Doğu'nun Uzun Hikayesi Türk Edebiyatında Mesnevi

Stok Kodu:
9786055227074
Sayfa Sayısı:
957
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013-01
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Kategori:
%20 indirimli
480,00TL
384,00TL
9786055227074
435496
Doğu'nun Uzun Hikayesi  Türk Edebiyatında Mesnevi
Doğu'nun Uzun Hikayesi Türk Edebiyatında Mesnevi
384.00
Türkler, Uygurlar döneminde temelini atip siirlerinde kullandiklar? ve “aa, bb, cc” seklinde kafiyelendirdikleri siir yapisiyla Arap edebiyatinda gördükleri mesnevî formu arasindaki paralellikten dolayi, bu tarz siiri hiç yabancilik çekmeden kullanmislar, hatta daha da gelistirip olgunlastirarak tam bir sentez olusturmuslardir. Bu da Türklerde mesnevî formunun Fars mesnevîlerinden degil, bizatihi Uygur dönemi Türk siiri ile Arap siirinden esinlenerek kullanilmis olabilecegini göstermektedir. Çünkü Islâmiyet'i kabul eden Türkler, ilk dönemlerde hem Araplarla daha çok içli disli olmuslar hem de onlarla birlikte ve yan yana yasamislardir. Abbâsî edebiyatinin olusmasina ise katki saglamislardir. Bunun yaninda kendi edebî geleneginde olan siir tarzina benzeyen bu formu Arap ve Fars edebiyatinda gören Türk dilli olup da Arapça ve Farsça siir söyleyen sâirler, buna zorluk çekmeden adapte olmuslar, Türkçenin yaninda Arapça ve Farsça çesitli mesnevîler de kaleme almislardir. Ayrica bu nazim seklinin gelisip tekâmüle ulasmasinda önemli katkilar saglamislardir. Nitekim her ne kadar Fars edebiyatinda tertip bakimindan yetkin ilk mesnevî Firdevsî tarafindan yazilmissa da onu sekil, vezin, tertip ve muhteva bakimindan mükemmel hâle getiren Türk asilli Genceli Nizâmî olmustur. Özellikle edebiyat nazariyecilerinin mesnevînin düzenlenis seklini belirlerken Nizâmî'nin ilk defa olusturdugu “hamse”sinde yer alan mesnevîlerine bakarak tespit etmeleri bunu göstermektedir. Ayni sekilde kendine “Hindistanli Türk (Türk-i Hindistânî)” diyen Emîr Hüsrev-i Dihlevî'nin de Hindistan cografyasinda kaleme aldigi mesnevîleriyle bu nazim sekline çesitli yenilikler sagladigi görülmektedir. Ayrica bu iki sâir; Türk, Fars ve Hind asilli sâirler üzerinde etkili olmus, eserleri örnek olarak alinmis ve birçok benzeri olusturulmaya çalisilmistir. Hatta özellikle Nizâmî'nin mesnevîlerinde konularina göre seçtigi vezinler de aynen kabul görmüstür. Bütün bunlar Türklerin edebî geleneklerinde var olmasindan dolayi asina olduklari mesnevî nazim sekline hiç zorluk çekmeden uyum sagladiklarini, onu Arapça, Farsça ve Türkçe kaleme aldiklari siirlerinde kullandiklarini, ona çesitli yenilikler getirerek hassaten Anadolu'da verilen örneklerle tam anlamiyla kendilestirdiklerini göstermektedir.
Türkler, Uygurlar döneminde temelini atip siirlerinde kullandiklar? ve “aa, bb, cc” seklinde kafiyelendirdikleri siir yapisiyla Arap edebiyatinda gördükleri mesnevî formu arasindaki paralellikten dolayi, bu tarz siiri hiç yabancilik çekmeden kullanmislar, hatta daha da gelistirip olgunlastirarak tam bir sentez olusturmuslardir. Bu da Türklerde mesnevî formunun Fars mesnevîlerinden degil, bizatihi Uygur dönemi Türk siiri ile Arap siirinden esinlenerek kullanilmis olabilecegini göstermektedir. Çünkü Islâmiyet'i kabul eden Türkler, ilk dönemlerde hem Araplarla daha çok içli disli olmuslar hem de onlarla birlikte ve yan yana yasamislardir. Abbâsî edebiyatinin olusmasina ise katki saglamislardir. Bunun yaninda kendi edebî geleneginde olan siir tarzina benzeyen bu formu Arap ve Fars edebiyatinda gören Türk dilli olup da Arapça ve Farsça siir söyleyen sâirler, buna zorluk çekmeden adapte olmuslar, Türkçenin yaninda Arapça ve Farsça çesitli mesnevîler de kaleme almislardir. Ayrica bu nazim seklinin gelisip tekâmüle ulasmasinda önemli katkilar saglamislardir. Nitekim her ne kadar Fars edebiyatinda tertip bakimindan yetkin ilk mesnevî Firdevsî tarafindan yazilmissa da onu sekil, vezin, tertip ve muhteva bakimindan mükemmel hâle getiren Türk asilli Genceli Nizâmî olmustur. Özellikle edebiyat nazariyecilerinin mesnevînin düzenlenis seklini belirlerken Nizâmî'nin ilk defa olusturdugu “hamse”sinde yer alan mesnevîlerine bakarak tespit etmeleri bunu göstermektedir. Ayni sekilde kendine “Hindistanli Türk (Türk-i Hindistânî)” diyen Emîr Hüsrev-i Dihlevî'nin de Hindistan cografyasinda kaleme aldigi mesnevîleriyle bu nazim sekline çesitli yenilikler sagladigi görülmektedir. Ayrica bu iki sâir; Türk, Fars ve Hind asilli sâirler üzerinde etkili olmus, eserleri örnek olarak alinmis ve birçok benzeri olusturulmaya çalisilmistir. Hatta özellikle Nizâmî'nin mesnevîlerinde konularina göre seçtigi vezinler de aynen kabul görmüstür. Bütün bunlar Türklerin edebî geleneklerinde var olmasindan dolayi asina olduklari mesnevî nazim sekline hiç zorluk çekmeden uyum sagladiklarini, onu Arapça, Farsça ve Türkçe kaleme aldiklari siirlerinde kullandiklarini, ona çesitli yenilikler getirerek hassaten Anadolu'da verilen örneklerle tam anlamiyla kendilestirdiklerini göstermektedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat