9789754379921
481966
https://www.tdedkitap.com/adulbaki-golpinarli
Adülbaki Gölpınarlı
128.00
Bir avuç insan onu gerçekten sevdiler. Onlar, Hoca'yi, kusurlarini örtüp, âtesîn bir zekâ oldugunu kabullendiler. Ondaki cevheri, Türk kültürüne katkilarini gördüler ve çaliskanligina hayranlik duydular, mezhep farkliligina [Siî olduguna], çabuk parlayan mizacina aldirmadan engin bilgisinden istifade ettiler.“[Bugün] Onun ortaya koydugu dogru ve saglam arastirma sonuçlarina itibar edilmeyerek bunlar neredeyse yok sayilmaya baslan[mistir].” Oysa, “Dogu dünyasinin en büyük ilim ve fikir simalarindan biri olan Abdülbâki Gölpinarli, … tasavvuf arastirmacilarinin asla müstagni kalamayacaklari bir külliyat vücuda getirmis, âbide bir isimdir.” (Prof. Ahmed Yasar Ocak)Bu kusakta yer almis –mürsid, dervis, arastirici– tasavvuf erbabindan hikmet pinarini kalemiyle, sohbetleriyle günümüze aktaranlar elbette vardi. “Abdülbâki Gölpinarli, bazen kalemiyle, bazen kelâmiyla bu mesaleyi tasimaya devam edenlerin basinda sayilmalidir.” (Prof. Mustafa Kara)“…Onu çocuklugundan, ilk gençliginden itibaren taniyanlar, bir özelligine her zaman dikkat çekmislerdir: ‘Artist ruhlu' olusundan, monoton hayattan sikilinca her an yeni bir seyler arayip buldugu her yeniligin pesinden kosmasindan… Kendisi de bunu gizlemezdi zaten. ‘Çalmadigim kapi kalmadi' derdi. ‘Önce, Bektasî oldum, baska kapilari da çaldim; icazetler, hilafetler bile aldim. Hatta, dinsiz bile oldum bir ara. Ama, bunlari iyi ki yapmisim, yoksa bugünkü halime gelemezdim.” (Murat Bardakçi)Bu haliyle Abdülbâki Hoca bir kiymetti, bir estetti. Gelecegin kusaklari, sadece rasyonalizmin sekillendirdigi maddî hayatin nefesleri kestigi yerde, onun eserlerinden sizan isiklarla irrasyonel dünyanin lezzetinden alacaklari felsefî keyifle soluklanacaklar, böylelikle kendilerine açilacak bu dünyanin ikramlari ile rasyonel iktisadî birey olmanin yaratacagi görünmez tehlikelerden de korunmus olacaklardir.
Bir avuç insan onu gerçekten sevdiler. Onlar, Hoca'yi, kusurlarini örtüp, âtesîn bir zekâ oldugunu kabullendiler. Ondaki cevheri, Türk kültürüne katkilarini gördüler ve çaliskanligina hayranlik duydular, mezhep farkliligina [Siî olduguna], çabuk parlayan mizacina aldirmadan engin bilgisinden istifade ettiler.“[Bugün] Onun ortaya koydugu dogru ve saglam arastirma sonuçlarina itibar edilmeyerek bunlar neredeyse yok sayilmaya baslan[mistir].” Oysa, “Dogu dünyasinin en büyük ilim ve fikir simalarindan biri olan Abdülbâki Gölpinarli, … tasavvuf arastirmacilarinin asla müstagni kalamayacaklari bir külliyat vücuda getirmis, âbide bir isimdir.” (Prof. Ahmed Yasar Ocak)Bu kusakta yer almis –mürsid, dervis, arastirici– tasavvuf erbabindan hikmet pinarini kalemiyle, sohbetleriyle günümüze aktaranlar elbette vardi. “Abdülbâki Gölpinarli, bazen kalemiyle, bazen kelâmiyla bu mesaleyi tasimaya devam edenlerin basinda sayilmalidir.” (Prof. Mustafa Kara)“…Onu çocuklugundan, ilk gençliginden itibaren taniyanlar, bir özelligine her zaman dikkat çekmislerdir: ‘Artist ruhlu' olusundan, monoton hayattan sikilinca her an yeni bir seyler arayip buldugu her yeniligin pesinden kosmasindan… Kendisi de bunu gizlemezdi zaten. ‘Çalmadigim kapi kalmadi' derdi. ‘Önce, Bektasî oldum, baska kapilari da çaldim; icazetler, hilafetler bile aldim. Hatta, dinsiz bile oldum bir ara. Ama, bunlari iyi ki yapmisim, yoksa bugünkü halime gelemezdim.” (Murat Bardakçi)Bu haliyle Abdülbâki Hoca bir kiymetti, bir estetti. Gelecegin kusaklari, sadece rasyonalizmin sekillendirdigi maddî hayatin nefesleri kestigi yerde, onun eserlerinden sizan isiklarla irrasyonel dünyanin lezzetinden alacaklari felsefî keyifle soluklanacaklar, böylelikle kendilerine açilacak bu dünyanin ikramlari ile rasyonel iktisadî birey olmanin yaratacagi görünmez tehlikelerden de korunmus olacaklardir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.