Akdeniz - Dünya Klasikleri

Stok Kodu:
9786051557335
Sayfa Sayısı:
208
Baskı:
4
Basım Tarihi:
2018-01
Çeviren:
Belma Aksun
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%20 indirimli
190,00TL
152,00TL
1 adet mevcut
9786051557335
383396
Akdeniz - Dünya Klasikleri
Akdeniz - Dünya Klasikleri
152.00
Dünya Klasikleri serileri içinde belki de en fazla ihmal edilen yazarlardan biridir Panait Istrati. Herkesin Dostoyevski'den, Tolstoy'dan, Balzac'tan hiç olmazsa birkaç kitap ismi sayabildiği bugün, Panait Istrati maalesef samimiyetine, insana olan güvenine ve umuduna nispetle aynı ölçüde tanınmıyor. Belma Aksun'un enfes Türkçesiyle okurlarımızla buluşturduğumuz Akdeniz romanı hakkında bakın Istrati'nin kendisi neler diyor: Neden iyiliğin kötülüğe galebe çalması konusunda bu kadar duyarlıyız? Neden namussuzun yenik düşmesinden sevinç duyarız? Çünkü iyi olarak doğmuşuzdur. Ama bu zafer ve bu yenilgi insanlara romanlarda, tiyatroda ve ekranlarda değil yaşanan hayatta kanıtlanmalıdır. İşte pek nadiren, binde bir yapılan budur. Nadiren yapılmasının iki sebebi vardır: Her ne kadar insan, öncelikle iyi olarak dünyaya gelmişse de aynı zamanda kendini beğenmiş, kibirli, bencil bir yaratıktır da. Hayatta cömertçe davranmak çok zor olduğundan, insanların büyük çoğunluğu tamamen aksi yönde hareket eder. Oysa benim hayatım boyunca çok acılı bir hayattı bu elimden geldiğince en eksiksiz olarak yaptığım yegâne eylem, bu zorluğu yenmek yani cömertçe davranmak olmuştur. Evet, hayatımın en ufak bir soğuk algınlığının insafına kaldığı bugün, evet herkesin önünde, açıkça şunu söyleyebilirim: Hayatımı arayıp tarayın, onda benim aleyhimde istediğiniz her şeyi bulursunuz ama insanlığa felaket getiren o kusuru; bencilliği bulamazsınız. Benim Adrien Zograffi'm budur işte. Adrien, söz gelimi cömertçe, mertçe yaşayabilmek ya da yaşamak zorunda olmak için ille de umursamaz ya da erdemli olmak gerekmediğini kanıtlar. Zira cömertlik, mertlik, ruhu bencillikten daha fazla tatmin eder, haz verir. Hayat, evrensel acıların ortasında sefalete karşı sadece güvende olunduğu, ya da bugünkü kıyamet ortamında artistlerin, ahlakçıların çoğu gibi, muhteşem bir villada, etrafı güzel kadınlar, dalkavuk dostlar, süper limuzinler, güzel köpeklerle çevrili olarak yaşandığı zaman güzel değildir. Belki de hayat, hemen herkesin yaptığı gibi tüm imkânlara ve hatta zevke sahip olduktan sonra, her tür utanç yükünden azade bir vicdanla kuru tahta üzerinde ölürken daha güzeldir. Zira yolsuz, elektriksiz ve hatta hijyensiz de yaşanabilir ama temiz ruhlar olmadan yaşanmaz.

Dünya Klasikleri serileri içinde belki de en fazla ihmal edilen yazarlardan biridir Panait Istrati. Herkesin Dostoyevski'den, Tolstoy'dan, Balzac'tan hiç olmazsa birkaç kitap ismi sayabildiği bugün, Panait Istrati maalesef samimiyetine, insana olan güvenine ve umuduna nispetle aynı ölçüde tanınmıyor. Belma Aksun'un enfes Türkçesiyle okurlarımızla buluşturduğumuz Akdeniz romanı hakkında bakın Istrati'nin kendisi neler diyor: Neden iyiliğin kötülüğe galebe çalması konusunda bu kadar duyarlıyız? Neden namussuzun yenik düşmesinden sevinç duyarız? Çünkü iyi olarak doğmuşuzdur. Ama bu zafer ve bu yenilgi insanlara romanlarda, tiyatroda ve ekranlarda değil yaşanan hayatta kanıtlanmalıdır. İşte pek nadiren, binde bir yapılan budur. Nadiren yapılmasının iki sebebi vardır: Her ne kadar insan, öncelikle iyi olarak dünyaya gelmişse de aynı zamanda kendini beğenmiş, kibirli, bencil bir yaratıktır da. Hayatta cömertçe davranmak çok zor olduğundan, insanların büyük çoğunluğu tamamen aksi yönde hareket eder. Oysa benim hayatım boyunca çok acılı bir hayattı bu elimden geldiğince en eksiksiz olarak yaptığım yegâne eylem, bu zorluğu yenmek yani cömertçe davranmak olmuştur. Evet, hayatımın en ufak bir soğuk algınlığının insafına kaldığı bugün, evet herkesin önünde, açıkça şunu söyleyebilirim: Hayatımı arayıp tarayın, onda benim aleyhimde istediğiniz her şeyi bulursunuz ama insanlığa felaket getiren o kusuru; bencilliği bulamazsınız. Benim Adrien Zograffi'm budur işte. Adrien, söz gelimi cömertçe, mertçe yaşayabilmek ya da yaşamak zorunda olmak için ille de umursamaz ya da erdemli olmak gerekmediğini kanıtlar. Zira cömertlik, mertlik, ruhu bencillikten daha fazla tatmin eder, haz verir. Hayat, evrensel acıların ortasında sefalete karşı sadece güvende olunduğu, ya da bugünkü kıyamet ortamında artistlerin, ahlakçıların çoğu gibi, muhteşem bir villada, etrafı güzel kadınlar, dalkavuk dostlar, süper limuzinler, güzel köpeklerle çevrili olarak yaşandığı zaman güzel değildir. Belki de hayat, hemen herkesin yaptığı gibi tüm imkânlara ve hatta zevke sahip olduktan sonra, her tür utanç yükünden azade bir vicdanla kuru tahta üzerinde ölürken daha güzeldir. Zira yolsuz, elektriksiz ve hatta hijyensiz de yaşanabilir ama temiz ruhlar olmadan yaşanmaz.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat