9786056882593
446597
https://www.tdedkitap.com/bari-soyup-verseydin
Bari Soyup Verseydin
40.00
Tanrı şakalaşmayı sever. İnsanoğlunda mizah zevkinin bulunması da hoşuna gider. Ancak kendisinin mizah anlayışı oldukça gariptir. Neye gülüp neye gülmediğini anlamak zordur. Daha doğrusu şöyle söylenmeli, onun güldükleri bizim genelde acımasız bulduklarımız olur. Bu hikayede de matematik tam da böyle işleyecek!
Aşırı mantıklı karakterimiz Selami, sabah gözünü açar açmaz avukat arkadaşı Ruhi'yi arayacak; kendisini on dört yıllık eşinden boşayıp, hamile olduğuna inandığı bir haftalık sevgilisiyle evlenebilmesini sağlamasını isteyecek. Avukat Ruhi, her sabah olduğu gibi o sabah da saat dokuzu on dört geçe ofisten içeriye girecek. Aslında dokuzu on iki geçe gelecek ancak yılların verdiği alışkanlıkla iki dakika daha kapının önünde bekleyip zili öyle çalacak. Niyeyse bu tip saçma prensipler edinmeyi mesleğinin bir parçası zanneden kahramanımız, ofise girerken de anahtar kullanmayacaktı. Hülasa her şey gayet normal başlayacak. Birazdan da neden arkadaşı olduğunu bilmediği arkadaşı Selami arayacak, her zamanki saatinde ofisinden içeri girecekti. Avukat Ruhi'nin yanında çalışan Hulki internette uzun zamandır konuştuğu kızla buluşacak. O da ne kız internetteki fotoğraflarından güzel! Tam tersi olmayacak mıydı, kusurlarını düzenlemelerle örtmek yerine paylaştığı fotoğraflardan çok daha güzel çıkacak. Ertesi sabah çapaklı gözlerle uyandığında buluşmada neler olduğunu hatırlayacak, bir an önce en yakın arkadaşı Hayri'yle konuşmak için büroya koşacak. Hayri'nin ise aklında tek bir soru olacak: “Belki Hulki salağı karper getirir.
Hikayenin aklıselim karakterleri Peri, Sevgi ve Mari ise ezelden beri değişmeyen şu soruyu soracak: “Kadın-erkek ilişkileri hep böyle mi?”
Nasıl yani? Kral ile kraliçe bile bir yerden sonra aynı sebeplerden ötürü mü tartışıyordu? Ya da Adem ile Havva? İlk insanlar da mağarada tartışırlarken aman komşular duymasın diyor muydu?
Yüzyıllardır çözülemedi bu konu. Psikanalistler, tarihçiler, felsefeciler, sosyologlar yani sizin anlayacağınız binbir alandan biliminsanları bu konuya kafa yordu. Ne sırrı çözülebildi ne de hikmeti. Ancak en çok edebiyatçılara yakıştı bu mesele. İşte karşınızda binbir bilinmeyenli denklemiyle kadın-erkek ilişkileri romanı. Yusuf Reha Alp her şeyin bir elmayla başladığı Bari Soyup Verseydin ile kadın-erkek ilişkilerinin efsunlu denklemine davet ediyor okurunu.
Aşırı mantıklı karakterimiz Selami, sabah gözünü açar açmaz avukat arkadaşı Ruhi'yi arayacak; kendisini on dört yıllık eşinden boşayıp, hamile olduğuna inandığı bir haftalık sevgilisiyle evlenebilmesini sağlamasını isteyecek. Avukat Ruhi, her sabah olduğu gibi o sabah da saat dokuzu on dört geçe ofisten içeriye girecek. Aslında dokuzu on iki geçe gelecek ancak yılların verdiği alışkanlıkla iki dakika daha kapının önünde bekleyip zili öyle çalacak. Niyeyse bu tip saçma prensipler edinmeyi mesleğinin bir parçası zanneden kahramanımız, ofise girerken de anahtar kullanmayacaktı. Hülasa her şey gayet normal başlayacak. Birazdan da neden arkadaşı olduğunu bilmediği arkadaşı Selami arayacak, her zamanki saatinde ofisinden içeri girecekti. Avukat Ruhi'nin yanında çalışan Hulki internette uzun zamandır konuştuğu kızla buluşacak. O da ne kız internetteki fotoğraflarından güzel! Tam tersi olmayacak mıydı, kusurlarını düzenlemelerle örtmek yerine paylaştığı fotoğraflardan çok daha güzel çıkacak. Ertesi sabah çapaklı gözlerle uyandığında buluşmada neler olduğunu hatırlayacak, bir an önce en yakın arkadaşı Hayri'yle konuşmak için büroya koşacak. Hayri'nin ise aklında tek bir soru olacak: “Belki Hulki salağı karper getirir.
Hikayenin aklıselim karakterleri Peri, Sevgi ve Mari ise ezelden beri değişmeyen şu soruyu soracak: “Kadın-erkek ilişkileri hep böyle mi?”
Nasıl yani? Kral ile kraliçe bile bir yerden sonra aynı sebeplerden ötürü mü tartışıyordu? Ya da Adem ile Havva? İlk insanlar da mağarada tartışırlarken aman komşular duymasın diyor muydu?
Yüzyıllardır çözülemedi bu konu. Psikanalistler, tarihçiler, felsefeciler, sosyologlar yani sizin anlayacağınız binbir alandan biliminsanları bu konuya kafa yordu. Ne sırrı çözülebildi ne de hikmeti. Ancak en çok edebiyatçılara yakıştı bu mesele. İşte karşınızda binbir bilinmeyenli denklemiyle kadın-erkek ilişkileri romanı. Yusuf Reha Alp her şeyin bir elmayla başladığı Bari Soyup Verseydin ile kadın-erkek ilişkilerinin efsunlu denklemine davet ediyor okurunu.
Tanrı şakalaşmayı sever. İnsanoğlunda mizah zevkinin bulunması da hoşuna gider. Ancak kendisinin mizah anlayışı oldukça gariptir. Neye gülüp neye gülmediğini anlamak zordur. Daha doğrusu şöyle söylenmeli, onun güldükleri bizim genelde acımasız bulduklarımız olur. Bu hikayede de matematik tam da böyle işleyecek!
Aşırı mantıklı karakterimiz Selami, sabah gözünü açar açmaz avukat arkadaşı Ruhi'yi arayacak; kendisini on dört yıllık eşinden boşayıp, hamile olduğuna inandığı bir haftalık sevgilisiyle evlenebilmesini sağlamasını isteyecek. Avukat Ruhi, her sabah olduğu gibi o sabah da saat dokuzu on dört geçe ofisten içeriye girecek. Aslında dokuzu on iki geçe gelecek ancak yılların verdiği alışkanlıkla iki dakika daha kapının önünde bekleyip zili öyle çalacak. Niyeyse bu tip saçma prensipler edinmeyi mesleğinin bir parçası zanneden kahramanımız, ofise girerken de anahtar kullanmayacaktı. Hülasa her şey gayet normal başlayacak. Birazdan da neden arkadaşı olduğunu bilmediği arkadaşı Selami arayacak, her zamanki saatinde ofisinden içeri girecekti. Avukat Ruhi'nin yanında çalışan Hulki internette uzun zamandır konuştuğu kızla buluşacak. O da ne kız internetteki fotoğraflarından güzel! Tam tersi olmayacak mıydı, kusurlarını düzenlemelerle örtmek yerine paylaştığı fotoğraflardan çok daha güzel çıkacak. Ertesi sabah çapaklı gözlerle uyandığında buluşmada neler olduğunu hatırlayacak, bir an önce en yakın arkadaşı Hayri'yle konuşmak için büroya koşacak. Hayri'nin ise aklında tek bir soru olacak: “Belki Hulki salağı karper getirir.
Hikayenin aklıselim karakterleri Peri, Sevgi ve Mari ise ezelden beri değişmeyen şu soruyu soracak: “Kadın-erkek ilişkileri hep böyle mi?”
Nasıl yani? Kral ile kraliçe bile bir yerden sonra aynı sebeplerden ötürü mü tartışıyordu? Ya da Adem ile Havva? İlk insanlar da mağarada tartışırlarken aman komşular duymasın diyor muydu?
Yüzyıllardır çözülemedi bu konu. Psikanalistler, tarihçiler, felsefeciler, sosyologlar yani sizin anlayacağınız binbir alandan biliminsanları bu konuya kafa yordu. Ne sırrı çözülebildi ne de hikmeti. Ancak en çok edebiyatçılara yakıştı bu mesele. İşte karşınızda binbir bilinmeyenli denklemiyle kadın-erkek ilişkileri romanı. Yusuf Reha Alp her şeyin bir elmayla başladığı Bari Soyup Verseydin ile kadın-erkek ilişkilerinin efsunlu denklemine davet ediyor okurunu.
Aşırı mantıklı karakterimiz Selami, sabah gözünü açar açmaz avukat arkadaşı Ruhi'yi arayacak; kendisini on dört yıllık eşinden boşayıp, hamile olduğuna inandığı bir haftalık sevgilisiyle evlenebilmesini sağlamasını isteyecek. Avukat Ruhi, her sabah olduğu gibi o sabah da saat dokuzu on dört geçe ofisten içeriye girecek. Aslında dokuzu on iki geçe gelecek ancak yılların verdiği alışkanlıkla iki dakika daha kapının önünde bekleyip zili öyle çalacak. Niyeyse bu tip saçma prensipler edinmeyi mesleğinin bir parçası zanneden kahramanımız, ofise girerken de anahtar kullanmayacaktı. Hülasa her şey gayet normal başlayacak. Birazdan da neden arkadaşı olduğunu bilmediği arkadaşı Selami arayacak, her zamanki saatinde ofisinden içeri girecekti. Avukat Ruhi'nin yanında çalışan Hulki internette uzun zamandır konuştuğu kızla buluşacak. O da ne kız internetteki fotoğraflarından güzel! Tam tersi olmayacak mıydı, kusurlarını düzenlemelerle örtmek yerine paylaştığı fotoğraflardan çok daha güzel çıkacak. Ertesi sabah çapaklı gözlerle uyandığında buluşmada neler olduğunu hatırlayacak, bir an önce en yakın arkadaşı Hayri'yle konuşmak için büroya koşacak. Hayri'nin ise aklında tek bir soru olacak: “Belki Hulki salağı karper getirir.
Hikayenin aklıselim karakterleri Peri, Sevgi ve Mari ise ezelden beri değişmeyen şu soruyu soracak: “Kadın-erkek ilişkileri hep böyle mi?”
Nasıl yani? Kral ile kraliçe bile bir yerden sonra aynı sebeplerden ötürü mü tartışıyordu? Ya da Adem ile Havva? İlk insanlar da mağarada tartışırlarken aman komşular duymasın diyor muydu?
Yüzyıllardır çözülemedi bu konu. Psikanalistler, tarihçiler, felsefeciler, sosyologlar yani sizin anlayacağınız binbir alandan biliminsanları bu konuya kafa yordu. Ne sırrı çözülebildi ne de hikmeti. Ancak en çok edebiyatçılara yakıştı bu mesele. İşte karşınızda binbir bilinmeyenli denklemiyle kadın-erkek ilişkileri romanı. Yusuf Reha Alp her şeyin bir elmayla başladığı Bari Soyup Verseydin ile kadın-erkek ilişkilerinin efsunlu denklemine davet ediyor okurunu.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.