9789752959477
474312
https://www.tdedkitap.com/avrupa-birligi-rekabet-hukuku-ve-politikasi
Avrupa Birliği Rekabet Hukuku ve Politikası
54.40
Rekabet; bireyleri, toplumlari ve devletleri daha fazla üretmeye, daha çok çalismaya tesvik eden en önemli unsurdur. Rekabetin olmadigi toplumlar rehavete, atalete ve duraganliga sürüklenirler. Ancak haksiz, kuralsiz ve vahsi rekabet tesebbüsleri, toplumlari ve devletleri yok olma noktasina götürecek zararlar verebilir. Isbirligi ise kavram olarak temelde ekonomik ve siyasi bakimdan olumlu sonuçlar dogurmasina ragmen, ekonomik bakimdan yikici, rakiplerini piyasadan silici, rakiplerin piyasa girislerini engelleyici isbirligi modellerini içermesi hâlinde üreticilerin, tüketicilerin, genel olarak tüm toplumun ve devletin aleyhine sonuçlar dogurabilir. Siyasi anlamda da 1.ve 2. Dünya Savaslari öncesi devletler arasi ittifaklar kurmak yoluyla yapilan isbirlikleri de dünya savaslarinin çikmalarina neden olmustur. Dolayisiyla ekonomik anlamda ölçek ekonomilerinin avantajlarindan yararlanmak, hizli ekonomik büyümeyi saglamak, sürekli bir refah artis ivmesini yakalamak, verimliligi, kârliligi, kaliteyi artirmak, tüketici refahini ön planda tutmak, maliyetleri ve fiyatlari düsürmek, tedarik-lojistik-stok-depolama-ulasim-reklam vb. hizmetleri kolaylastirmak ve hizlandirmak, hammadde tedarikinden nihai tüketiciye olan üretim zincirini saglamlastirmak ve son tüketiciye daha ucuz, daha kaliteli, çevreyi kirletmeyen ve kalite standartlarina uygun mal ve hizmet sunmaya yarayan tesebbüsler arasi isbirlikleri; eger belirli kurallara baglanip, denetlenmezse (regülasyon) beklendiginden daha büyük ekonomik zararlara neden olabilmektedir. Küresellesme çaginda ülkeler arasinda üretim faktörleri olan mallar, hizmetler, kisiler ve özellikle de sermayenin serbest dolasimi sayesinde ölçek ekonomilerinden yararlanma olanaklari ve tesebbüsler arasinda Birlesme ve Devralma (M&A) islemleri çok artmistir. Dünya çapinda ekonomik ve ticari iliskilerde devletlerin önemi azalmis, bunun yerine uluslararasi ekonomik örgütler ve Çok Uluslu Sirketler (ÇUS) ön plana çikmislardir. ÇUS'larin dogrudan yabanci sermaye yatirimlari, ortak girisim (joint venture) ve birlesmeler (mergers) yoluyla tekelleserek veya karteller olusturarak dünya pazarlarini ellerine geçirmeleri ancak AB, OECD, DTÖ, UNCTAD gibi uluslarüstü ve uluslararasi örgütlerle devletlerin ayni hükümleri içeren uluslararasi rekabet kurallariyla önlenebilmektedir. Böylece “adil” ve serbest bir uluslararasi ticaret ortami olusmakta, bütün devletler bu sayede küresellesmenin (globalization) nimetlerinden yararlanarak iktisadi kalkinma ve toplumsal refah artisi saglamaktadirlar. Günümüzde devletler arasinda ekonomik ve siyasi birlesmenin en basarili örnegi AB'dir. 2. Dünya Savasi'ndan iktisadî, sosyal, siyasî ve askerî bakimdan enkaz hâlinde çikan Avrupa ülkeleri, AB çatisi altinda ekonomik ve siyasî entegrasyon olusturarak 50 yil gibi devletlerin yasaminda çok kisa bir sürede Dünya çapinda ekonomik ve siyasi bir dev hâline gelmislerdir. Iste uluslarüstü (supra-national) nitelikli bu AB entegrasyonunun ana motoru “AB Ortak Rekabet Politikasi”dir. AB'nin; Ticaret, Sanayi (KOBI ve Girisimcilik), Ulastirma, Enerji, Çevre, Telekomünikasyon, Sosyal, Dis ve Güvenlik gibi birçok “Ortak” yani üye ülkelerin egemenlik yetkileri üstünde dogrudan Brüksel tarafindan alinan ve AB'ye üye bütün ülkeler tarafindan uygulanmasi zorunlu politikalari olmasina ragmen “Rekabet” politikasi, en önemli politikasi olarak AB Entegrasyonunun tutkal veya lehim fonksiyonunu görmektedir.
