9789754376081
481645
https://www.tdedkitap.com/bir-sehrin-bes-hali
Bir Şehrin Beş Hali
128.00
“Varligi, davranislari, sahsiyeti ve emegiyle bir sehri ziynetlendiren adamlardan biridir o. ““Her sey yerli yerinde olmali... titizligini bir sahsiyet rüknü haline getirmis hâliyle Âkif merhûmun,“ Sessiz yasadim, kim beni nerden bilecektir... misrâsiyla târif ediverdigi insanlardandir. Teklifsiz yaziyordu, sâdeydi, cümlelerinde kelimeleri bir agaç dali üzerinde duran yapraklar gibi tabiî ve güzeldi. Okunurken su gibi akiyor, mânâsi ve medlûlü seker gibi kolayca kana karisiveriyordu. Anliyordunuz ki bu adam yazmayi seviyor; “baskalari okusun, begensin, ismim duyulsun, takdir göreyim“ diye degil de bir bahçevanin çiçeklerini sulayip ayiklarken, bir ev haniminin ata yâdigâri pirinç tepsisini ogustururak parlatirken, bir sanatkârin çakiyla yumusak bir tahta parçasini yontarken hissettigi cinsten içe dönük bir lezzetle yaziyo... Zevkle, kolayca ve çabucak okuyuvereceginizi ümid ettigim yazilarin arkasindaki dekorda zâhiren bir Ortaanadolu sehrinin artik tarih olmus ince ayrintilari duruyor zanniyla yetinmek eksik kalir; bu yazilarin ardinda duran ana fikir, herc ü merc olmaya bir an kala sehirlerimize mânâ ve derinlik veren müsterek kültürün silinmeye yüz tutmas ama hâlâ okunakli fotografidir; bugün yeniden insâya çalisirken zorlandigimiz, gâhi zaman ümid kesip, “belki torunlarimizin torunu görür“ diye kahirlandigimiz bir birikimden bahsetmektedir yazar. Sehirler “tâs ü toprak âresinde“ yikilip yeniden biçimlenirken, unutulmasin diye kitabin sayfalari arasina sikistirdigimiz bir ayraç kâgididir bu kitap.“ Mevzu Sivas'ta geçiyor!“ (Tanitim Yazisindan)
“Varligi, davranislari, sahsiyeti ve emegiyle bir sehri ziynetlendiren adamlardan biridir o. ““Her sey yerli yerinde olmali... titizligini bir sahsiyet rüknü haline getirmis hâliyle Âkif merhûmun,“ Sessiz yasadim, kim beni nerden bilecektir... misrâsiyla târif ediverdigi insanlardandir. Teklifsiz yaziyordu, sâdeydi, cümlelerinde kelimeleri bir agaç dali üzerinde duran yapraklar gibi tabiî ve güzeldi. Okunurken su gibi akiyor, mânâsi ve medlûlü seker gibi kolayca kana karisiveriyordu. Anliyordunuz ki bu adam yazmayi seviyor; “baskalari okusun, begensin, ismim duyulsun, takdir göreyim“ diye degil de bir bahçevanin çiçeklerini sulayip ayiklarken, bir ev haniminin ata yâdigâri pirinç tepsisini ogustururak parlatirken, bir sanatkârin çakiyla yumusak bir tahta parçasini yontarken hissettigi cinsten içe dönük bir lezzetle yaziyo... Zevkle, kolayca ve çabucak okuyuvereceginizi ümid ettigim yazilarin arkasindaki dekorda zâhiren bir Ortaanadolu sehrinin artik tarih olmus ince ayrintilari duruyor zanniyla yetinmek eksik kalir; bu yazilarin ardinda duran ana fikir, herc ü merc olmaya bir an kala sehirlerimize mânâ ve derinlik veren müsterek kültürün silinmeye yüz tutmas ama hâlâ okunakli fotografidir; bugün yeniden insâya çalisirken zorlandigimiz, gâhi zaman ümid kesip, “belki torunlarimizin torunu görür“ diye kahirlandigimiz bir birikimden bahsetmektedir yazar. Sehirler “tâs ü toprak âresinde“ yikilip yeniden biçimlenirken, unutulmasin diye kitabin sayfalari arasina sikistirdigimiz bir ayraç kâgididir bu kitap.“ Mevzu Sivas'ta geçiyor!“ (Tanitim Yazisindan)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.