9789758646593
497466
https://www.tdedkitap.com/din-sosyolojisi-ii
Din Sosyolojisi II
360.00
Sosyal davranis düzlemi mikro yapilari temsil ettiginde sosyal grup, makro yapiyi temsil ettiginde de toplum adini alir.
Sosyal yapi, sosyo-kültürel sahsiyetlerin bir hiyerarsik düzen içerisinde (tabaka ve siniflar halinde) bulunmasidir. Sosyo-kültürel kisiler toplumda statüleri ile temsil edilirler. Sosyal yapiyi bir toplum içerisinde ise anlamlandiran kültürdür. Kültürün merkezinde ise tarihi varlik alaninda hep din bulunmustur. Bu nedenle toplumlar anlasilmaya ve açiklanmaya çalisilirken öncelikle mensup olduklari dinin o toplumu nasil anlamlandirdigi arastirilir.
Her insanin fert olarak bir sosyal davranis düzleminde bir sosyo-kültürel kimligi vardir. Her seferinde o bu kimlikle toplumda bulunur. Bu kimlik onun ayni zamanda sosyo-kültürel sahsiyetini temsil eder.
Demek ki bizler, toplumun sosyo-kültürel sahsiyetleriyiz. Toplum bizim bu sahsiyetimize bir deger atfeder. Böylece bizler, bulundugumuz pozisyonda, rolümüzü ifa ederiz ve bir statü sahibi oluruz; toplumun bir üyesi olarak onu temsil ederiz.
Din-toplum iliskisi bir sosyal sistem meydana getiren toplum içerisinde gözlenir (fenomen olusturur). Sosyal sistem parçalardan olusan fonksiyonel bir bütündür. Bir parça bir baska bütünün parçasi oldugu gibi, her parçanin da kendine özgü bir yapisi vardir. Parçalar arasindaki uyum sistemin saglikli isledigini gösterir; uyumsuzluk ise problem olusturur. Demek ki bir toplumda din problemlerinden söz edildiginde, sistemin bir parçasi olan din ile parçalari ve bütünü arasindaki uyumsuzluktan dogan olay ve olgular kastedilmektedir.
Insanlik var oldukça din de var olacaktir.
Her seferinde din-toplum iliskileri, meraklilarini mesgul edecektir.
Meraklilar bu isi bilim adina yapiyorlarsa,
“Din Sosyologu'' sifatini tasirlar.
Sosyal yapi, sosyo-kültürel sahsiyetlerin bir hiyerarsik düzen içerisinde (tabaka ve siniflar halinde) bulunmasidir. Sosyo-kültürel kisiler toplumda statüleri ile temsil edilirler. Sosyal yapiyi bir toplum içerisinde ise anlamlandiran kültürdür. Kültürün merkezinde ise tarihi varlik alaninda hep din bulunmustur. Bu nedenle toplumlar anlasilmaya ve açiklanmaya çalisilirken öncelikle mensup olduklari dinin o toplumu nasil anlamlandirdigi arastirilir.
Her insanin fert olarak bir sosyal davranis düzleminde bir sosyo-kültürel kimligi vardir. Her seferinde o bu kimlikle toplumda bulunur. Bu kimlik onun ayni zamanda sosyo-kültürel sahsiyetini temsil eder.
Demek ki bizler, toplumun sosyo-kültürel sahsiyetleriyiz. Toplum bizim bu sahsiyetimize bir deger atfeder. Böylece bizler, bulundugumuz pozisyonda, rolümüzü ifa ederiz ve bir statü sahibi oluruz; toplumun bir üyesi olarak onu temsil ederiz.
Din-toplum iliskisi bir sosyal sistem meydana getiren toplum içerisinde gözlenir (fenomen olusturur). Sosyal sistem parçalardan olusan fonksiyonel bir bütündür. Bir parça bir baska bütünün parçasi oldugu gibi, her parçanin da kendine özgü bir yapisi vardir. Parçalar arasindaki uyum sistemin saglikli isledigini gösterir; uyumsuzluk ise problem olusturur. Demek ki bir toplumda din problemlerinden söz edildiginde, sistemin bir parçasi olan din ile parçalari ve bütünü arasindaki uyumsuzluktan dogan olay ve olgular kastedilmektedir.
Insanlik var oldukça din de var olacaktir.
Her seferinde din-toplum iliskileri, meraklilarini mesgul edecektir.
Meraklilar bu isi bilim adina yapiyorlarsa,
“Din Sosyologu'' sifatini tasirlar.
Sosyal davranis düzlemi mikro yapilari temsil ettiginde sosyal grup, makro yapiyi temsil ettiginde de toplum adini alir.
Sosyal yapi, sosyo-kültürel sahsiyetlerin bir hiyerarsik düzen içerisinde (tabaka ve siniflar halinde) bulunmasidir. Sosyo-kültürel kisiler toplumda statüleri ile temsil edilirler. Sosyal yapiyi bir toplum içerisinde ise anlamlandiran kültürdür. Kültürün merkezinde ise tarihi varlik alaninda hep din bulunmustur. Bu nedenle toplumlar anlasilmaya ve açiklanmaya çalisilirken öncelikle mensup olduklari dinin o toplumu nasil anlamlandirdigi arastirilir.
Her insanin fert olarak bir sosyal davranis düzleminde bir sosyo-kültürel kimligi vardir. Her seferinde o bu kimlikle toplumda bulunur. Bu kimlik onun ayni zamanda sosyo-kültürel sahsiyetini temsil eder.
Demek ki bizler, toplumun sosyo-kültürel sahsiyetleriyiz. Toplum bizim bu sahsiyetimize bir deger atfeder. Böylece bizler, bulundugumuz pozisyonda, rolümüzü ifa ederiz ve bir statü sahibi oluruz; toplumun bir üyesi olarak onu temsil ederiz.
Din-toplum iliskisi bir sosyal sistem meydana getiren toplum içerisinde gözlenir (fenomen olusturur). Sosyal sistem parçalardan olusan fonksiyonel bir bütündür. Bir parça bir baska bütünün parçasi oldugu gibi, her parçanin da kendine özgü bir yapisi vardir. Parçalar arasindaki uyum sistemin saglikli isledigini gösterir; uyumsuzluk ise problem olusturur. Demek ki bir toplumda din problemlerinden söz edildiginde, sistemin bir parçasi olan din ile parçalari ve bütünü arasindaki uyumsuzluktan dogan olay ve olgular kastedilmektedir.
Insanlik var oldukça din de var olacaktir.
Her seferinde din-toplum iliskileri, meraklilarini mesgul edecektir.
Meraklilar bu isi bilim adina yapiyorlarsa,
“Din Sosyologu'' sifatini tasirlar.
Sosyal yapi, sosyo-kültürel sahsiyetlerin bir hiyerarsik düzen içerisinde (tabaka ve siniflar halinde) bulunmasidir. Sosyo-kültürel kisiler toplumda statüleri ile temsil edilirler. Sosyal yapiyi bir toplum içerisinde ise anlamlandiran kültürdür. Kültürün merkezinde ise tarihi varlik alaninda hep din bulunmustur. Bu nedenle toplumlar anlasilmaya ve açiklanmaya çalisilirken öncelikle mensup olduklari dinin o toplumu nasil anlamlandirdigi arastirilir.
Her insanin fert olarak bir sosyal davranis düzleminde bir sosyo-kültürel kimligi vardir. Her seferinde o bu kimlikle toplumda bulunur. Bu kimlik onun ayni zamanda sosyo-kültürel sahsiyetini temsil eder.
Demek ki bizler, toplumun sosyo-kültürel sahsiyetleriyiz. Toplum bizim bu sahsiyetimize bir deger atfeder. Böylece bizler, bulundugumuz pozisyonda, rolümüzü ifa ederiz ve bir statü sahibi oluruz; toplumun bir üyesi olarak onu temsil ederiz.
Din-toplum iliskisi bir sosyal sistem meydana getiren toplum içerisinde gözlenir (fenomen olusturur). Sosyal sistem parçalardan olusan fonksiyonel bir bütündür. Bir parça bir baska bütünün parçasi oldugu gibi, her parçanin da kendine özgü bir yapisi vardir. Parçalar arasindaki uyum sistemin saglikli isledigini gösterir; uyumsuzluk ise problem olusturur. Demek ki bir toplumda din problemlerinden söz edildiginde, sistemin bir parçasi olan din ile parçalari ve bütünü arasindaki uyumsuzluktan dogan olay ve olgular kastedilmektedir.
Insanlik var oldukça din de var olacaktir.
Her seferinde din-toplum iliskileri, meraklilarini mesgul edecektir.
Meraklilar bu isi bilim adina yapiyorlarsa,
“Din Sosyologu'' sifatini tasirlar.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.