9789944105804
502155
https://www.tdedkitap.com/elestiri-sekuler-midir
Eleştiri Seküler midir?
180.00
“Bu orijinal ve provokatif kitap, siyasi sirinliklerin ötesine gecip, dini fark meselelerini açik yüreklilikle tartismak için bir davet. Akademik oldugu kadar angaje de olan bu çalisma modern kamusalliklarin insasinda, din ve sekülerizmin birbirine nasil dolandigini açimlayan, kamusal tartismanin seviyesini yükselten bir müdahale.”
-Veena Das, Johns Hopkins Üniversitesi
Sekülerizmin tüm vaizleri karikatürlerin sadece temsil oldugu, Islam'a saldirmadigini söylüyor. Müslümanlara çocuk muamelesi yaparak, bu ve benzeri olaylarin demokrasinin dogasinda oldugunu, elestirinin kamusalligin temelini olusturdugunu buyuruyorlar.
Bu kitabin basit bir sorusu var: karikatürlerden rencide olanlarin tecrübe ettikleri siddeti, liberal hukukun dünya tasavvuruna tercüme etmenin imkani var mi?
Bu hukukun Peygamber'in varligiyla temsillerini ayristiran felsefi kabulünü paylasmayanlarin yasadigi haksizligi, bu hukuk dili kavrayabilir mi?
Modernlige Müslümanlarin mi kafasi basmiyor yoksa sekülerizm kendi tarihsel süreçleri içerisinden devsirdigi rasyonelligin disini tahammül edilemez buldugundan Müslümanlari akil disi mi buluyor?
Danimarka karikatür kriziyle baslayan sürecte Islam dünyasindaki infialin seküler çevrelerce Müslümanlarin “elestiriyi hazmedememe”lerinin bir örnegi oldugu iddiasi masaya yatiriliyor. Akademide birçok atesli tartismayi beraberinde getiren kitap, bugün Charlie Hebdo olayi ve pesi sira yükselen Islamofobik tepkilerle birlikte daha güncel, çünkü karikatürler yasaklanmali mi, serbest mi olmali diye sormuyor. Bu kitabin basit bir cevabi yok, ne basitçe magduriyet edebiyati yapiliyor, ne de ‘Bati' zalim ilan ediliyor. Sarkiyatciligin tenkidinden, Avrupa'yi tasralastirdiktan, moderniteyi cogullastirdiktan sonra dahi sekülerizm, elestiri'nin temel referansi.
Edward Said'in seküler hümanizminden Habermas'in seküler kamusal alanina din, Aydinlanma'nin önyargilarindan ne kadar siyrilirsa siyrilsin yerini bilmesi gereken bir kavram olarak kaliyor. Talal Asad, Saba Mahmood ve Judith Butler farkli açilardan bu ‘israr'i inceliyor, dinin liberal-seküler nizamdaki yerini hangi yapilarin var ettigine ve yeniden ürettigine dikkat çekiyor.
Elinizdeki kitap elestiri kavramini sekülerizmin tekelinden kurtariyor, farkli epistemolojilerin karsilastiklarinda telif edemedikleri farkliliklarini nasil konusabileceklerine dair bir tartisma baslatiyor.
-Veena Das, Johns Hopkins Üniversitesi
Sekülerizmin tüm vaizleri karikatürlerin sadece temsil oldugu, Islam'a saldirmadigini söylüyor. Müslümanlara çocuk muamelesi yaparak, bu ve benzeri olaylarin demokrasinin dogasinda oldugunu, elestirinin kamusalligin temelini olusturdugunu buyuruyorlar.
Bu kitabin basit bir sorusu var: karikatürlerden rencide olanlarin tecrübe ettikleri siddeti, liberal hukukun dünya tasavvuruna tercüme etmenin imkani var mi?
Bu hukukun Peygamber'in varligiyla temsillerini ayristiran felsefi kabulünü paylasmayanlarin yasadigi haksizligi, bu hukuk dili kavrayabilir mi?
Modernlige Müslümanlarin mi kafasi basmiyor yoksa sekülerizm kendi tarihsel süreçleri içerisinden devsirdigi rasyonelligin disini tahammül edilemez buldugundan Müslümanlari akil disi mi buluyor?
Danimarka karikatür kriziyle baslayan sürecte Islam dünyasindaki infialin seküler çevrelerce Müslümanlarin “elestiriyi hazmedememe”lerinin bir örnegi oldugu iddiasi masaya yatiriliyor. Akademide birçok atesli tartismayi beraberinde getiren kitap, bugün Charlie Hebdo olayi ve pesi sira yükselen Islamofobik tepkilerle birlikte daha güncel, çünkü karikatürler yasaklanmali mi, serbest mi olmali diye sormuyor. Bu kitabin basit bir cevabi yok, ne basitçe magduriyet edebiyati yapiliyor, ne de ‘Bati' zalim ilan ediliyor. Sarkiyatciligin tenkidinden, Avrupa'yi tasralastirdiktan, moderniteyi cogullastirdiktan sonra dahi sekülerizm, elestiri'nin temel referansi.
Edward Said'in seküler hümanizminden Habermas'in seküler kamusal alanina din, Aydinlanma'nin önyargilarindan ne kadar siyrilirsa siyrilsin yerini bilmesi gereken bir kavram olarak kaliyor. Talal Asad, Saba Mahmood ve Judith Butler farkli açilardan bu ‘israr'i inceliyor, dinin liberal-seküler nizamdaki yerini hangi yapilarin var ettigine ve yeniden ürettigine dikkat çekiyor.
Elinizdeki kitap elestiri kavramini sekülerizmin tekelinden kurtariyor, farkli epistemolojilerin karsilastiklarinda telif edemedikleri farkliliklarini nasil konusabileceklerine dair bir tartisma baslatiyor.
