Dönmeyi Düşünmediler

Stok Kodu:
9786055583613
Sayfa Sayısı:
392
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2015-01
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Kategori:
%20 indirimli
150,00TL
120,00TL
9786055583613
439970
Dönmeyi Düşünmediler
Dönmeyi Düşünmediler
120.00
Ne yazik ki Balkanlar'da günbegün çeteler gayelerine ulasiyordu. Koskoca Osmanli, Balkanlarda Müslüman Türk tebaasini bir avuç eskiyanin insafina terk etmisti. Ayrilikçi çetelerin gün geçmiyordu ki baskinsiz bir gecesi geçsin. Her gece gözlerine kestirdikleri birkaç köyü atese veriyor, masum insanlari katlediyor, namusu kirletilen iffet sahibi kizlar, kadinlar intihar ediyor, canlar gidiyor, ocaklar sönüyordu. Canini, malini kurtarmak isteyen Müslüman Türk, yüzyillardir yasadigi yerini yurdunu terk ediyor, kafileler hâlinde doguya dogru akin akin göç ediyordu. Yüzyillarin hatiralari artik çok gerilerde kaliyor, ak saçli nineler, ak sakalli dedeler yorgun gözlerle geride kalan hatiralarina bir daha, bir daha bakip derin derin ah çekiyorlardi. Zaten eskiyanin da yapmak istedigi buydu.
Eksi kirk dereceleri bulan siddetli ayazla birlikte askerlerin gözündeki yaslar donmaya baslamisti. Bu donma gözlerinin kör olmasina sebep olmustu. Arkadaslarina aglayan gözler donarak kör olmustu ama askerler bunun farkinda degillerdi. Onlar zifiri karanlikta ilerledikleri için kör olduklarini fark etmemislerdi. Zifiri karanlikta ilerledikçe ilerliyorlar ama bir türlü sabah olmuyor, aydinligi göremeyen gözler saatler ilerlemis olmasina ragmen hâlâ gecenin bitmedigini düsünüyordu. Bu kör ilerleyis saatlerce sürmüs olmasina ragmen ne yol bitiyor ne de gece bitiyordu. Bir ara Rifat Çavus bu ise bir anlam verememis, aradan uzun bir zaman geçmis olmasina ragmen hâlâ sabahin olmamasina sasip kalmisti. Sonra da kendi kendine; “Demek soguk gecelerin sabahi da geç oluyormus” diye mirildandi.
Yarbay Esat Bey, verilen görevi çok iyi anlamisti. Süvari alayi kiliçlarini çekerek dörtnala, âdeta uçarcasina söylenen yere kosuyordu. Savas kokusu alan atlar bile mutluluktan yelelerini ve kuyruklarini kabartmislardi. Anafartalar Köyünden geçerken düsman topçusunun dikkatini çekmislerdi. Ama onlarin umurunda bile degildi. Top atislariyla vurulan atlar yere kapaklaniyor, üzerindeki süvariler on-on bes metre ileri firliyor, düstügü yerden tekrar kalkarak elinde kilici kosmaya basliyordu.
Ne yazik ki Balkanlar'da günbegün çeteler gayelerine ulasiyordu. Koskoca Osmanli, Balkanlarda Müslüman Türk tebaasini bir avuç eskiyanin insafina terk etmisti. Ayrilikçi çetelerin gün geçmiyordu ki baskinsiz bir gecesi geçsin. Her gece gözlerine kestirdikleri birkaç köyü atese veriyor, masum insanlari katlediyor, namusu kirletilen iffet sahibi kizlar, kadinlar intihar ediyor, canlar gidiyor, ocaklar sönüyordu. Canini, malini kurtarmak isteyen Müslüman Türk, yüzyillardir yasadigi yerini yurdunu terk ediyor, kafileler hâlinde doguya dogru akin akin göç ediyordu. Yüzyillarin hatiralari artik çok gerilerde kaliyor, ak saçli nineler, ak sakalli dedeler yorgun gözlerle geride kalan hatiralarina bir daha, bir daha bakip derin derin ah çekiyorlardi. Zaten eskiyanin da yapmak istedigi buydu.
Eksi kirk dereceleri bulan siddetli ayazla birlikte askerlerin gözündeki yaslar donmaya baslamisti. Bu donma gözlerinin kör olmasina sebep olmustu. Arkadaslarina aglayan gözler donarak kör olmustu ama askerler bunun farkinda degillerdi. Onlar zifiri karanlikta ilerledikleri için kör olduklarini fark etmemislerdi. Zifiri karanlikta ilerledikçe ilerliyorlar ama bir türlü sabah olmuyor, aydinligi göremeyen gözler saatler ilerlemis olmasina ragmen hâlâ gecenin bitmedigini düsünüyordu. Bu kör ilerleyis saatlerce sürmüs olmasina ragmen ne yol bitiyor ne de gece bitiyordu. Bir ara Rifat Çavus bu ise bir anlam verememis, aradan uzun bir zaman geçmis olmasina ragmen hâlâ sabahin olmamasina sasip kalmisti. Sonra da kendi kendine; “Demek soguk gecelerin sabahi da geç oluyormus” diye mirildandi.
Yarbay Esat Bey, verilen görevi çok iyi anlamisti. Süvari alayi kiliçlarini çekerek dörtnala, âdeta uçarcasina söylenen yere kosuyordu. Savas kokusu alan atlar bile mutluluktan yelelerini ve kuyruklarini kabartmislardi. Anafartalar Köyünden geçerken düsman topçusunun dikkatini çekmislerdi. Ama onlarin umurunda bile degildi. Top atislariyla vurulan atlar yere kapaklaniyor, üzerindeki süvariler on-on bes metre ileri firliyor, düstügü yerden tekrar kalkarak elinde kilici kosmaya basliyordu.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat