9789750843143
460277
https://www.tdedkitap.com/bagisla-onlari
Bağışla Onları
14.07
Daha çocukken bir şeyler umdu o; hep bir şeyler bekledi,
bir şeyler kurdu.
Kavgalar, kaygılar, umutlar, yolculuklar, zaferler, aşklar
ve yanızlık... Bir tiyatro adamının kişiliğinde, Meşrutiyet
yıllarından bugünlere, Türk tiyatrosunun ve sinemasının
gerçek insanları, gerçek hikâyeleri: Her geçen gün daha
da artan, her yenilginin ardından daha da bilenen bir
tutkunun peşinde, zamana, mekâna, sevdaya ve hatta
coğrafyaya meydan okuyan bir sahne insanının yaşamı,
hatırasını dillendiren dostlarının, meslektaşlarının ve
ailesinin serüvenine de ışık tutuyor. Farklı türlerdeki
eserleriyle 1950 kuşağının önemli kalemlerinden biri olan
Tarık Dursun K., ışıkların henüz yanmadığı ya da biraz
önce söndüğü o zaman diliminine götürüyor okurunu;
oyunun başladığı yere, sahnenin gerisine.
Sıradanlığı kabul etmeyecekti, hırslıydı, tutkuluydu,
düşseverdi. Kendince değil, kendine değil, herkese; eğriye
doğruya, güzele çirkine, gence ihtiyara, kadına erkeğe,
okumuşa okumamışa; yeni, bilinmedik, tanınmadık; içine
girdiklerinde önce yadırgayacakları ama sonra sonra hoşlanıp
mutlaka mutlu olacakları, yeniden biçimlenip yeniden
kişiliklenecekleri bir dünya kuracaktı
bir şeyler kurdu.
Kavgalar, kaygılar, umutlar, yolculuklar, zaferler, aşklar
ve yanızlık... Bir tiyatro adamının kişiliğinde, Meşrutiyet
yıllarından bugünlere, Türk tiyatrosunun ve sinemasının
gerçek insanları, gerçek hikâyeleri: Her geçen gün daha
da artan, her yenilginin ardından daha da bilenen bir
tutkunun peşinde, zamana, mekâna, sevdaya ve hatta
coğrafyaya meydan okuyan bir sahne insanının yaşamı,
hatırasını dillendiren dostlarının, meslektaşlarının ve
ailesinin serüvenine de ışık tutuyor. Farklı türlerdeki
eserleriyle 1950 kuşağının önemli kalemlerinden biri olan
Tarık Dursun K., ışıkların henüz yanmadığı ya da biraz
önce söndüğü o zaman diliminine götürüyor okurunu;
oyunun başladığı yere, sahnenin gerisine.
Sıradanlığı kabul etmeyecekti, hırslıydı, tutkuluydu,
düşseverdi. Kendince değil, kendine değil, herkese; eğriye
doğruya, güzele çirkine, gence ihtiyara, kadına erkeğe,
okumuşa okumamışa; yeni, bilinmedik, tanınmadık; içine
girdiklerinde önce yadırgayacakları ama sonra sonra hoşlanıp
mutlaka mutlu olacakları, yeniden biçimlenip yeniden
kişiliklenecekleri bir dünya kuracaktı
Daha çocukken bir şeyler umdu o; hep bir şeyler bekledi,
bir şeyler kurdu.
Kavgalar, kaygılar, umutlar, yolculuklar, zaferler, aşklar
ve yanızlık... Bir tiyatro adamının kişiliğinde, Meşrutiyet
yıllarından bugünlere, Türk tiyatrosunun ve sinemasının
gerçek insanları, gerçek hikâyeleri: Her geçen gün daha
da artan, her yenilginin ardından daha da bilenen bir
tutkunun peşinde, zamana, mekâna, sevdaya ve hatta
coğrafyaya meydan okuyan bir sahne insanının yaşamı,
hatırasını dillendiren dostlarının, meslektaşlarının ve
ailesinin serüvenine de ışık tutuyor. Farklı türlerdeki
eserleriyle 1950 kuşağının önemli kalemlerinden biri olan
Tarık Dursun K., ışıkların henüz yanmadığı ya da biraz
önce söndüğü o zaman diliminine götürüyor okurunu;
oyunun başladığı yere, sahnenin gerisine.
Sıradanlığı kabul etmeyecekti, hırslıydı, tutkuluydu,
düşseverdi. Kendince değil, kendine değil, herkese; eğriye
doğruya, güzele çirkine, gence ihtiyara, kadına erkeğe,
okumuşa okumamışa; yeni, bilinmedik, tanınmadık; içine
girdiklerinde önce yadırgayacakları ama sonra sonra hoşlanıp
mutlaka mutlu olacakları, yeniden biçimlenip yeniden
kişiliklenecekleri bir dünya kuracaktı
bir şeyler kurdu.
Kavgalar, kaygılar, umutlar, yolculuklar, zaferler, aşklar
ve yanızlık... Bir tiyatro adamının kişiliğinde, Meşrutiyet
yıllarından bugünlere, Türk tiyatrosunun ve sinemasının
gerçek insanları, gerçek hikâyeleri: Her geçen gün daha
da artan, her yenilginin ardından daha da bilenen bir
tutkunun peşinde, zamana, mekâna, sevdaya ve hatta
coğrafyaya meydan okuyan bir sahne insanının yaşamı,
hatırasını dillendiren dostlarının, meslektaşlarının ve
ailesinin serüvenine de ışık tutuyor. Farklı türlerdeki
eserleriyle 1950 kuşağının önemli kalemlerinden biri olan
Tarık Dursun K., ışıkların henüz yanmadığı ya da biraz
önce söndüğü o zaman diliminine götürüyor okurunu;
oyunun başladığı yere, sahnenin gerisine.
Sıradanlığı kabul etmeyecekti, hırslıydı, tutkuluydu,
düşseverdi. Kendince değil, kendine değil, herkese; eğriye
doğruya, güzele çirkine, gence ihtiyara, kadına erkeğe,
okumuşa okumamışa; yeni, bilinmedik, tanınmadık; içine
girdiklerinde önce yadırgayacakları ama sonra sonra hoşlanıp
mutlaka mutlu olacakları, yeniden biçimlenip yeniden
kişiliklenecekleri bir dünya kuracaktı
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.