9786059492140
527738
https://www.tdedkitap.com/100-yilinda-istanbulun-isgal-gunleri-ciltli
100. Yılında İstanbul'un İşgal Günleri (Ciltli)
212.00
İstanbul'un İşgali pek bilinmez, konuşulmaz, adı konmamış bir suskunlukla geçiştirilir hep. Memleket tarihinde neredeyse yokmuş gibi farz edilir. Oysa kimsenin görmezden gelemeyeceği bir gerçektir bu. İşgal donanması 16 Mart 1920 tarihinde toplarını Dolmabahçe'ye çevirdikten hemen sonra İngiliz ve Fransız generaller İstanbul'da terör estirmeye başlar. Fransız General d'Espèrey, atına binerek Beyoğlu'na çıkar ve gösteriş yapar. Aslında işgal iki yıl önce 1918 tarihinde başlamıştır. Toplamda yaklaşık beş yıl İstanbul'u her türlü işkenceyle, zorbalıkla yönetirler. Fakat Milli Mücadelemizin sonucunda, Mustafa Kemal Atatürk'ün de dediği gibi “Geldikleri gibi giderler”…
Birinci Dünya Savaşı'yla birlikte Osmanlının da içinde bulunduğu hanedanlıklar, imparatorluklar çöktü. Kuşkusuz ulus-devlet ideolojisinin tek başına bu çöküşte etkili olduğunu düşünmek yeterli bir tespit değildir. Böylesine büyük bir tarihsel olgunun aynı zamanda sosyo-ekonomik ve toplumsal boyuttaki nedenlere bağlı sonuçlardan bağımsız olmadığını da hesaba katmak gerekir.
Koşulları 19. yüzyılın ikinci yarısında oluşmaya başlayan Birinci Dünya Savaşı, “mütareke devri” diye anılan döneme kadar devam etmişse de aslında ateşkesle bitmemişti ve bu savaşın kendisi kadar vahim sonuçları olmuştu. Mağlup devletlere, o zamana kadar hiçbir Avrupa savaşında görülmemiş şekilde “kayıtsız şartsız teslim” dikte edilerek, müzakeresiz “barışlar” dayatıldı.
Bunun tek istisnası Türkiye idi. İstanbul'un 1918 sonunda fiili, 16 Mart 1920'de resmî işgali ve savaşı vekâleten sürdüren Yunanlıların işgalleri efsanevi direnişlerle karşılaştı. Anadolu'da küçük bir vilayete indirgenmesi planlanan Türkiye direndi. Asker ve sivil ayrımı olmaksızın yürütülen, sınıf, cinsiyet ve siyasi duruş gibi faktörlerin ötesindeki bu direnişin çok katmanlı tarihi ile İstanbul'un işgali, döneme ait belgeler ve görseller eşliğinde bu kitapta inceleniyor.
Dünya tarihinin kavşak noktasında yer almış, imparatorluklara başkentlik yapmış köklü bir geleneğe sahip olan İstanbul'un işgal altındaki buhran dönemine yakından bakmak için İstanbul'un İşgal Günleri ile yeni bir sayfa açılıyor…
“Geçmişini bilmeyen, geleceğine yön veremez”
M. K. ATATÜRK
Birinci Dünya Savaşı'yla birlikte Osmanlının da içinde bulunduğu hanedanlıklar, imparatorluklar çöktü. Kuşkusuz ulus-devlet ideolojisinin tek başına bu çöküşte etkili olduğunu düşünmek yeterli bir tespit değildir. Böylesine büyük bir tarihsel olgunun aynı zamanda sosyo-ekonomik ve toplumsal boyuttaki nedenlere bağlı sonuçlardan bağımsız olmadığını da hesaba katmak gerekir.
Koşulları 19. yüzyılın ikinci yarısında oluşmaya başlayan Birinci Dünya Savaşı, “mütareke devri” diye anılan döneme kadar devam etmişse de aslında ateşkesle bitmemişti ve bu savaşın kendisi kadar vahim sonuçları olmuştu. Mağlup devletlere, o zamana kadar hiçbir Avrupa savaşında görülmemiş şekilde “kayıtsız şartsız teslim” dikte edilerek, müzakeresiz “barışlar” dayatıldı.
Bunun tek istisnası Türkiye idi. İstanbul'un 1918 sonunda fiili, 16 Mart 1920'de resmî işgali ve savaşı vekâleten sürdüren Yunanlıların işgalleri efsanevi direnişlerle karşılaştı. Anadolu'da küçük bir vilayete indirgenmesi planlanan Türkiye direndi. Asker ve sivil ayrımı olmaksızın yürütülen, sınıf, cinsiyet ve siyasi duruş gibi faktörlerin ötesindeki bu direnişin çok katmanlı tarihi ile İstanbul'un işgali, döneme ait belgeler ve görseller eşliğinde bu kitapta inceleniyor.
