9789944159678
502767
https://www.tdedkitap.com/col-resimleri
Çöl Resimleri
64.00
Kendi bıraktığım izlerde yürümek gibi, şaşırtıcı, heyecan verici, bir o kadar da
varolanı daha derine iten, karmaşık ve hüzünlü bir duygu bu. Ceketimin
ceplerini, çekmecelerimi, cep telefonumu benden bağımsız karıştırıyorum.
Karıştırıyor muyum, hayır, bu duruma, kendimi aranıyorum, demek daha doğru olur..
Demek on bir gün önce, biletin üstündeki numaralı koltuklarda yan yana oturmuşuz.
O koskoca sinema salonunda, sazlıklardan esen rüzgarın taşıdığı yabanıl otların, içine
çeken kokusunu andıran parfümünü, incecik ve ebruli bir iplik gibi içimin
makarasına sarılışını, orada da duyuşum. Demek, bir sinema salonunda da başımı
döndüren o esrikliği yaşamışım.
varolanı daha derine iten, karmaşık ve hüzünlü bir duygu bu. Ceketimin
ceplerini, çekmecelerimi, cep telefonumu benden bağımsız karıştırıyorum.
Karıştırıyor muyum, hayır, bu duruma, kendimi aranıyorum, demek daha doğru olur..
Demek on bir gün önce, biletin üstündeki numaralı koltuklarda yan yana oturmuşuz.
O koskoca sinema salonunda, sazlıklardan esen rüzgarın taşıdığı yabanıl otların, içine
çeken kokusunu andıran parfümünü, incecik ve ebruli bir iplik gibi içimin
makarasına sarılışını, orada da duyuşum. Demek, bir sinema salonunda da başımı
döndüren o esrikliği yaşamışım.
Kendi bıraktığım izlerde yürümek gibi, şaşırtıcı, heyecan verici, bir o kadar da
varolanı daha derine iten, karmaşık ve hüzünlü bir duygu bu. Ceketimin
ceplerini, çekmecelerimi, cep telefonumu benden bağımsız karıştırıyorum.
Karıştırıyor muyum, hayır, bu duruma, kendimi aranıyorum, demek daha doğru olur..
Demek on bir gün önce, biletin üstündeki numaralı koltuklarda yan yana oturmuşuz.
O koskoca sinema salonunda, sazlıklardan esen rüzgarın taşıdığı yabanıl otların, içine
çeken kokusunu andıran parfümünü, incecik ve ebruli bir iplik gibi içimin
makarasına sarılışını, orada da duyuşum. Demek, bir sinema salonunda da başımı
döndüren o esrikliği yaşamışım.
varolanı daha derine iten, karmaşık ve hüzünlü bir duygu bu. Ceketimin
ceplerini, çekmecelerimi, cep telefonumu benden bağımsız karıştırıyorum.
Karıştırıyor muyum, hayır, bu duruma, kendimi aranıyorum, demek daha doğru olur..
Demek on bir gün önce, biletin üstündeki numaralı koltuklarda yan yana oturmuşuz.
O koskoca sinema salonunda, sazlıklardan esen rüzgarın taşıdığı yabanıl otların, içine
çeken kokusunu andıran parfümünü, incecik ve ebruli bir iplik gibi içimin
makarasına sarılışını, orada da duyuşum. Demek, bir sinema salonunda da başımı
döndüren o esrikliği yaşamışım.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.