“Bu orijinal ve provokatif kitap, siyasi sirinliklerin ötesine gecip, dini fark meselelerini açik yüreklilikle tartismak için bir davet. Akademik oldugu kadar angaje de olan bu çalisma modern kamusalliklarin insasinda, din ve sekülerizmin birbirine nasil dolandigini açimlayan, kamusal tartismanin seviyesini yükselten bir müdahale.”
-Veena Das, Johns Hopkins Üniversitesi
Sekülerizmin tüm vaizleri karikatürlerin sadece temsil oldugu, Islam'a saldirmadigini söylüyor. Müslümanlara çocuk muamelesi yaparak, bu ve benzeri olaylarin demokrasinin dogasinda oldugunu, elestirinin kamusalligin temelini olusturdugunu buyuruyorlar.
Bu kitabin basit bir sorusu var: karikatürlerden rencide olanlarin tecrübe ettikleri siddeti, liberal hukukun dünya tasavvuruna tercüme etmenin imkani var mi?
Bu hukukun Peygamber'in varligiyla temsillerini ayristiran felsefi kabulünü paylasmayanlarin yasadigi haksizligi, bu hukuk dili kavrayabilir mi?
Modernlige Müslümanlarin mi kafasi basmiyor yoksa sekülerizm kendi tarihsel süreçleri içerisinden devsirdigi rasyonelligin disini tahammül edilemez buldugundan Müslümanlari akil disi mi buluyor?
Danimarka karikatür kriziyle baslayan sürecte Islam dünyasindaki infialin seküler çevrelerce Müslümanlarin “elestiriyi hazmedememe”lerinin bir örnegi oldugu iddiasi masaya yatiriliyor. Akademide birçok atesli tartismayi beraberinde getiren kitap, bugün Charlie Hebdo olayi ve pesi sira yükselen Islamofobik tepkilerle birlikte daha güncel, çünkü karikatürler yasaklanmali mi, serbest mi olmali diye sormuyor. Bu kitabin basit bir cevabi yok, ne basitçe magduriyet edebiyati yapiliyor, ne de ‘Bati' zalim ilan ediliyor. Sarkiyatciligin tenkidinden, Avrupa'yi tasralastirdiktan, moderniteyi cogullastirdiktan sonra dahi sekülerizm, elestiri'nin temel referansi.
Edward Said'in seküler hümanizminden Habermas'in seküler kamusal alanina din, Aydinlanma'nin önyargilarindan ne kadar siyrilirsa siyrilsin yerini bilmesi gereken bir kavram olarak kaliyor. Talal Asad, Saba Mahmood ve Judith Butler farkli açilardan bu ‘israr'i inceliyor, dinin liberal-seküler nizamdaki yerini hangi yapilarin var ettigine ve yeniden ürettigine dikkat çekiyor.
Elinizdeki kitap elestiri kavramini sekülerizmin tekelinden kurtariyor, farkli epistemolojilerin karsilastiklarinda telif edemedikleri farkliliklarini nasil konusabileceklerine dair bir tartisma baslatiyor.
-Veena Das, Johns Hopkins Üniversitesi
Sekülerizmin tüm vaizleri karikatürlerin sadece temsil oldugu, Islam'a saldirmadigini söylüyor. Müslümanlara çocuk muamelesi yaparak, bu ve benzeri olaylarin demokrasinin dogasinda oldugunu, elestirinin kamusalligin temelini olusturdugunu buyuruyorlar.
Bu kitabin basit bir sorusu var: karikatürlerden rencide olanlarin tecrübe ettikleri siddeti, liberal hukukun dünya tasavvuruna tercüme etmenin imkani var mi?
Bu hukukun Peygamber'in varligiyla temsillerini ayristiran felsefi kabulünü paylasmayanlarin yasadigi haksizligi, bu hukuk dili kavrayabilir mi?
Modernlige Müslümanlarin mi kafasi basmiyor yoksa sekülerizm kendi tarihsel süreçleri içerisinden devsirdigi rasyonelligin disini tahammül edilemez buldugundan Müslümanlari akil disi mi buluyor?
Danimarka karikatür kriziyle baslayan sürecte Islam dünyasindaki infialin seküler çevrelerce Müslümanlarin “elestiriyi hazmedememe”lerinin bir örnegi oldugu iddiasi masaya yatiriliyor. Akademide birçok atesli tartismayi beraberinde getiren kitap, bugün Charlie Hebdo olayi ve pesi sira yükselen Islamofobik tepkilerle birlikte daha güncel, çünkü karikatürler yasaklanmali mi, serbest mi olmali diye sormuyor. Bu kitabin basit bir cevabi yok, ne basitçe magduriyet edebiyati yapiliyor, ne de ‘Bati' zalim ilan ediliyor. Sarkiyatciligin tenkidinden, Avrupa'yi tasralastirdiktan, moderniteyi cogullastirdiktan sonra dahi sekülerizm, elestiri'nin temel referansi.
Edward Said'in seküler hümanizminden Habermas'in seküler kamusal alanina din, Aydinlanma'nin önyargilarindan ne kadar siyrilirsa siyrilsin yerini bilmesi gereken bir kavram olarak kaliyor. Talal Asad, Saba Mahmood ve Judith Butler farkli açilardan bu ‘israr'i inceliyor, dinin liberal-seküler nizamdaki yerini hangi yapilarin var ettigine ve yeniden ürettigine dikkat çekiyor.
Elinizdeki kitap elestiri kavramini sekülerizmin tekelinden kurtariyor, farkli epistemolojilerin karsilastiklarinda telif edemedikleri farkliliklarini nasil konusabileceklerine dair bir tartisma baslatiyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.