Rekabet; bireyleri, toplumlari ve devletleri daha fazla üretmeye, daha çok çalismaya tesvik eden en önemli unsurdur. Rekabetin olmadigi toplumlar rehavete, atalete ve duraganliga sürüklenirler. Ancak haksiz, kuralsiz ve vahsi rekabet tesebbüsleri, toplumlari ve devletleri yok olma noktasina götürecek zararlar verebilir. Isbirligi ise kavram olarak temelde ekonomik ve siyasi bakimdan olumlu sonuçlar dogurmasina ragmen, ekonomik bakimdan yikici, rakiplerini piyasadan silici, rakiplerin piyasa girislerini engelleyici isbirligi modellerini içermesi hâlinde üreticilerin, tüketicilerin, genel olarak tüm toplumun ve devletin aleyhine sonuçlar dogurabilir. Siyasi anlamda da 1.ve 2. Dünya Savaslari öncesi devletler arasi ittifaklar kurmak yoluyla yapilan isbirlikleri de dünya savaslarinin çikmalarina neden olmustur. Dolayisiyla ekonomik anlamda ölçek ekonomilerinin avantajlarindan yararlanmak, hizli ekonomik büyümeyi saglamak, sürekli bir refah artis ivmesini yakalamak, verimliligi, kârliligi, kaliteyi artirmak, tüketici refahini ön planda tutmak, maliyetleri ve fiyatlari düsürmek, tedarik-lojistik-stok-depolama-ulasim-reklam vb. hizmetleri kolaylastirmak ve hizlandirmak, hammadde tedarikinden nihai tüketiciye olan üretim zincirini saglamlastirmak ve son tüketiciye daha ucuz, daha kaliteli, çevreyi kirletmeyen ve kalite standartlarina uygun mal ve hizmet sunmaya yarayan tesebbüsler arasi isbirlikleri; eger belirli kurallara baglanip, denetlenmezse (regülasyon) beklendiginden daha büyük ekonomik zararlara neden olabilmektedir. Küresellesme çaginda ülkeler arasinda üretim faktörleri olan mallar, hizmetler, kisiler ve özellikle de sermayenin serbest dolasimi sayesinde ölçek ekonomilerinden yararlanma olanaklari ve tesebbüsler arasinda Birlesme ve Devralma (M&A) islemleri çok artmistir. Dünya çapinda ekonomik ve ticari iliskilerde devletlerin önemi azalmis, bunun yerine uluslararasi ekonomik örgütler ve Çok Uluslu Sirketler (ÇUS) ön plana çikmislardir. ÇUS'larin dogrudan yabanci sermaye yatirimlari, ortak girisim (joint venture) ve birlesmeler (mergers) yoluyla tekelleserek veya karteller olusturarak dünya pazarlarini ellerine geçirmeleri ancak AB, OECD, DTÖ, UNCTAD gibi uluslarüstü ve uluslararasi örgütlerle devletlerin ayni hükümleri içeren uluslararasi rekabet kurallariyla önlenebilmektedir. Böylece “adil” ve serbest bir uluslararasi ticaret ortami olusmakta, bütün devletler bu sayede küresellesmenin (globalization) nimetlerinden yararlanarak iktisadi kalkinma ve toplumsal refah artisi saglamaktadirlar. Günümüzde devletler arasinda ekonomik ve siyasi birlesmenin en basarili örnegi AB'dir. 2. Dünya Savasi'ndan iktisadî, sosyal, siyasî ve askerî bakimdan enkaz hâlinde çikan Avrupa ülkeleri, AB çatisi altinda ekonomik ve siyasî entegrasyon olusturarak 50 yil gibi devletlerin yasaminda çok kisa bir sürede Dünya çapinda ekonomik ve siyasi bir dev hâline gelmislerdir. Iste uluslarüstü (supra-national) nitelikli bu AB entegrasyonunun ana motoru “AB Ortak Rekabet Politikasi”dir. AB'nin; Ticaret, Sanayi (KOBI ve Girisimcilik), Ulastirma, Enerji, Çevre, Telekomünikasyon, Sosyal, Dis ve Güvenlik gibi birçok “Ortak” yani üye ülkelerin egemenlik yetkileri üstünde dogrudan Brüksel tarafindan alinan ve AB'ye üye bütün ülkeler tarafindan uygulanmasi zorunlu politikalari olmasina ragmen “Rekabet” politikasi, en önemli politikasi olarak AB Entegrasyonunun tutkal veya lehim fonksiyonunu görmektedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.