Dünya tarihinin kavşak noktasında yer almış, imparatorluklara başkentlik yapmış köklü bir geleneğe sahip olan İstanbul'un işgal altındaki buhran dönemine yakından bakmak için İstanbul'un İşgal Günleri ile yeni bir sayfa açılıyor…
“Geçmişini bilmeyen, geleceğine yön veremez”
M. K. ATATÜRK
İstanbul'un İşgali pek bilinmez, konuşulmaz, adı konmamış bir suskunlukla geçiştirilir hep. Memleket tarihinde neredeyse yokmuş gibi farz edilir. Oysa kimsenin görmezden gelemeyeceği bir gerçektir bu. İşgal donanması 16 Mart 1920 tarihinde toplarını Dolmabahçe'ye çevirdikten hemen sonra İngiliz ve Fransız generaller İstanbul'da terör estirmeye başlar. Fransız General d'Espèrey, atına binerek Beyoğlu'na çıkar ve gösteriş yapar. Aslında işgal iki yıl önce 1918 tarihinde başlamıştır. Toplamda yaklaşık beş yıl İstanbul'u her türlü işkenceyle, zorbalıkla yönetirler. Fakat Milli Mücadelemizin sonucunda, Mustafa Kemal Atatürk'ün de dediği gibi “Geldikleri gibi giderler”…
Birinci Dünya Savaşı'yla birlikte Osmanlının da içinde bulunduğu hanedanlıklar, imparatorluklar çöktü. Kuşkusuz ulus-devlet ideolojisinin tek başına bu çöküşte etkili olduğunu düşünmek yeterli bir tespit değildir. Böylesine büyük bir tarihsel olgunun aynı zamanda sosyo-ekonomik ve toplumsal boyuttaki nedenlere bağlı sonuçlardan bağımsız olmadığını da hesaba katmak gerekir.
Koşulları 19. yüzyılın ikinci yarısında oluşmaya başlayan Birinci Dünya Savaşı, “mütareke devri” diye anılan döneme kadar devam etmişse de aslında ateşkesle bitmemişti ve bu savaşın kendisi kadar vahim sonuçları olmuştu. Mağlup devletlere, o zamana kadar hiçbir Avrupa savaşında görülmemiş şekilde “kayıtsız şartsız teslim” dikte edilerek, müzakeresiz “barışlar” dayatıldı.
Bunun tek istisnası Türkiye idi. İstanbul'un 1918 sonunda fiili, 16 Mart 1920'de resmî işgali ve savaşı vekâleten sürdüren Yunanlıların işgalleri efsanevi direnişlerle karşılaştı. Anadolu'da küçük bir vilayete indirgenmesi planlanan Türkiye direndi. Asker ve sivil ayrımı olmaksızın yürütülen, sınıf, cinsiyet ve siyasi duruş gibi faktörlerin ötesindeki bu direnişin çok katmanlı tarihi ile İstanbul'un işgali, döneme ait belgeler ve görseller eşliğinde bu kitapta inceleniyor.
Dünya tarihinin kavşak noktasında yer almış, imparatorluklara başkentlik yapmış köklü bir geleneğe sahip olan İstanbul'un işgal altındaki buhran dönemine yakından bakmak için İstanbul'un İşgal Günleri ile yeni bir sayfa açılıyor…
“Geçmişini bilmeyen, geleceğine yön veremez”
M. K. ATATÜRK
Birinci Dünya Savaşı'yla birlikte Osmanlının da içinde bulunduğu hanedanlıklar, imparatorluklar çöktü. Kuşkusuz ulus-devlet ideolojisinin tek başına bu çöküşte etkili olduğunu düşünmek yeterli bir tespit değildir. Böylesine büyük bir tarihsel olgunun aynı zamanda sosyo-ekonomik ve toplumsal boyuttaki nedenlere bağlı sonuçlardan bağımsız olmadığını da hesaba katmak gerekir.
Koşulları 19. yüzyılın ikinci yarısında oluşmaya başlayan Birinci Dünya Savaşı, “mütareke devri” diye anılan döneme kadar devam etmişse de aslında ateşkesle bitmemişti ve bu savaşın kendisi kadar vahim sonuçları olmuştu. Mağlup devletlere, o zamana kadar hiçbir Avrupa savaşında görülmemiş şekilde “kayıtsız şartsız teslim” dikte edilerek, müzakeresiz “barışlar” dayatıldı.
Bunun tek istisnası Türkiye idi. İstanbul'un 1918 sonunda fiili, 16 Mart 1920'de resmî işgali ve savaşı vekâleten sürdüren Yunanlıların işgalleri efsanevi direnişlerle karşılaştı. Anadolu'da küçük bir vilayete indirgenmesi planlanan Türkiye direndi. Asker ve sivil ayrımı olmaksızın yürütülen, sınıf, cinsiyet ve siyasi duruş gibi faktörlerin ötesindeki bu direnişin çok katmanlı tarihi ile İstanbul'un işgali, döneme ait belgeler ve görseller eşliğinde bu kitapta inceleniyor.
Dünya tarihinin kavşak noktasında yer almış, imparatorluklara başkentlik yapmış köklü bir geleneğe sahip olan İstanbul'un işgal altındaki buhran dönemine yakından bakmak için İstanbul'un İşgal Günleri ile yeni bir sayfa açılıyor…
“Geçmişini bilmeyen, geleceğine yön veremez”
M. K. ATATÜRK
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.