Elveda

Stok Kodu:
9786051068565
Sayfa Sayısı:
390
Basım Tarihi:
2014-01
Kategori:
%20 indirimli
165,00TL
132,00TL
9786051068565
378471
Elveda
Elveda
132.00

Artik vakit sabaha karsidir...Üsküdar Dogancilar semtinde sabahin alacakaranligi hüküm sürerken, Imrahor'a dogru sessizce yürümekte olan genç adami gören olmamistir. Salacak Sinanpasa Mahallesi'ndeki ahsap evlerinden usulca çikmis Semsipasa'ya dogru adimlarini atarken çekingendir, dalgindir. Mayis ayinin ikinci sabahidir. Kuzeyden gelen hafif rüzgârin etkisiyle sabahin serinligi vücudunu ürpertir... Ama o artik bunlarin farkinda bile degildir. Yürür, yürür ve daha nice yillar sonrasinda Imrahor Camii duvarinda biraz soluklanir. Sokaklarin yalnizligini sabah ezani sarar... Ellerini açip dua ettigini kimseler görmeyecektir.Nihayet sahile ulasir. Bogaz bütün coskusuyla kuzeyden Marmara'ya dogru selaleler gibi akip gitmektedir... Iste orada, yasamin son katre ölüm serbetini içmeye baslamistir.Elindeki torbayi hafifçe yere terk eder...Sevgiyle ve muhabbetle sarildigi esi Zeynep Hanim'a karsi ne diyecegini bilemeyecek bir bunalimla sarsilirken, beyni önüne geçemeyecegi bir tahribatin etkisinde, onu bu fani dünyadan çekip almaktadir. Oglu Muzaffer ve kizi Atifet gözlerinin önünden gitmeseler de, gögsünü yakan atesi, daglar kadar artan hasreti bastiran kendinden geçmislik içersinde, torbadakileri çikartmaya baslar. Sivil pardösüsünü de yere birakir...Pardösüsünün cebinde intihar etmekten baska çaresi kalmadigini anlatan iki mektubu vardir. Sonra bu dünyada geri birakacagi hiçbir hatira kalmamisçasina, Marmara'ya uzanan denize dogru yürümeye baslar... Sahilden kendini Bogaz'in akintilarina birakiverir. Zorlu sularin girdaplarinda kayboluncaya kadar…Gün agardiginda, sahilden geçenler oracikta terk edilmis bir pardösüyü, bir çift ayakkabiyi ve bir de hasir bastonu bulurlar. Meraklar yerini korkuya birakir ve gördüklerini bekçiye haber vererek, bir felaketin cereyan etmis olabilecegini anlatirlar!(Tanitim Bülteninden)

Artik vakit sabaha karsidir...Üsküdar Dogancilar semtinde sabahin alacakaranligi hüküm sürerken, Imrahor'a dogru sessizce yürümekte olan genç adami gören olmamistir. Salacak Sinanpasa Mahallesi'ndeki ahsap evlerinden usulca çikmis Semsipasa'ya dogru adimlarini atarken çekingendir, dalgindir. Mayis ayinin ikinci sabahidir. Kuzeyden gelen hafif rüzgârin etkisiyle sabahin serinligi vücudunu ürpertir... Ama o artik bunlarin farkinda bile degildir. Yürür, yürür ve daha nice yillar sonrasinda Imrahor Camii duvarinda biraz soluklanir. Sokaklarin yalnizligini sabah ezani sarar... Ellerini açip dua ettigini kimseler görmeyecektir.Nihayet sahile ulasir. Bogaz bütün coskusuyla kuzeyden Marmara'ya dogru selaleler gibi akip gitmektedir... Iste orada, yasamin son katre ölüm serbetini içmeye baslamistir.Elindeki torbayi hafifçe yere terk eder...Sevgiyle ve muhabbetle sarildigi esi Zeynep Hanim'a karsi ne diyecegini bilemeyecek bir bunalimla sarsilirken, beyni önüne geçemeyecegi bir tahribatin etkisinde, onu bu fani dünyadan çekip almaktadir. Oglu Muzaffer ve kizi Atifet gözlerinin önünden gitmeseler de, gögsünü yakan atesi, daglar kadar artan hasreti bastiran kendinden geçmislik içersinde, torbadakileri çikartmaya baslar. Sivil pardösüsünü de yere birakir...Pardösüsünün cebinde intihar etmekten baska çaresi kalmadigini anlatan iki mektubu vardir. Sonra bu dünyada geri birakacagi hiçbir hatira kalmamisçasina, Marmara'ya uzanan denize dogru yürümeye baslar... Sahilden kendini Bogaz'in akintilarina birakiverir. Zorlu sularin girdaplarinda kayboluncaya kadar…Gün agardiginda, sahilden geçenler oracikta terk edilmis bir pardösüyü, bir çift ayakkabiyi ve bir de hasir bastonu bulurlar. Meraklar yerini korkuya birakir ve gördüklerini bekçiye haber vererek, bir felaketin cereyan etmis olabilecegini anlatirlar!(Tanitim Bülteninden)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat