, insan zekâsının gelişimiyle ilgili varsayımlarımızın çoğu temelsiz demektir. Örneğin, Taş Çağı'nda yaşamış atalarımızın bizden daha geri olmalarının gerektiği. Onlar da bizim kadar akıllı olabilirler. Çünkü, dünya konusundaki bilgimizin çoğu, kendi çabalarımızdan çok başkalarının deneyimlerinden kazanılmıştır. İnsan beyni evcilleştiğimiz için küçülmüş olabilir: “Evcilleştirme hayvanlarda küçük beyinlere yol açmakla kalmaz, aynı zamanda düşünme biçimlerini de değiştirir.”

“Çağcıl uygarlık, bir tür olarak birdenbire daha kavrayışlı hale geldiğimiz için ortaya çıkmadı, daha çok, evcilleşmenin bir yan ürünü olan bilgi paylaşımından miras edindiğimiz teknoloji ve bilgi birikimini geliştirmeyi öğrenmemiz sayesinde oluştu. Uzun çocukluk dönemi bilgiyi bir kuşaktan diğerine aktarmak için yararlıydı, ama başlangıçta evrimin bu yönde ilerlemesinin nedeni oymaktaki herkesle anlaşmayı öğrenebilmemizi sağlamaktı. Ortak zekânın gelişimine olanak sağlayan, birlikte uyum içinde yaşamayı öğrenme dürtüsü idi, tersi değil. Bilgiyi paylaşarak illa ki daha kavrayışlı değil ama daha eğitimli olduk.”
İnsan beyni, 20.000 yılı aşkın bir süredir hacminin bir tenis topu kadarını kaybetti: Tarihöncesinde yaşamış atalarımızın beyni bizim beynimizden büyüktü. Bu garip bir durum, çünkü evrimin büyük bölümünde insan beyni büyümüştü. Son aşamada gerçekleşen bu küçülme, bilim, eğitim ve teknolojinin ilerlemesiyle beynin de büyüyeceği varsayımına aykırı görünüyor: Zeki yaratıkların büyük beyinli olduğu düşüncesi yanlış olabilir.

Öte yandan, büyük beyinli hayvanların sorun çözmede daha başarılı olduğunu biliyoruz. Nitekim insan beyni, gövde büyüklüğüne göre olması beklenenden yedi kat daha büyüktür ve günümüzün karmaşık yaşamıyla baş edebilme yeteneğimiz, gittikçe daha akıllılaştığımız varsayımını doğruluyor. Ama, beynimizdeki küçülme, daha büyük beynin daha fazla zekâ anlamına geldiği ve bizim tarihöncesi atalarımızdan daha akıllı olduğumuz görüşüne aykırı düşüyor.

Bu durumda, insan zekâsının gelişimiyle ilgili varsayımlarımızın çoğu temelsiz demektir. Örneğin, Taş Çağı'nda yaşamış atalarımızın bizden daha geri olmalarının gerektiği. Onlar da bizim kadar akıllı olabilirler. Çünkü, dünya konusundaki bilgimizin çoğu, kendi çabalarımızdan çok başkalarının deneyimlerinden kazanılmıştır. İnsan beyni evcilleştiğimiz için küçülmüş olabilir: “Evcilleştirme hayvanlarda küçük beyinlere yol açmakla kalmaz, aynı zamanda düşünme biçimlerini de değiştirir.”

“Çağcıl uygarlık, bir tür olarak birdenbire daha kavrayışlı hale geldiğimiz için ortaya çıkmadı, daha çok, evcilleşmenin bir yan ürünü olan bilgi paylaşımından miras edindiğimiz teknoloji ve bilgi birikimini geliştirmeyi öğrenmemiz sayesinde oluştu. Uzun çocukluk dönemi bilgiyi bir kuşaktan diğerine aktarmak için yararlıydı, ama başlangıçta evrimin bu yönde ilerlemesinin nedeni oymaktaki herkesle anlaşmayı öğrenebilmemizi sağlamaktı. Ortak zekânın gelişimine olanak sağlayan, birlikte uyum içinde yaşamayı öğrenme dürtüsü idi, tersi değil. Bilgiyi paylaşarak illa ki daha kavrayışlı değil ama daha eğitimli olduk.”
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat