9786054787548
428355
https://www.tdedkitap.com/dinin-demokrasiyle-imtihani
Dinin Demokrasiyle İmtihanı
56.00
Tarih boyunca dini ve seküler otoriteler arasinda gerilimler olagelmistir. Buruma, farkli kültürlerde demokrasinin bu gerilimlerden ne yönde etkilendigini inceliyor.
Avrupa ve Amerika Birlesik Devletleri'nde Kilise ile devlet iliskilerinin, Çin ve Japonya'daki dini otoritenin ve Avrupa'da Islamin yol açtigi sorunlari ele alan Dinin Demokrasiyle Imtihani'nin merkezinde Tocqueville'in su sorusu yer aliyor: Demokratik toplumlari bir arada tutmak için, ifade özgürlügü ve oy verme hakki disinda neye ihtiyaç vardir? Hukukun üstünlügü yeterli midir, yoksa ortak degerlere, etige, ahlaka ihtiyacimiz var midir? Tüm bunlarda dinin rolü nedir; liberal demokrasi için destek mi yoksa köstek midir?
Dini ezme girisimlerinin, demokrasi getirmek yerine genellikle dini isyanlara ya da dini siddetin en kötü biçimleri kadar kanli siyasi kültlere yol açtigini hatirlatan Buruma, din ve demokrasinin nasil bir arada var olabilecegine iliskin önemli tespitlerde bulunuyor.
Amerika Birlesik Devletleri'nde iki dönem baskanlik yapan George W. Bush hidayete ermis bir Hiristiyandi; onu destekleyen güçlü evanjelik hareketin ise kilise ile devlet arasindaki ayrimi ortadan kaldirmayi hedefleyen bir grup oldugu bilinir. Avrupa'da sayilari giderek artan radikal Islamcilar, Islam'in liberal Bati demokrasisini zayiflattigina dair bir korku yaratmaktadir. Çoktanrili Asya'da bile, dinin devlet yapisina fazlasiyla yakindan bagli olmasi nedeniyle, bazi ülkelerde, özellikle de Çin'de demokrasi gelisememistir.
Ian Buruma, üç kitada din ve siyaset arasindaki gerilime objektif bir açidan yaklasan az sayida yazardan biri. Çok sayida güncel ve tarihsel örnekten yola çikan Buruma, demokrasinin islemesi için dini inanca dayandirilan siddetin durdurulmasi gerektigine dikkat çekiyor.
ABD ile Avrupa'yi karsilastiran Buruma, niçin çok sayida Amerikalinin –ve çok az sayida Avrupalinin- dini demokrasinin hizmetinde bir kurum olarak gördügünü soruyor. Çin ve Japonya örneklerine dönerek, yalnizca tek tanrili dinlerin seküler siyaset için sorun yarattigina iliskin yaygin inanca karsi çikiyor. Son olarak, çagdas Avrupa'da görülen radikal Islam olgusunu, Salman Rushdie'nin Seytan Ayetleri'nin yayimlandigi dönemde aldigi tehditlerden Theo van Gogh cinayetine uzanan farkli örneklerle gözden geçiriyor. Taraf tutmamaya özen gösteren Buruma, “Batili degerler”i savunanlar ile “çokkültürcü”ler arasindaki savasin sorunlu yönlerini göstererek, demokratik bir Avrupa Islaminin yaratilmasinin “zorunlu” oldugunu vurguluyor.
Kati müminleri de kati laikleri de tutumlarini gözden geçirmeye davet eden Din ve Demokrasi, din ile demokrasinin, ancak dini ve seküler otoritelerin kesin bir biçimde birbirinden ayrilmasi kosuluyla yan yana var olabilecegini kesin bir dille ortaya koyuyor.
“[Buruma] Ingiltere, Hollanda, Fransa, Çin, Japonya ve ABD örneklerinde siyaset ile inanç arasindaki iliskiye yakindan bakiyor. Amerika'daki dinî cosku, Fransa'daki hosgörüsüzlük, Japonya'da tanri inancinin bulunmamasi gibi kliselesmis görüslerin altinda yatan ironik durumlari ortaya koyarak el birligiyle yaratilmis streotipleri darmadagin ediyor. (…) Din ve Demokrasi çok genis bir bilgi birikimine dayaniyor. Buruma ele aldigi konuya büyük bir dikkat ve özenle yaklasiyor ve inceledigi malzemeden her derde deva bir reçete çikarmaya çalismiyor. (…) En önemlisi, Buruma, baskalarinin inançlarina saygi duymanin önemini vurgulayip, demokrasinin üstünlügünü israrla dile getirirken, kitabinda da ayni dengeli üslubu tutturmayi basariyor.”
- Peter Beinart, New York Times Book Review
“ABD'de ve Avrupa'da din-devlet iliskilerinin tarihini, Çin ve Japonya siyasetlerinde dinin rolünü ve Avrupa'da Islam'in güçlenisini inceleyen Buruma, farkli kültürlerde demokrasilerin dini ve seküler otoriteler arasindaki gerilimlerden nasil etkilendigini göstermeye çalisiyor. Özellikle, seküler ve liberal Avrupalilarin Islam karsitligi konusunda muhafazakarlarla nasil ortak zeminde bulustuklarina dair gözlemi dikkat çekici.”
- Publishers Weekly
Avrupa ve Amerika Birlesik Devletleri'nde Kilise ile devlet iliskilerinin, Çin ve Japonya'daki dini otoritenin ve Avrupa'da Islamin yol açtigi sorunlari ele alan Dinin Demokrasiyle Imtihani'nin merkezinde Tocqueville'in su sorusu yer aliyor: Demokratik toplumlari bir arada tutmak için, ifade özgürlügü ve oy verme hakki disinda neye ihtiyaç vardir? Hukukun üstünlügü yeterli midir, yoksa ortak degerlere, etige, ahlaka ihtiyacimiz var midir? Tüm bunlarda dinin rolü nedir; liberal demokrasi için destek mi yoksa köstek midir?
Dini ezme girisimlerinin, demokrasi getirmek yerine genellikle dini isyanlara ya da dini siddetin en kötü biçimleri kadar kanli siyasi kültlere yol açtigini hatirlatan Buruma, din ve demokrasinin nasil bir arada var olabilecegine iliskin önemli tespitlerde bulunuyor.
Amerika Birlesik Devletleri'nde iki dönem baskanlik yapan George W. Bush hidayete ermis bir Hiristiyandi; onu destekleyen güçlü evanjelik hareketin ise kilise ile devlet arasindaki ayrimi ortadan kaldirmayi hedefleyen bir grup oldugu bilinir. Avrupa'da sayilari giderek artan radikal Islamcilar, Islam'in liberal Bati demokrasisini zayiflattigina dair bir korku yaratmaktadir. Çoktanrili Asya'da bile, dinin devlet yapisina fazlasiyla yakindan bagli olmasi nedeniyle, bazi ülkelerde, özellikle de Çin'de demokrasi gelisememistir.
Ian Buruma, üç kitada din ve siyaset arasindaki gerilime objektif bir açidan yaklasan az sayida yazardan biri. Çok sayida güncel ve tarihsel örnekten yola çikan Buruma, demokrasinin islemesi için dini inanca dayandirilan siddetin durdurulmasi gerektigine dikkat çekiyor.
ABD ile Avrupa'yi karsilastiran Buruma, niçin çok sayida Amerikalinin –ve çok az sayida Avrupalinin- dini demokrasinin hizmetinde bir kurum olarak gördügünü soruyor. Çin ve Japonya örneklerine dönerek, yalnizca tek tanrili dinlerin seküler siyaset için sorun yarattigina iliskin yaygin inanca karsi çikiyor. Son olarak, çagdas Avrupa'da görülen radikal Islam olgusunu, Salman Rushdie'nin Seytan Ayetleri'nin yayimlandigi dönemde aldigi tehditlerden Theo van Gogh cinayetine uzanan farkli örneklerle gözden geçiriyor. Taraf tutmamaya özen gösteren Buruma, “Batili degerler”i savunanlar ile “çokkültürcü”ler arasindaki savasin sorunlu yönlerini göstererek, demokratik bir Avrupa Islaminin yaratilmasinin “zorunlu” oldugunu vurguluyor.
Kati müminleri de kati laikleri de tutumlarini gözden geçirmeye davet eden Din ve Demokrasi, din ile demokrasinin, ancak dini ve seküler otoritelerin kesin bir biçimde birbirinden ayrilmasi kosuluyla yan yana var olabilecegini kesin bir dille ortaya koyuyor.
“[Buruma] Ingiltere, Hollanda, Fransa, Çin, Japonya ve ABD örneklerinde siyaset ile inanç arasindaki iliskiye yakindan bakiyor. Amerika'daki dinî cosku, Fransa'daki hosgörüsüzlük, Japonya'da tanri inancinin bulunmamasi gibi kliselesmis görüslerin altinda yatan ironik durumlari ortaya koyarak el birligiyle yaratilmis streotipleri darmadagin ediyor. (…) Din ve Demokrasi çok genis bir bilgi birikimine dayaniyor. Buruma ele aldigi konuya büyük bir dikkat ve özenle yaklasiyor ve inceledigi malzemeden her derde deva bir reçete çikarmaya çalismiyor. (…) En önemlisi, Buruma, baskalarinin inançlarina saygi duymanin önemini vurgulayip, demokrasinin üstünlügünü israrla dile getirirken, kitabinda da ayni dengeli üslubu tutturmayi basariyor.”
- Peter Beinart, New York Times Book Review
“ABD'de ve Avrupa'da din-devlet iliskilerinin tarihini, Çin ve Japonya siyasetlerinde dinin rolünü ve Avrupa'da Islam'in güçlenisini inceleyen Buruma, farkli kültürlerde demokrasilerin dini ve seküler otoriteler arasindaki gerilimlerden nasil etkilendigini göstermeye çalisiyor. Özellikle, seküler ve liberal Avrupalilarin Islam karsitligi konusunda muhafazakarlarla nasil ortak zeminde bulustuklarina dair gözlemi dikkat çekici.”
- Publishers Weekly
Tarih boyunca dini ve seküler otoriteler arasinda gerilimler olagelmistir. Buruma, farkli kültürlerde demokrasinin bu gerilimlerden ne yönde etkilendigini inceliyor.
Avrupa ve Amerika Birlesik Devletleri'nde Kilise ile devlet iliskilerinin, Çin ve Japonya'daki dini otoritenin ve Avrupa'da Islamin yol açtigi sorunlari ele alan Dinin Demokrasiyle Imtihani'nin merkezinde Tocqueville'in su sorusu yer aliyor: Demokratik toplumlari bir arada tutmak için, ifade özgürlügü ve oy verme hakki disinda neye ihtiyaç vardir? Hukukun üstünlügü yeterli midir, yoksa ortak degerlere, etige, ahlaka ihtiyacimiz var midir? Tüm bunlarda dinin rolü nedir; liberal demokrasi için destek mi yoksa köstek midir?
Dini ezme girisimlerinin, demokrasi getirmek yerine genellikle dini isyanlara ya da dini siddetin en kötü biçimleri kadar kanli siyasi kültlere yol açtigini hatirlatan Buruma, din ve demokrasinin nasil bir arada var olabilecegine iliskin önemli tespitlerde bulunuyor.
Amerika Birlesik Devletleri'nde iki dönem baskanlik yapan George W. Bush hidayete ermis bir Hiristiyandi; onu destekleyen güçlü evanjelik hareketin ise kilise ile devlet arasindaki ayrimi ortadan kaldirmayi hedefleyen bir grup oldugu bilinir. Avrupa'da sayilari giderek artan radikal Islamcilar, Islam'in liberal Bati demokrasisini zayiflattigina dair bir korku yaratmaktadir. Çoktanrili Asya'da bile, dinin devlet yapisina fazlasiyla yakindan bagli olmasi nedeniyle, bazi ülkelerde, özellikle de Çin'de demokrasi gelisememistir.
Ian Buruma, üç kitada din ve siyaset arasindaki gerilime objektif bir açidan yaklasan az sayida yazardan biri. Çok sayida güncel ve tarihsel örnekten yola çikan Buruma, demokrasinin islemesi için dini inanca dayandirilan siddetin durdurulmasi gerektigine dikkat çekiyor.
ABD ile Avrupa'yi karsilastiran Buruma, niçin çok sayida Amerikalinin –ve çok az sayida Avrupalinin- dini demokrasinin hizmetinde bir kurum olarak gördügünü soruyor. Çin ve Japonya örneklerine dönerek, yalnizca tek tanrili dinlerin seküler siyaset için sorun yarattigina iliskin yaygin inanca karsi çikiyor. Son olarak, çagdas Avrupa'da görülen radikal Islam olgusunu, Salman Rushdie'nin Seytan Ayetleri'nin yayimlandigi dönemde aldigi tehditlerden Theo van Gogh cinayetine uzanan farkli örneklerle gözden geçiriyor. Taraf tutmamaya özen gösteren Buruma, “Batili degerler”i savunanlar ile “çokkültürcü”ler arasindaki savasin sorunlu yönlerini göstererek, demokratik bir Avrupa Islaminin yaratilmasinin “zorunlu” oldugunu vurguluyor.
Kati müminleri de kati laikleri de tutumlarini gözden geçirmeye davet eden Din ve Demokrasi, din ile demokrasinin, ancak dini ve seküler otoritelerin kesin bir biçimde birbirinden ayrilmasi kosuluyla yan yana var olabilecegini kesin bir dille ortaya koyuyor.
“[Buruma] Ingiltere, Hollanda, Fransa, Çin, Japonya ve ABD örneklerinde siyaset ile inanç arasindaki iliskiye yakindan bakiyor. Amerika'daki dinî cosku, Fransa'daki hosgörüsüzlük, Japonya'da tanri inancinin bulunmamasi gibi kliselesmis görüslerin altinda yatan ironik durumlari ortaya koyarak el birligiyle yaratilmis streotipleri darmadagin ediyor. (…) Din ve Demokrasi çok genis bir bilgi birikimine dayaniyor. Buruma ele aldigi konuya büyük bir dikkat ve özenle yaklasiyor ve inceledigi malzemeden her derde deva bir reçete çikarmaya çalismiyor. (…) En önemlisi, Buruma, baskalarinin inançlarina saygi duymanin önemini vurgulayip, demokrasinin üstünlügünü israrla dile getirirken, kitabinda da ayni dengeli üslubu tutturmayi basariyor.”
- Peter Beinart, New York Times Book Review
“ABD'de ve Avrupa'da din-devlet iliskilerinin tarihini, Çin ve Japonya siyasetlerinde dinin rolünü ve Avrupa'da Islam'in güçlenisini inceleyen Buruma, farkli kültürlerde demokrasilerin dini ve seküler otoriteler arasindaki gerilimlerden nasil etkilendigini göstermeye çalisiyor. Özellikle, seküler ve liberal Avrupalilarin Islam karsitligi konusunda muhafazakarlarla nasil ortak zeminde bulustuklarina dair gözlemi dikkat çekici.”
- Publishers Weekly
Avrupa ve Amerika Birlesik Devletleri'nde Kilise ile devlet iliskilerinin, Çin ve Japonya'daki dini otoritenin ve Avrupa'da Islamin yol açtigi sorunlari ele alan Dinin Demokrasiyle Imtihani'nin merkezinde Tocqueville'in su sorusu yer aliyor: Demokratik toplumlari bir arada tutmak için, ifade özgürlügü ve oy verme hakki disinda neye ihtiyaç vardir? Hukukun üstünlügü yeterli midir, yoksa ortak degerlere, etige, ahlaka ihtiyacimiz var midir? Tüm bunlarda dinin rolü nedir; liberal demokrasi için destek mi yoksa köstek midir?
Dini ezme girisimlerinin, demokrasi getirmek yerine genellikle dini isyanlara ya da dini siddetin en kötü biçimleri kadar kanli siyasi kültlere yol açtigini hatirlatan Buruma, din ve demokrasinin nasil bir arada var olabilecegine iliskin önemli tespitlerde bulunuyor.
Amerika Birlesik Devletleri'nde iki dönem baskanlik yapan George W. Bush hidayete ermis bir Hiristiyandi; onu destekleyen güçlü evanjelik hareketin ise kilise ile devlet arasindaki ayrimi ortadan kaldirmayi hedefleyen bir grup oldugu bilinir. Avrupa'da sayilari giderek artan radikal Islamcilar, Islam'in liberal Bati demokrasisini zayiflattigina dair bir korku yaratmaktadir. Çoktanrili Asya'da bile, dinin devlet yapisina fazlasiyla yakindan bagli olmasi nedeniyle, bazi ülkelerde, özellikle de Çin'de demokrasi gelisememistir.
Ian Buruma, üç kitada din ve siyaset arasindaki gerilime objektif bir açidan yaklasan az sayida yazardan biri. Çok sayida güncel ve tarihsel örnekten yola çikan Buruma, demokrasinin islemesi için dini inanca dayandirilan siddetin durdurulmasi gerektigine dikkat çekiyor.
ABD ile Avrupa'yi karsilastiran Buruma, niçin çok sayida Amerikalinin –ve çok az sayida Avrupalinin- dini demokrasinin hizmetinde bir kurum olarak gördügünü soruyor. Çin ve Japonya örneklerine dönerek, yalnizca tek tanrili dinlerin seküler siyaset için sorun yarattigina iliskin yaygin inanca karsi çikiyor. Son olarak, çagdas Avrupa'da görülen radikal Islam olgusunu, Salman Rushdie'nin Seytan Ayetleri'nin yayimlandigi dönemde aldigi tehditlerden Theo van Gogh cinayetine uzanan farkli örneklerle gözden geçiriyor. Taraf tutmamaya özen gösteren Buruma, “Batili degerler”i savunanlar ile “çokkültürcü”ler arasindaki savasin sorunlu yönlerini göstererek, demokratik bir Avrupa Islaminin yaratilmasinin “zorunlu” oldugunu vurguluyor.
Kati müminleri de kati laikleri de tutumlarini gözden geçirmeye davet eden Din ve Demokrasi, din ile demokrasinin, ancak dini ve seküler otoritelerin kesin bir biçimde birbirinden ayrilmasi kosuluyla yan yana var olabilecegini kesin bir dille ortaya koyuyor.
“[Buruma] Ingiltere, Hollanda, Fransa, Çin, Japonya ve ABD örneklerinde siyaset ile inanç arasindaki iliskiye yakindan bakiyor. Amerika'daki dinî cosku, Fransa'daki hosgörüsüzlük, Japonya'da tanri inancinin bulunmamasi gibi kliselesmis görüslerin altinda yatan ironik durumlari ortaya koyarak el birligiyle yaratilmis streotipleri darmadagin ediyor. (…) Din ve Demokrasi çok genis bir bilgi birikimine dayaniyor. Buruma ele aldigi konuya büyük bir dikkat ve özenle yaklasiyor ve inceledigi malzemeden her derde deva bir reçete çikarmaya çalismiyor. (…) En önemlisi, Buruma, baskalarinin inançlarina saygi duymanin önemini vurgulayip, demokrasinin üstünlügünü israrla dile getirirken, kitabinda da ayni dengeli üslubu tutturmayi basariyor.”
- Peter Beinart, New York Times Book Review
“ABD'de ve Avrupa'da din-devlet iliskilerinin tarihini, Çin ve Japonya siyasetlerinde dinin rolünü ve Avrupa'da Islam'in güçlenisini inceleyen Buruma, farkli kültürlerde demokrasilerin dini ve seküler otoriteler arasindaki gerilimlerden nasil etkilendigini göstermeye çalisiyor. Özellikle, seküler ve liberal Avrupalilarin Islam karsitligi konusunda muhafazakarlarla nasil ortak zeminde bulustuklarina dair gözlemi dikkat çekici.”
- Publishers Weekly
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.